otuz üç.

13.8K 997 1.6K
                                    



lütfen okuyan herkes oy versin. eğer bunca zaman oy vermeyi unutmuşsanız/aklınıza gelmemişse dönüp önceki bölümlere de oy atın lütfen. bu benim için ve kitabın yükselmesi için gerçekten önemli.

beni buradan ve instadan takip edin lütfen. @deathlessniks

ayrıca gecenin dördü playlistine ulaşmak için profilimdeki linke basabilirsiniz.

iyi okumalar! bu beş bin beş yüz kelimelik bir bölüm. texting için fazlaca uzun. LÜTFEN BOLCA YORUM VE OY... LÜTFEN.

Yüzyüzeyken Konuşuruz, Ölsem Yeridir

🌛

"Bu kadın mal," dedi Doğu, homurdanarak filmi izlemeye devam ederken. Ağzına az önce hazırladığımız patlamış mısırlardan bir avuç sığdırdığından dolayı sesi boğuk çıkmıştı, ne dediğini anlamak için ona birkaç saniye dik dik bakmam gerekmişti.

"Bence de," diye katıldı ona Yağız.

Tüm dikkati filmdeydi, ara sıra Doğu ile kendilerini işin ehli sandıkları bir eleştirme işine girişiyorlardı. Sanki hayatlarında yüzlerce korku filmi çekmişlerdi, bunu onlara söylediğimde yüz tane çekmediklerini ama yüz tane izlediklerini söylemişlerdi. Bu yüzden kendilerinde bu hakkı görüyorlardı.

Ben ise filmden hiç zevk almıyordum. Bunun nedeni korku filmlerinden korkmam falan değildi. Korkmuyordum. Tabi ki aniden bir şey çıktığında her insan gibi refleksle sıçrıyordum ancak bu korktuğum anlamına gelmiyordu, böyle basit kurgular gece yatağıma girdiğimde beni etkilemiyordu, gülüp geçiyordum. Ve aslında en sevdiğim film türü de korku filmiydi.

Şimdi keyif alamayışımın nedeni, aylardır keyfimi kaçıran tek nedenden ötürüydü tabi ki.

Yalkın Arkan.

O kadar sinirlenmiştim ki, sinirim sadece ona değildi, evde kafayı yiyeceğimi anlayarak Doğulara gelmiştim. Annem evde yoktu, aynı şekilde Doğu'nun annesi de öyle. Aynı iş yerinde çalışıyorlardı, sürekli iş gezileri oluyordu, bu yüzden sürekli şehir dışındalardı. Batı evde yoktu, yine o aptal arkadaşlarının yanına gitmiş olmalıydı.

Batı ile de çocukluktan beri arkadaştık, ona her ne kadar değer veriyor olsam da takıldığı çevreye katlanamıyordum. Onu olmadığı birine dönüştürdüğünü biliyordum. Takıldığı çocuklar, şerefsiz Çağın gibi tiplerdi. Doğu onu birkaç defa uyarsa da umrunda değildi, kötü alışkanlıklara sahip olmalarının yanında kişilik olarak da sadece bir avuç boktan ibaret olan insanların yanında olmak istiyordu .

Ve böylece kendisi de onlardan birisine dönüşüyordu.

Her neyse. Yağız, Doğu ve Batı'nın kuzeniydi. Bizden bir yaş büyüktü, normalde İzmit'te üniversitede okuyordu ancak bir iş yüzünden buraya gelmişti ve bundan dolayı birkaç gün Doğularda kalacaktı. Yağız ile daha önce tanışmıştım, üniversiteye gitmeden önce sık sık buraya uğrardı.

Yani aslında kafamı dağıtma işlemim gayet başarılı bir şekilde işliyordu. Düşünmek istemiyordum, eğer düşünürsem sadece kendime zarar vermiş olacaktım ve önemsemem gereken tek şey kendimdim, çünkü buradan baktığım zaman bunun benden başka kimsenin umurunda olmadığı fazlasıyla açıktı.

Yalkın'ı anlayamıyordum. Daha önce bir şeyler hissetmeye bu kadar kapalıyken, sonra birinin gelmesi ve sizin onun nefes alışverişinde bile daha önce hiç karşılaşmadığınız çalkantılar hissetmeniz kalbinizde, hiç normal değildi.

GECENİN DÖRDÜ | TEXTINGWhere stories live. Discover now