"Aman bırakın şimdi Mimarlığıda biraz Moda konuşalım.",

Hande hanım tekrar açılan konuyu kapattığında yemeğime devam ettim. Arada bir bakışlarım Aslı'ya kayıyordu. Yüzünden düşen bin parça olması beni rahatsız etmişti. Acaba ne sorunu vardı?
Bir ara bunu konuşmayı aklıma not ettim.

"Siz neden düğün yapmadınız?",

Su'yun sorusu üzerine bakışlarımı Aras'a çevirdim. Bunu herkes soruyordu cevabını nasıl veriyordu merak ediyordum.

"Vaktimiz olmadı.",

Aras'ın cevabıyla bakışlarımı Su'ya çevirdim. Bu konuyu deşmek için oldukça istekli görünüyordu. Elimdeki çatalı bırakıp arkama yaslandım. Sorduğu soruları ben de sürekli kendime soruyordum.

"Yüzükleriniz de yok. Siz evlenmek için niye bu kadar acele ettiniz?",

"İnci'yi kaybetmek istemediğim için hemen nikahıma aldım. Böylece asla ayrılmayacağız.",

Aras'ın cümlesi üzerine masada gerçek ve yalancı kahkaha sesleri yükseldiğinde durdum. Sadece durup düşündüm.
Aras'ın söylediklerini düşündüm.

Beni kaybetmekten mi korkmuştu? O yüzden mi hemen evlenmek istemişti?

Bakışlarımı Aras'a çevirdiğimde gözlerimin içine baktı. Uzun zamandır merak ettiğim sorunun cevabını alıyordum.

Aras, annesinin attığı mesaj yüzünden ondan ayrılacağımı düşünüyordu. O yüzden hemen evlenmemiz için uğraşmıştı. Annesinin beni etkilemesinden korkmuştu.

Ah salak kafam. Neden önemli durumlarda gerizekalıya dönüyordum. Aradığım cevap gözümün önündeydi. Aras beni kaybetmekten korkuyordu.

Elimi Aras'ın masadaki elinin üzerine koyup okşadım. Bakışlarımı Su'ya çevirip konuştum,

"Düğün veya yüzük önemli değil. Önemli olan bizim bir arada olmamız. Düğün illaki olur. Asıl mesele birlikte geçireceğimiz zamanları niye düğün için erteleyelim ki.",

Dediğimde bakışlarımı tekrar Aras'a çevirdiğim bana aşkla bakıyordu. Masada Süleyman dede olmasa dudaklarına yapışabilirdim.

"Ben de böyle bir aşk istiyorum.",

Aslı'nın cümlesiyle gülümsedim. Bakışlarındaki hüzün, söylediklerindeki şakayla karışık bir gerçeğin olduğunun kanıtı gibiydi.

• • •

Aras'la birlikte bahçede oturduğumuzda yanımızdaki Tavuk ve Kal ile birlikteydik. Yerdeki soğuk çimenler beni mayıştırıyordu. Kal'ın tüylerini okşarken başımı Aras'ın omzuna koydum. Aras üzerimizdeki örtüyü düzelttiğinde konuştum,

"Beni kaybetmekten korkma artık. Öyle bir şey olmayacak.",

Dediğimde Aras bakışlarını bana çevirip dudaklarını alnıma bastırdı.

"Bırakamam İnci. Sen içime her gün her dakika daha çok işlerken nasıl korkmam? Sensizliğin düşüncesi bile mahvediyor beni.",

Kalbim sızladı. O koca cüssesinde sakladığı kalbi nelerle uğraşıyordu demek ki.

Aras'a korkma diyordum ama ben de çok korkuyordum. Aras'ı kaybetmekten çok korkuyordum.

"Seni çok seviyorum.",

"Ben daha çok seviyorum İncim.",

Dediğinde gülümsedim. Burnumu Aras'ın boynuna sürtüp kokusunu içime çektim. Uzun zamandır ilk kez başbaşa kalmıştık.

CEVHERİ (+18)Where stories live. Discover now