꧁25꧂

5.4K 591 366
                                    


"Jeongguk?" Boş soyunma odasında iki büklüm eğilip çoraplarımı giyerken kafamı kaldırıp kapıya bakmış, Lalisa'yı gördüğümde dona kalmıştım.

Beni gördüğünde o da durmuştu. Utangaç hareketlerle ellerini önünde birleştirmiş, hafifçe gülümsemişti.

"Merhaba." Ağzımı aralamaya çalıştım bir kaç saniye. Ama orada aptal gibi oturup onunla konuşmanın uygun olmayacağını anladığımda ayağa kalkmış, son derece şaşkın bir şekilde gülmüştüm.

İçimdeki çoşkuyu tahmin bile edemezdiniz.

Lalisa etrafına bakınmadan bana doğru gelmeye çalışıyordu ama o kadar belliydi ki utandığı, utançtan kuru üzüme dönmüştü.

Hayran kalmıştım ben ise o sırada, ellerini bozulduğunu düşündüğü kakülüne atıp düzeltirken sonunda yanıma ulaşmıştı. Ben ise henüz çorabı kaybolup tek çorapla evde çaresizce çorap tekini arayan Caillou gibi kalmıştım olduğum yerde.

Hızla ayağıma diğer çorabımı da geçirmek için atılmıştım. Biraz yerimde zıplamıştım çorabı giymek için, bir adım ona yaklaşıp yarım yamalak gülümsemiştim.

"Hey," demiştim gülümserken. Aptal sırıtışımı fark edip yine pamuk şekere dönüyor olmamdan ötürü  sağımdaki top pompasını kafama geçirmek fazlasıyla cazip gelmişti. Sadece bir saniye, aptal aptal gülümsemeden geçirmek istiyordum.

"Gelmişsin. Gelmeyecektin hani?"

"Şey..." ellerini önünde birleştirip derin bir nefes verdi. "Yanında olmak istedim."

Kıkırdadım. Kendime hakim olamayıp yerimde bile zıplayabilirdim. Bilirsiniz, fazla mutlu olunca içinizdeki çoşkuyu atmanız gerekirdi.  Ya Lisa'yı tutup savura savura sallayacaktım, ya da bu çoşkuyu futbol maçında atacaktım.

"Umutlanmalı mıyım?" Diye sordum alayla.

Gülmüştü. "Forma çok yakışmış Jeongguk. Seni böyle görmek çok tuhaf." Kaşlarımı kaldırdım derken? Der gibi. Omzunu silkti. "Sürekli... Siyah giyiniyorsun ya."

Güldüm. Beyaz formalarıma baktım tekrar. Yaptığım bu ufak değişim hoşuna gitmiş gibiydi.

"Nasıl geldin? İzleyici otobüsüne bindiğini görmedim."

"Babam getirdi." Babam kelimesi kısa süreli nefes darlığına sebep oluyordu. Gözümde canlanan korkunç anılarla yere dikmiştim bakışlarımı. Sigarayla ona yakalanışım, elimdekine bir kaç dakika baktıktan sonra beni süzmesi; benim ise far görmüş tavşan gibi ona bakışım üzerine dudağını kıvırıp elimdeki sigarayı alışı ve saçlarımı karıştırması.

En yakın çöp kutusunda söndürmüş olabilirdi, o anda dikkat etmemiştim.

"Jeon?" Kendime geldiğimde panikle kafamı
sallamıştım. "Ne diyordun?"

Duvara yaslandığında ben de ona fazla uzak kalmamak için bir kaç adım ona yaklaşmıştım. "Herkes çok iyi oynadığını söyledi. Seni oynarken hiç görmemiştim."

Kafamı salladım. Yıllarca beni tanıdığını sanıyor olmam gibi aptalca bir düşünceyle dolup taşmasaydım ve daha özgüven sahibi biri olsaydım her şey daha iyi olabilirdi belki de.

"Bence kesin yeneceksiniz Jeon! Üstelik size harika bir pankart bile yaptım! Bu işlerde pek iyi değilim ama, yine de elimden gelenin en iyisini yaptım!"

no new friends Where stories live. Discover now