on yedi.

13.5K 941 993
                                    


kalbinizi kırmaya geldim yine. :(

bu arada, playlistin linkini profilime bıraktım. bence bakın. ^^

Dolu Kadehi Ters Tut, Kaçar Gider

🥀

Çok yorgun ve kırık hissediyordum. O kadar yorgundum ki ilk defa maskelerim düşmek, zırhım tamamen inmek istiyordu. Derin bir nefes aldığımda, kafamı diktiğim tavandan indirerek koltuğun altında oturan çocuklara döndüm.

"Kaplan," dedi Yamaç kafasını yerdeki yastıktan kaldırdığında. "Oğlum burada kalmamızın sorun olmayacağına emin misin?"

Futbol maçından sonra beraber buraya gelmiştik. Saat bire doğru geliyordu. Ben neden burada olduğumu bilmiyordum. O kadar mutsuz ve yorgun görünüyordum ki Doğu artık yaptığı her şeyde beni de peşinde sürüklemeye başlamıştı. Ses etmiyordum, böylesi daha iyiydi. Kafam dağılmış oluyordu. Kaplan ve Doğu yorgunluktan uyuyakalmışlardı, henüz on dakika önce uyanmışlardı. Biz de onların uyanmasını beklemiştik. Yamaç, Nisan, Erva ve ben salonda oturuyorduk.

Kimse konuşmamıştı bile, saatlerdir gergin bir ortam vardı. Tabi, Kaplan ve Doğu bunu farkında değildi. Saat geç olduğundan dolayı Kaplan evde kalabileceğimizi söylemişti.

"Ne olacak oğlum?" diye sordu Kaplan durgun bir sesle. Yalkın'ın iyi olmadığı zamandan beri o da iyi değildi. "Koskocaman ev. Babam en son ne zaman geldi eve bilmiyorum bile."

Yalkın beş gündür okula gelmiyordu. Birkaç kere sahte hesaptan ona yazmıştım, iyi olduğunu bilmek bir süre sonra yetmeye başlamıştı. Sahi ne olacaktı ki sanki? Biz sadece nefrette iyiydik, daha fazlasını görmek için zorlamak çok anlamsızdı.

"Oğlum öyle bir uyumuşuz ki var ya," dedi Doğu esnereyek içeri girdiğinde. Üzerinde Kaplan'ın tişörtü vardı. "Öldük sandım lan."

Maç onları bayağı bir zorlamışlardı. Kaplan formda değildi, morali bozuktu. Kaptan formda olmayınca, takım da düşüyordu. Yine de maçı kazanmışlardı, bu sayede Batı'ya dalga konusu olmaktan kurtulmuştu. Bu da bir şeydi.

"Ben de uyumak istiyorum artık," dedi Yamaç homurdanarak. "Uyanmanı bekliyorum saatlerdir Doğucum."

"Kanka aşağıda soldan ikinci oda misafir odası," dedi Kaplan. "Sen orda yat. Temiz her şey. Nisan siz de her zamanki odada yatın. Destina sen de şu sağdaki odada uyu."

Kızlar ve Yamaç iyi geceler dileyerek ayaklanıp aşağı inerken bir şey demedim. Cevap verecek halim yoktu. Bana işaret ettiği odaya ilerledim, anneme bir mesaj atıp gelmeyeceğimi söylemiştim. O da her zamanki ilgisizliğini belli ederek bana yalnızca tamam demişti. O beni konu sadece dersler olduğunda önemsiyordu. Derin bir iç çekerek kapıyı kapattım.

Bugün beden dersi olduğundan üzerimde erkek reyonundan aldığım çok bol bir tişört ve tayt vardı. Pijama hariç bir şeyle yatmayı sevmiyordum ancak şu an şartlarım bunu zorunda kılmıştı. En azından altımda rahatsız edici okul eteğim yoktu.

Yatağa oturdum. Çok yorgundum. O kadar yorgundum ki artık uyuyamıyordum bile. Uyumaya bile halim kalmamıştı. Beni bu duruma getiren neydi bilmiyordum, tek bildiğim onu düşünmeden duramadığımdı. Tamam, önceden de onu düşünmeden duramazdım ancak bu düşünceler içinde beni mahvedecek bir endişe barındırmazdı.

Yorganı kaldırarak yatağın içine girdim. Yatağın üstünde bir tişört vardı. Kokusundan anında tanımıştım. Yalkın'ın tişörtüydü. Demek ki eve gitmediği zaman bu odada kalıyordu. İç çektim, Kaplan beni bilerek buraya sokmadıysa ben de bir şey bilmiyordum.

GECENİN DÖRDÜ | TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin