BÖLÜM • 41

En başından başla
                                    

"Banyodayım.",

Arastan bir ses gelmeyince dikleştirdiğim omuzlarım düşmüştü, lavaboya doğru yürüyüp aynadan kendime baktım.

Saçlarımı kabarıp birbirine girmiş, göz altlarım morarıp şişmiş, dudaklarım ağlamaktan şiş ve kızarmış, boynumda başlayan kurumuş kan lekeleri göğüslerime kadar akmış bir haldeydim. Yani kısacası bitiktim.

Elbisemin fermuarını açıp, omuzlarımdaki askıları düşürdüğümde elbise bedenimden yere düşmüştü.

Ayakkabılarımı çıkartıp, üzerimdeki son parçadan kurtulduğumda çırılçıplaktım. Derin bir nefes aldım. Güçlü olmalıydım.

Bebeğimizi kaybettiğimizde Aras benim için nasıl güçlü olduysa ben de güçlü olmalıydım. Şimdi güçlü olup ikimiz için savaşma sırası bendeydi.

Aynadan kendime son kez bakıp duşakabine girdim. Açtığım sıcak suyla birlikte başımdan aşağıya akan suyla gözlerimi kapattım.

Üzerimdeki kiri, yorgunluğu, öfkeyi, üzüntüyü, yükü, korkuyu, her şeyin tepemden akan sıcak su ile akıp gittiğini düşünüyordum. Öyle hissediyordum.

Başımı kaldırıp suyun yüzüme çarpmasını sağladığım sırada kapı açılmıştı.

Aras üzerinde sadece pantolonuyla içeriye girdiğinde kaşlarımı çattım. Gözlerime düşen saçlarımı geriye ittirip konuştum,

"İyi misin? Bir şey mi oldu?",

Aras bir şey söylemeden, pantolonunu ve bokserını çıkartıp yanıma geldi. Kalp atışlarım hızlanmıştı.

Aras belime kollarını doladığında ben de kollarımı boynuna dolamıştım. Islanmaya başlayan kıvırcık saçları gözlerinin önüne düştüğünde gülümsedim. Gözlerine düşen saçlarını elimle geriye doğru götürdüm.

Aras'ın çenesine dayadığım çenemle mavi gözlerine bakıyordum. Mavi gözleri içime işliyordu sanki.

Aras belimdeki ellerinden birini boynumdaki kurumuş kanla kaplı istiridyeme götürdü. Üzerindeki kanı temizlediğinde gözlerinden bir damla yaş akıp gitmişti.

Ellerimi saçlarına götürüp okşadım, burnumu burnuna sürterken dudaklarına doğru fısıldadım,

"Sen iyileşeceksin. Sonra biz çok mutlu olmaya devam edeceğiz.",

Aras'ın göz yaşları hızını arttırdığında bende ağlamaya başlamıştım.

"Sen benim hayatıma girdiğinden beridir yaşamanın nasıl güzel bir şey olduğunu seninle öğrendim. Senden önce ölmek umrumda bile olmazdı.",

"Şşş.. Sakın! Sakın Aras! Ölmek diye bir şey yok! Sen ölürsen ben de ölürüm biliyorsun! Benim ölmemi istemiyorsan eğer ölmeyeceksin!",

Aras bir şey söylemeyip gözlerini kapattığında kalbim atmayı bırakmıştı sanki. Tepemizden akan sıcak suya rağmen üşüyordum. Onsuzluğun düşüncesi bile nefesimi kesiyor, kanımın çekilmesine neden oluyordu.

Gözlerimi kapattım. Aras'a bir şey olursa yaşayamazdım. Hayır! Bu acıya katlanamazdım. Olmazdı.

Nefesim kesildiğini hissettiğimde, yutkundum. Kalp krizi geçirebilirdim. O derece korkuyordum. Onsuzluktan korkuyordum.

CEVHERİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin