Yüzleşme☄️

722 15 8
                                    

Sibel eve geldiğinde tüm akrabaları İstanbul'dan Adana'ya cenaze için gelmişti.Olanları daha yeni yeni anlamaya çalışıyordu.Sibel kapıda Halelle karşılaştı.Kendini o kadar yalnız ve boş hissediyordu ki,ilk iş Halefin kollarında ağlamak oldu.Öyle içli içli öyle derin ağlıyordu ki,Halefin de Cengizden nefret etmesine rağmen gözünden yaş dökülmüştü.Sibel eve geldiğinden beridir Ramoyu etrafında görmemişti.O yüzden başını kaldırıp Halefe sorduğu ilk soru şu oldu:"Ramo nerede peki?Hiç görmedim onu"
Sibel gözünün yaşını pamuk elleriyle hafifce silerek söylemişti bunları:"Halef sana soruyorum,Ramo nerede?Böyle bir günde neden burada değil?Aradım da telefonu kapalı"
Halef o an sinirle:"Senin haberin yok mu?O şerefsiz yaptı işte bunu.Cengiz beyi tuzağa çekti alçak"
Sibel duydukları karşısında adeta şok olmuştu,ama onun söylediğini inanmadı bile:"Ne diyorsun ya sen?Ramo öyle şey yapmaz.Senin de hiç bir şeyden haberin yok"
Sibel "Hayır,ya hayır,haberi yok bu Halefin"diye diye eve annesinin yanına geldi.Neslihan Sibeli gördüğü an ona o kadar da tepki vermedi.Derdi kocasındaydı.Sadece ağlayıp feryat ediyordu.Neco Sibeli gördüğünde kanepeden ayrılıp ona "Abla" diye sarılıp ağladı.Sibel annesinin bu türlü umursamaz tavırlarına alıştığı için o kadar da umrunda olmadı.
Akşam olunca Sibelin dedesi Süleyman geldi.Sibel dedesinden o kadar da hoşlanmazdı,ama dedesiydi işte ona karşı bir saygısı vardı.Süleyman gelip Sibelin başını okşayarak "Nasılsın kızım?Daha iyi misin?" dedi.Sibel yorgun ve şişkin gözleriyle "İyi olmaya çalışıyorum dede"dedi.Neslihan Süleyman geldiğini görüp hemen onun yanına koştu:
-Kim yaptı,baba,bunu?Haa kim kocamın katili?Buldu mu cezasını?
Sibelin babasının katili o kadar da umrunda değildi.Ya parasını vermediği biriydi,ya da onunla hesabı olan birisi.Bu tip insanlar Sibel için aynıydı.Hepsi katil ve kansızdı sonuçta kim olduğunun bir önemi yoktu.Ama Halefin bugün söyledikleri aklını karıştırmamış değildi.
Neslihanın bu sorusu karşısında Süleyman "Ramo yapmış.Sibelin şöförü,aynı zamanda tetikçisi." diye cevap verdi.
Sibel daldığı o konudan dedesi "Ramo" diyince ayıldı sanki.Ve şöyle söyledi:
-Ne Ramosu,ne olmuş ki Ramoya?
Neslihan Sibele kızarak:"Kızım sen duymuyor musun?O öldürmüş işte babanı.Ama demiştim bu adamda bir şeyler var demiştim.Kocamı öldürdü o alçak.Ne yapacaksın baba?Onun cezası ölüm.Getir ben sıkıcam onun kafasına.Haleeeef,hemen buraya gel."dedi.
Süleyman her zamanki sakin tavırıyla:"Kimse Ramoya bir şey yapmayacak.Cihangir beyin emri var.Ramonun dokunulmazlığı varmış."Kimse ona dokunamaz"dedi bana.O yüzden kimse hiç bir şey yapmayacak,yoksa tüm aileyi yakarsınız!"
Neslihan ne kadar çırpınsa da,Süleyman onu susturmuştu.
Sibel bu konuşulan konuya hiç bir tepki veremedi.Koltukta kaskatı kesilmişti sanki.Ne yapması gerekti şimdi.Ağlaması mı gerekti,yoksa Ramonun kapısına dayanıp bağırması mı?Ya da Ramoyu polise ihbar etmesi mi?Polis mi?Polis Adana için çok hafifti.Dokunulmazlığı varsa ve Sibel onu hapse tıksa tüm ailesi yanardı.Bunu yapmaya değer miydi?.Bunlar kafasında dolanırken aklına daha dün babasını öldüren bu adamı öptüğü,sevdiği,sarıldığı aklına geldi.Tiksinmeli miydi kendinden?Ne yapmalıydı?Ya da bu kötü bir kabus muydu.Ama değildi,Sibel bunun farkına varıp,yukarıya odasına çıktı ve ağlamaya başladı.İçinden söker gibi ağladı,tüm öfkesini kusar gibi ağladı sadece.1 saate yakın odasında olan Sibel banyoya geçti.Yüzünü yıkayıp,aynada kendine baktı.Bu an kendiyle gözgöze geldiği şu an kendine yeminler verdi:"Andım olsun bu hayatı sana zindan edicem Ramo.Tıpkı senin bana yaptığın gibi"
Aşağıya inip evdekilerle vedalaşıp kendini evine gideceğini ve dinlenmesi gerektiğini söyledi.
Ramo mahallede hazırlığını yapmış,Süleymanların gelmesini bekliyordu.Dokunulmaz olduğundan habersizdi.Salonda oturup rakısını yudumluyordu.Aklından bir saniye bile çıkmayan Sibel adeta kafasını ele geçirmişti.Yüzü,ahu gözleri,dudakları,kokusu bir yara gibi aklına,kalbine kazınmıştı.Kim bilir şimdi ne halde,belki de ağlamaktan perişan olmuştur diye diye kendini yiyip bitiriyordu.Ramonun kafasında bu düşünceler dolaşırken Fidan hala yanına gelip hiç bir şey söylemeden sandalyeyi çekip oturdu.O da kendine bir kadeh içki süzüp anında bitirdi.Ve söze başladı:
-Ben sana demiştim,yeğenim,uzak dur dedim,o kalbini sadece intikamına mühürle dedim.Babasını vurdun şimdi.Geç ya da erken yaptın işte,öldürdün adamı.Kız şimdi ne haldedir.Ahh,Ramo.
+Tamam,hala,tamam.Anladım yeter.Ben suçluyum anladım.
-Yeğenim...
+Hala,lütfen Allah aşkına.
Bu konuşmanın tam ortasında Bücür içeri gelip Sibelin geldiğini söyledi.Ramo bunu duyunca kalbine bıçak darbesi almıştı.Sibel acaba ne yapacaktı?Ramonun istediği Sibelin onu tam kalbinden vurmasıydı.Belki o zaman kurtulacaktı bu işkenceden.Ama Sibel zaten kalbinden vurmamış mıydı Ramoyu,taa en başından onu ilk gördüğünde vurulmamış mıydı Ramo?Bu kaçıncı vuruş olurdu acaba?Bunu anlamak zordu işte.Kendini toparlayıp dışarıya çıktı.Sibelin gözleri kan çanağı olsa da,çok sakindi.Ramo gelince Sibel ona "Kendini arabana bin beni takip et" dedi.Ramo gitmemek gibi bir şey düşünmedi.Bunu düşünmek aşka haksızlık olurdu.Sibele teslimdi zaten.Fidan hala Ramonun gittiğini görüp hemen yanına koşup "Yeğenim,gitme,kesin sana bir şey yapacak gitme." dedi.Ramo aileyi sakinleştirip Sibeli takip etti.
Akşam saat 11:00'di.Sibel gölün kenarında arabayı durdurup,indi.Ramo da aynı şeyleri yapıyordu.Sibel bir süre gölü seyretti.Ramo da Sibeli.10 dakika sonra Sibel aralarındaki o sükutu bozdu:
-Nasıl öldürdün,babamı?Niye öldürdün.Söyle.Konuş.
Ramo tek kelime etmedi buz kesmişti sanki,konuşmak onun için Sibelin karşısında çok zordu.
-Sana söylüyorum,konuş benimle.Hadi sene.Konuşsana.Sen de haklısın ne konuşacaksın ki?Daha dün öpüp kokladığım kadının bugün babasını mı vurdum diyeceksin.Diyemezsin tabi.Ama ben biliyorum.Kalbinden vurmuşsun babamın.Pusu kurmuşsun öyle öldürmüşsün.İyi halt etmişsin.Ne diyorlar biliyor musun,Ramoyu öldüremeyiz dokunulmazlığı var dediler.(Ramo buna bile tepki veremiyordu artık)Şimdi bu silahı alsam elime(belinden silahını çıkarır),kalbinden ben de vursam seni.Eline silah almamış ben,kimsenin canının yanmasına dayanamayan ben milletin hakkını hukukunu savunan ben vursam seni.Ne yaparsın ki?Ne yapa bilirler ki?Hiç bir şey yapamazsın,hiç bir şey yapamazlar.
Sibel silahı ucunu Ramonun tam kalbine dayamış ve aralarında nefeslerini hissedecek kadar az bir mesafe oluşmuştu.
-Korkmuyorsun da ha?
Ramo buraya geldikleri andan itibaren ilk kez konuşmaya başladı:
-Ölümüm senin elinden olsun yeter ki... -dedi.
Sibel acı bir yüzle gülmeye başladı ve şöyle dedi:
-Benim de ölümüm senin elinden oldu,tebrik ederim.Canlıyım ama mezardayım ben.
Ölümün senin için bir ödül biliyor musun?
Elimi kana bulamaya bile değmezsin.Sen de benim gibi olacaksın.Nefes alacaksın ama her gün ölmek isteyeceksin Ramo.Nefretim,elim hep senin üstünde olacak bunu sakın unutma.
-Eger içinden beni ölürmek geçiyorsa,durma Sibel.Öldür beni.
-İçimden ne sen geçiyorsun,ne seni öldürmek geçiyo Ramo.Öfkeme bile değmezsin.Bir hiçsin benim gözümde artık.
Sibel Ramonun yanında ayrılıp arabasına binip ordan ayrıldı.Arabada göz yaşlarına hakim olamadı.Neydi bu böyle?Yaşadığı acının tarifi bile yoktu onun için.Göz yaşlarını sildi ve artık bambaşka bir Sibel olacaktı,buna yemin etmişti.Sibel kendinde olmadığı için karşıda beliren ışıkla bağırmaya başladı.

İyi okumalar🌸Yorumlarda buluşalım

PAMUK İPLİĞİ🖤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin