~

42 29 4
                                    

Anlamını yitiren sözcüklerden başlayarak, anlamını yitiren sevmeler, sevinçler, ağlamalar belki de insanlar. Bir iş, bir eylem, bir his... Başlangıçta ne de güzel hissettiriyor insana oysa. Sahip olma duygusu veya hevesin kaçma olgusu. Belki de bencilliğin en hat safhası. Neydi, çok severek yaptığımız, isteyerek güldüğümüz, gerçek olduğu için ağladığımız, içten olduğu için ısındığımız insanları bizlere kaybettiren? Daha fazlasını istemek miydi? Yoksa kısır bir döngü gibi, her masalsı bir hikâyede olduğu gibi bu hikâyenin sonu da aynı mutsuz sonla mı sonlanmalıydı? Mutsuz son… Her seferinde, bir öncesinden farklı olacakmış duygusuyla giriştiğimiz eylem, iş veya histen her defasında boynunu öne eğip, başını ellerinin arasına alıp uzaklaşmak. Mutsuz son… Dönüp elindekilere veya yüreğindekine baktığında, kırık dökük, kıyıda köşede kalmış olan, bir sevinç veya hüznün tesellisiyle, belki de bir şeyler yaşamış olmanın verdiği, en azından insan olduğunu veya ne bileyim, yaşadığımızı hissettiren bir şeyler olduğunu görmek. Belki de acının bu kadar da çok olmamasını azaltıyordur veya arttırıyordur. Avuntu çoğu zaman acının dinmesini sağlarken neden şimdi arttırıyor diye soruyorsun yüreğine, oysa yüreğin dilini çoktan kesmişti bir ıssız gece de.

BitirenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin