İstanbula hazırlık🌉

745 12 9
                                    

Sibel gördüğü ışıktan ve çılığından sonra gözlerini hastane yatağında açtı.Başının üstünde 2 hemşire vardı.Burada ne işi vardı,buraya nasıl gelmişti,onu kim getirmişti ve neler olmuştu soruları aklında dolanmaya başladı ve bu sorular başının ağrımasına sebep oldu.Gözünü sıkıca kapatıp burda olmasının rüya olduğunu farz etmek istiyordu ki,sesler duydu tanıdık bir ses şöyle diyordu:"Durumu nasıl onu göre bilirim değil mi?".Sesin sahibini anında tanıdı ama"keşke tanımasaydım"dedi kendi kendine.Gözünü açtığında Ramo karşısındaydı.
Ramo Sibele uzaktan bakıyordu sadece.Aralarında 2 metre vardı belki de.Nasıl dokuna bilirdi ki ona?Dokunamazdı.Buna cesareti yoktu,daha dün babasını vurup Sibelin kalbinde yara açan Ramo şimdi onu sarıp sarmalayamayordu.En zoruda buydu zaten bu kadar yakın olup hiç dokunamamak.Ramo bunu daha önceden biliyordu böyle olucağını.Ama insan işte her şeye rağmen umutla yaşamaya devam ediyordu.Ramonun içinde de bir umut vardı:"Çok seviyorsa,belki affeder beni?Belki her şeyi anlatırsam bana hak verecek?"Bu onun umutlarının yeşermesi ve var olması için en güçlü sebebiydi.
Sibel Ramonun gözlerinin ta içine baktı.Ramo o kadar güzel,o kadar içli bakıyordu ki bunun karşısında dayanmak çok zordu onun için.Ama Sibelin bakışları çok sertti.Eski Sibel değildi çünkü.Aralarında geçen bu suskunluğu dağıtıp ağzından zorda olsa çıka bilen ilk lafını söyledi Sibel:"Ne oldu bana,neredeyim ben?Ve sen neden burdasın?"
Ramo boğazını düzene sokup Sibelden farksız olarak kelimelerini özenle seçip şöyle dedi:"Kaza geçirdin,Sibel.Ama şükür ki,şimdi iyisin.Doktorunla konuştum,önemli bir şeyin yokmuş sadece kafandan darbe aldığın için bayılmışsın ve ufak sıyrıkların var"
Sibel alaycı bir gülüşle"İyiyim öyle mi?Ufak sıyrıklarım var öyle mi?Babam öldü benim,kalbimin yarısı yok sanki.Nefes alamıyorum,iyimiyim ben?"dedi.Ve bu gülüşün tam arkasında ela gözlerinden tonlarca yaş akmaya başladı."Babam,babam" diye diye ağlıyordu.Ramo Sibelin bu haline dayanamayıp aradakı o 2 metrelik mesafeyi yok ederek Sibelin elini tutmak istedi ki Sibel anında elini çekti:"Allah aşkına dokunma bana,yapma.Senin teselline ihtiyacım yok benim.Babamı öldürdün,şimdi de teselli mi edeceksin?Etme,istemiyorum,dokunma bana.Git,Ramo.Allahın adını verdim git"
Ramonun gözünden tek bir damla yaş düştü ve anında sildi o yaşı.Ramonun göz yaşları bile faydasızdı artık.Niye ağlıyordu ki?Sibeli bu hale getirdiği için mi,Cengizi vurduğu için mi?İkinci şık kesinlikle değildi Ramo buna adı gibi emindi ve yaptığından zerre pişman değildi.Belki de bu yüzden ağlıyordu sevdiği kadının bu halde olmasına sebep olan kendisinin babasını vurmasına pişman olmamasıydı Ramoyu ağlatan sevdiği kadını böyle görmekti.Bunu Ramodan başka kimse bilemezdi.Ramo son sözünü diyip odadan ayrıldı:"Hemşireye söyledim ailene haber verdiler,kendine iyi bak,Sibel"
Sibel kendine iyi bak lafına çok takıldı.Ramonun bu lafı bilerek vurduğu için yere düşen birine yardım bile etmeden şöyle demekti sanki "Kalk ayağa,iyi ol".Düşüren sensin,bir de iyi ol mu diyorsun diye derler adama.Sibel ailesi gelene kadar uymak istedi sadece ve uyandığında bu kabus olmuş olsun diye dua ediyordu.
2 ay sonra
Sibel 2 aydır Adanada arkadaşının avukatlık şirketinin işleriyle ilgilenip kafasını dağıtmaya çalıştı ve başardı da.Yavaş yavaş kendine geliyordu ve 2 aydır Ramonun yüzünü bile görmemişti.Ailenin aldığı karara göre 2 ayın sonunda İstanbula taşınacaklardı ve burda kalmak manasızdı.Cihangir beyin verdiği karara göre hiç kimse Ramo'ya dokunamazdı.Bunun neden ve niçin olduğu belirsizdi.Sibelin içinde sönmeyen bir ateş vardı ve o da o sönmeyen ateşi yok etmek için fırsat kolluyordu.
Ramo ve ailesi Süleymanların İstanbula taşındığını duyunca onlar da taşınmaya karar verdiler.Burda kalmak manasızdı,Ramonun intikam alacağı kişi Cihangir ve Süleymandı artık.Onlar da Adanada olmayınca İstanbula gitmek gerekliydi.Sibel Ramoların da gideceğini duyup iyice gerilmişti ve soluğu Ramonun evine gitmekle buldu.
Bücür Ramonun yanına gelip Sibelin onu dışarıda beklediğini söyledi.Ramo hemen Sibelin yanına gitti.Sibel bütün güzelliği ile onun karşısındaydı.2 aydır yüzüne hasret olduğu Sibel.Ramo Sibelin gözlerine öyle derin baktı ki fazla dayanamayacağını düşünüp hemen ayırdı gözlerini.Belliydi çok özlemişti Sibelini.Sibel öfke dolu bakışlarla Ramoya bağırarak:
-Sen kim oluyorsun da,biz İstanbula gideceğimiz gün sen de geliyorsun.Ha?Rahat bırakmayacak mısın bizi?Babamı öldürdün ya babamı?Dahası var mı?Şimdi sıra kimde acaba?Bende mi?Dedem de mi?Annem de mi?Neco da mı?
-Sibeel...
+Ne Sibel?
-Gel geçip yukarıda adamakıllı konuşalım,Sibel.Anlatayım sana her şeyi.
+Mesela neyi anlatacaksın?Babamı nasıl öldürdüğünü mü?Her şeyi nasıl planladığını mı anlatacaksın.
-Sibel bunun başka yolu yoktu,babanla deden tanıdığın gibi biri değiller.Onlarda benim ciğerimi yaktılar.
+Ben babamın kim olduğunu nasıl biri olduğunu çok iyi biliyorum.Sonunun bir gün böyle olacağını da biliyordum malesef,onu uyarmıştım da.Ama bunun senin elinden olması çok acı çook.Hem bizim zaten yolumuz yok ki Ramo.O yolları sen dağıtmadın mı zaten?Yol mu kaldı.Ezdin geçtin her şeyi.Beni,bende var olan seni de hatta...
Sibel aşkımızı da diyecekti ama buna gücü yetmedi.Aşk mı?Böyle aşk mı olurdu?İnsan sevdiğinin üzülmesine nasıl razı gele bilirdi ki?Ama Ramo gelmişti.Onun nazarında bu aşk değildi.
Ama Ramo için tam tersiydi Ramo Sibele duyduğu şeyin aşk olduğuna emindi ve Sibelin de onu çok sevdiğini biliyordu.Sibel için canını düşünmeden bile vermeye razıydı.
Sibel aradakı durgunluktan sonra resti çekti:
-Bir daha ailemden birini zarar gelirse,seni mahv ederim,Ramo bunu bilesin.Neden İstanbula geldiğini bilmiyorum,ama öğrenicem,Ramo neyin peşinde olduğunu öğrenicem.
+Eger her şeyi bilmek istiyorsan dedene sor Sibel.O her şeyi biliyor,eger şu kadarcık cesareti varsa,sana her şeyi anlatır.Ki ben anlatacağını sanmıyorum.
Sibel giderken Ramoya sinirle bakıp orayı terk etti.Sibel dedesinin yanına gidip onunla konuşmak istediğini belli etti.Süleyman onu kendi odasına davet etti:
-Otur kızım,söyle bakalım neymiş bu benimle konuşman gereken önemli konu?
+Ramonun yanından geliyorum,ona iki çift lafım vardı da.Bana bir şeyler dedi.
-Ne gibi şeyler.
Süleyman Ramoyu tanıyordu ve hayliye babasına Cengizle yaptıkları zülmü çok iyi biliyorlardı.Ama bunlardan habersiz bir şekilde davranmaları ve bunun sadece Cihangir beyin emri olduğunu pişkin söylemeleri çok sinir bozucuydu.
+Bilmiyorum,onlar da benim ciğerimi yaktı dedi.Ne yaptığınız Ramoya dede?Doğruyu söyle.
-Eski mesele ya.Babanı o yüzden mi vurduğunu düşünüyorsun?
+O öyle demiyo ama eski mesele olsa bile ne yaptığınızı bilmek istiyorum.Acaba nasıl bir kötülük yaptınız adama.
Süleyman Ramonun Fatoşu Necoya vermek istediklerini ve Fatoşun "guya" sevdiği olan Bozun işini bitireceklerini,bundan sonradan Ramonun sinirlenip babasını vurduğunu söyledi.Sibel duydukları karşısında şok oldu:
-Ne?Siz manyak mısınız?Kız istemiyorsa,neyi zorluyorsunuz ya siz?Bozun işini bitirmek ne?Siz kafayı mı yediniz?Ve ben bunu şimdi öğreniyorum ya şaka gibi.Ben daha fazla sizin bu caniliklerinize dayanamıyorum.İstanbula kendim gidicem,beni almaya kimse gelmesin.

Sibel ordan ayrıldığı an kapıyı sinirle kapatıp orayı terk etti.Yarın İstanbulda onu zorlu bir sınav bekliyordu.

İyi okumalar☘️Yorumlarınıza ihtiyacım var,onlardan güç alarak yazıyorum,unutmayın.

PAMUK İPLİĞİ🖤Where stories live. Discover now