~

66 21 5
                                    

Kalbin atmadığı saatler ve saatleri her gün tekrar eden insanlar var. Çöllerin dışında kalmış çöller, okyanusların sırtını çevirdiği okyanuslar var. Her şey birbirini sindirmeye çalışıyor.

Taşmak isteyip taşamıyorum, halim yok. Sürekli günleri tekrarlıyorum. Günlerin sırasını unutmaktan korkuyorum. Isı nasıl hesaplanır, dairenin alanı hesaplanırken pi kaç alınır, hatırımda. Gündelik her şey yavaş yavaş siliniyor. Buğu gibi. Günlerin sırası, aylar ve rakamların çağrıştırdıkları.

Doğum günüm, kimlik numaramın ilk üç rakamı ve kredi kartlarımın son dört hanesi, artık hiçbiri hatırımda değil. Dairenin alanı hesaplanırken pi üç virgül on dört alınır ve yarı çapı ile çarpılır. Biliyorum.

Cumartesi sabahları erken uyanıyorum, pazarları da öyle. Günlerin birbirini kovalamasının pek bir önemi kalmadı, beklediğim herhangi bir şey yok. Beklediğim herhangi biri yok. Beklediğim herhangi bir tarih yok. Beklentilerimden arındım, insanın en yalın haliyim.

İnsan ne kadar çok düşünürse o

kadar aciz bir varlık olduğunu fark ediyor. Aynaya bakmak istemiyorum, o görüntüye tahammül edecek cesarette değilim. Belki müzmin bir anksiyete belki varlığıma yönelik bir isyan, bilemiyorum. Ben sadece öfkeyi, kini, simsiyah zehir gibi nefreti hissediyorum.

Hiç kalbi atmadan yaşayan insanlar var, kendimden biliyorum.. İyi biri değilim, olmak ister miydim? Cevaplaması zor bir soru. Kim için, ne için? Galiba istemezdim. İsteseydim bunu sormazdım.

Hayatta pi’nin üç virgül on dört alındığı hiçbir problem yaşamadım, insanlar yalın olmayı arzuluyor. Virgülleri ve küsuratları sevmiyor. Ben yine de dairenin alanını hesaplarken yarıçapı, üç virgül on dörtle çarpıyorum.

Toplardamarımdan akan sıcacık kirli kanın akışının ağırlığını hissediyorum. Bileklerim sızlıyor. Kalpsiz insanların da canı yanabiliyor, tuhaf bir şey bu. Şekersiz çaydan tat alabilmek gibi. Şekersiz çaydan aldığım tadı şekerli çaydan hiçbir zaman alamadım. Geometrik bir mesele değil, daha çok bilinçaltı ve biraz anatomi bilgisi.

Çocukluğumdan bu yana, kendimi ait hissedeceğim yaşı bekledim. İki bilinmeyenli denkleri çözmenin en pratik yolu bilinmeyenlerden birini yok etmektir. Ben kimdim, biliyor muydum? Bilmiyordum. Peki ya ait olmam gereken şey ya da şeyler neydi? Onu da bilmiyordum. Ait olmam gerekenleri bulmak için kendimi yok etmeyi tercih ettim.

Fazlalıklarımdan kurtuldum. Zevklerimden arındım. Herkes pembe balonları ve ihtişamlı kuleleri seviyordu, ben gözlerimi kapadım. Barut kokusu, bomba sesi, ecel çığlığı, yanmış cesetten yayılan ciğer parçalayan çürük et kokusu… İnsanı tanımak için, ilk önce insanın en kirli maceralarını keşfettim.

Hatıralarım var, güzel hatıralarımın sayısı fazla olabilirdi. Fakat bu adil olmazdı. Bu dünyada cennette gitmek isteyenden çok cehenneme gitmek için yarışanlar var. Korku insanın kaçtığı yerde bulur. Karanlıkla barıştım. Sonra geometriyle, çünkü her çok kenarlı prizmanın kör bir noktası var.

Fazlalıklarından kurtuldum. Bugün çıksa canım bedenimden, geriye kirli bir et yığını kalır. Hayallerimden arındım, o ruha renk veren aşktan, dünyevi hırslardan… iyiyim ben, iyi olmasam da iyiyim.

Açıyorum gözlerimi. Hazırım. Şeytanı utandıracak uhrevi cinayetlere tanık oldum ben, daha ne kadar kötüsünü görebilir gözlerim?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 03, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BitirenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin