9//10

29 11 0
                                    

"Shakespeare demiş ki;

'Cehennem boş ve bütün şeytanlar burada'

Ama o şeytanları dize getirecek,hepsinin ona imrenmesini sağlayacak,tüm kötülüklerden daha mühim olan bir melek var bu dünyada.O melekle hep beraber olmak istedim,sayamadığım keşkeleri hala sayıklamaya devam ediyorum Louis....Evren niye bizden yana olmamış ki?

Benimle başka bir evrende,başka bir dünyada beraber olur musun güzelim?

Eğer olursan bana her şeyi vermiş olursun,kendimi tamamlanmış hissederim.

Ah...sen güzel oğlan kalbe iyi gelen olağanüstü bir şeysin,seninle saatlerce sohbet ettiğimizi hatırlıyor musun?Benim aklımdan hiç çıkmıyor çünkü,ilk başlarda hiç konuşamadığım sadece yaka kartından görüp adının 'Louis' olduğunu öğrendiğim çocukla saatlerce sohbet etmiştim.Bu tarif edemeyeceğim kadar farklı bir histi,şüphesiz ki hayatımın en güzel günüydü.

Kafenin kapanmasına çok az bir vakit kala gelmiştim ve o gün şansıma ki kafeyi kapatacak olan kişi senmişsin,moralim o kadar bozukti ki sonra bir şey oldu,seni gördüm ve bozuk olan moralim tavan yaptı birden.Kafe bomboştu,sadece sen ve ben vardık,beni gördüğünde sende o tapılası gülümsemeni yollamıştın bana.

Teşekkür ederim gülümsemeni bana layık gördüğün için.

Kafeyi kapatmaya yakın olduğunu anlayınca sana istersen gidebileceğimi,kapatmak üzereyken sana iş çıkarmak istemediğimi belirtmiştim,sen hızla kafanı iki yana sallayıp bir masaya oturmamı söylemiştin,meleğin dediklerine itaat edip cam kenarındaki bir masaya oturmuştum.

Sonra o güzel melek bir tabak fındıklı kurabiye ve sıcak beyaz çikolata getirmişti bana,karşıma oturup yememi söylemiş ardından 'Anlat'demişti,senin yaptığını bildiğim fındıklı kurabiyeyi keyifle yerken,içime bir sıcaklık dolmuştu.

Yemin ediyorum güzel oğlan,hayatımda yediğim en güzel fındıklı kurabiyeydi,sırf sen yaptığın için bile dünyanın en kilolu insanı olacağımı bilsem de sonsuza kadar yiyebilirdim onlardan.

Sen bana öyle bakarken heyecanlansam da anlatmaya başladım,bütün içimi döktüm sana,eşimle evde kızımızın okuluyla ilgili bir sebepten dolayı tartışmıştık ve ben çekip gitmiştim,farkında olmadan ayaklarım beni kafeye getirmişti.

Çok yanlıştı biliyordum.

İhanet sadece fiziksel değil,düşünceyle de olurdu farkındaydım,ama kendime engel olamıyordum,seni düşünmeden duramıyordum.

Ben anlatmayı bitirdiğimde sen beklemediğim bir anda elini elimin üstüne atıp güven verircesine sıktığında elini oradan hiç çekmemen için kim bilir kaç kere yalvarmıştım içimden.

Demek ki demiştim içimden; 'Huzura aslında dokunabiliyormuşuz' "


Demek ki demiştim içimden; 'Huzura aslında dokunabiliyormuşuz' "

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Letters to my boy (L.S)Where stories live. Discover now