9. Bölüm

68 15 35
                                    

Hem kalbim kırıldığı için ağlıyordum hem de kendimi bu kadar kaybettiğimi daha önce hiç fark etmediğim için. Gerçekten de eskiden ne kadar güçlü olduğumu düşündükçe şimdi düştüğüm hale inanmak daha da zorlaşıyordu. Hayatım boyunca bir şeylere göğüs germek zorunda bırakılmıştım, Austin hayatıma girdiğinde bana sürekli kavga halinde olmamayı öğretmişti; etrafımla ve kendimle kavgama son vermeliydim artık, yorulmuştum ve ona yaslanmak iyi bir fikirdi. Ancak zamanla giderek zayıf hale gelmiştim, hayatımın merkezine onu koymuştum ve onunla aram iyiyse iyi, kötüyse kötü oluyordum, kendi hayatımda yan karakter olmaya başladığımı hiç fark etmemiştim bile.

"Ondan nefret ediyorum," dedim hıçkırıklarımın arasından, Zack'in göğsüne çarpan sesim boğuk çıkıyordu.

Beni sakinleştirmek için sırtımı sıvazlıyordu ama bir yandan da yanlış anlaşılmaktan korkuyor olacak ki elini her an çekecek gibi tutuyordu. Ağlamanın iyi geldiğini inkar edemezdim, ayrıca birilerini yanımda hissetmeyeli epey uzun zaman olmuştu. İstediğimiz kadar gerçeklerden kaçmaya çalışsak da hepimiz insandık ve zaman zaman ağlamaya, birilerine sarılmaya, yakınlık kurmaya, önemsenmeye ihtiyaç duyuyorduk.

Ağlamayı durdurup geri çekildiğimde Zack cebinden çıkardığı peçeteyi bıyık altından gülerek bana uzattı sonra da omuzlarımdan tutarak göz göze bakabilmemiz için eğildi. "Güçlü duracaksın Carmen, yine korktuğun her şeyle yüzleşecek ve hepsiyle alay edeceksin."

En vurucu cümleyi sona saklamış gibi konuşmaya devam etmeden önce derin bir nefes aldı. "Ona gününü göstereceksin."

Hala dudaklarım titrerken kafamı olumlu anlamda salladım. "Başka yerde istediğin kadar ağla, bağır, zayıflığını göster ama onun karşısına geçip kendini sakın küçük düşürme. Bundan keyif alıyor, inan bana insanları iyi tanırım ve onun gözlerinde bunu gördüm. Sana bakarken seni düşürdüğü halden içten içe memnundu Carmen, çünkü o kendi hayatını hız kesmeden yaşamaya devam ederken senin onsuz bir enkaz olman egosunu okşuyor."

Bir yanım Austin'i savunmak için harekete geçmek istiyordu ama hemen kendimi durdurdum, Austin iyi birisi değildi ve bunu artık kabul etsem iyi olurdu. En azından benim orada çalıştığımı gördükten sonra daha ayrılalı bir hafta olmadığı ve karşıma başka bir kızla çıktığı için gidebilirdi.

"Bana eski Carmen olmam için yardım et," dedim ağlamaktan dolayı çatallı çıkan sesimle.

Gözlerini devirip gülerken kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Yanlış. Eski Carmen hayatta birine gidip bunu söylemez. Ayrıca senin kimseye ihtiyacın yok, anladın mı? Kendinden başka kimseye ihtiyacın yok. Sakın ayakta durmak için birinden yardım isteme, bu ben olsam da isteme. Bugün ayağa kalkmana yardım eden birisi yarın düştüğünde arkasına bakmadan gidebilir, bunu kendi gözlerinle görmedin mi?"

"Gördüm," dedim saçma sapan bir şey dediği için büyüklerin önünde alaya alınmaktan utanan bir çocuk gibi.

"Pekala, öyleyse şimdi içeri git ve onun yokluğunun senin için hiçbir anlam ifade etmediğini göster." Omuzlarımı bırakmadan önce güç verircesine gözlerimin tam içine baktı. O kahverengi gözler... Bir aralar dünya üzerinde en nefret ettiğim şeylerdi.

Oyunculuk yeteneğim ne kadar iyi bilmiyor olsam da bugünden başlayarak denemeye karar vererek içeri girdim. Sanki az önce eskiden ölesiye nefret ettiği, karşısında en ufak zayıflık belirtisi bile göstermediği insana sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlayan ben değilmişim gibi servis yapmaya devam ettim.

Arada Lucas'a rastlayıp birkaç kelime konuşmak bile iyi geliyordu, Andrey'in komik olmayan esprilerine bile kendimi zorlayarak gülmüştüm. Bir yanım Austin'den tarafa bakmak, ondan daha da nefret etmek istiyordu ama diğer yanım onu görmezden gelmenin en iyisi olduğunu söylüyordu. Gece boyunca farklı sese kulak vererek her ikisini de yaptım, içimde hala ona karşı saf bir nefret olmasa da deniyordum işte.

CARMENKde žijí příběhy. Začni objevovat