Chapter 19: Fever Of Phoneix

1K 181 22
                                    

Sabah, kahvaltı sırasında, gençlerin tamamı sessiz gibiydi. Jeongin, dün gece kendisini kurtaran cadı ve ağabeyi arasında gözleriyle mekik dokurken; Hyunjin küçüğüne bakamak için Beomgyu'ya odaklanmıştı. Beomgyu rüyasını anlattığını söylese de dün geceden bahsediyordu.

"...sonra sen birinin üzerine atlayan o siyah şeyi engelledin ama kimdi bilmiyorum."

"Beom, bunları dün gece sen uyurken yaşadık biz." Beomgyu kaşlarını kaldırıp arkadaşına dçnerken Jeongin sessizce gülmüştü. Çok komik bir yüz ifadesi vardı.

"Hadi be, kimi kurtardın? Beni değil, Taehyun'u zaten ağabeyim korumuştur, ağabeyim zaten güçlü, kim kaldı ki?"

"Beni kurtardı." Sessizce söylese de, boş yemek salonunda sesi oldukça fazla çıkmıştı. Hepsinin bakışı kısa süreliğine genç büyücüye dönerken Jeongin dudağını dişleyip ağzına yemek attı.

"Onu öldürmek iste-"

"Onu öldüremiyorum, o ölürse ben de ölürüm. Onu korumak için yeterli bir sebep, hm?" Hyunjin nefes almadan cümleleri sıraladıktan sonra yemeğini bırakıp salondan ayrılırken Beomgyu büyüklerine döndü.

"Ne dedim ki ben?"

"Karışmasan daha iyi olacak gibi." Soobin kardeşinin sırtını okşadığında küçük cadı başıyla onaylayıp yiyemediği yemekleri apabeyinin tabapına koymuştu. Soobin ise kardeşinin yiyebildiklerini ona vermiş, tabağındakileri yemeye devam etmişti.

Gülümseyen Taehyun'a baktı birkaç saniyelik. Ardından başını eğip konuştu. "Neden gülüyorsun?"

"Sadece, çok hoştu. Kardeşine değer vermen yani."

"O benim canımdan, tabii değer vereceğim." Taehyun büyüyen gülümsemesiyle sevfilisine bakmış, masada, boşta duran eline uzanıp tutarak parmaklarını kenetlemişti.

"Çok hoşuma gidiyorsun."

"O yoldan ayrılmayacağım." İkisi gülüşürken Beomgyu ve Yeonjun yüzlerini buruşturup birbirlerine baktılar.

"Bu nasıl bir cadı?" Jeongin şaşkınlıkla konuştuğunda Beomgyu cevapladı. "Türünün tek örneği herhalde. Gerçi, Minho da böyle."

"Evet şimdi daha anlaşılır oldu, aşık cadılar hiç çekilmiyor." Jeongin arkadaşının dirseğini boşluğuna yedikten sonra ağzına fermuar çekip ağabeyine döndü.

"Midemdekleri sindirdikten sonra büyülere çalışalım ağabey."

"Olur, ben biraz daha buralardayım. Fazla uzaklaşma okuldan." Jeongin büyüğünü onayladıktan sonra salondan çıkmış yatakhanelere doğru ilerlemişti. Gözleri, sarışın bir cadıyı arıyordu.

Hyunjin'i Beta yatakhanesinin önündeki banklarda görünce hızlıca yanına gitmiş, tepesine dikilmişti. "Dün gece için, teşekkür ederim. Doğru düzgün edemedim."

"Önemli değil, sadece kendimi koruyordum." Jeongin dudaklarını içe çekip başıyla onayladı.

"Pekala, öyleyse... sonra görüşürüz, belki?" Birkaö adı geri attığında Hyunjin başını kaldırıp ona bakmış, arkasındaki karartıyla bileğinden tutup çocuğu kendine çekmişti. Hyunjin'in kucağına düşen küçük beden ne olduğunu anlamaya çalışırken Hyunjin konuştu.

"Ağabeyinin yanından ayrılmasan iyi edersin. Dün geceki şey hala peşinde."

"Yani-"

"İki defa hayatını kurtardım." Jeongin büyüğünden sıyrılıp tekrar teşekkür ettiğinde Hyunjin başıyla onaylamış, çocuğun arkasından bakmıştı.

Twilight || SKZ¡ TXT¡ ATEEZ¡Where stories live. Discover now