8. aşk / nefret ilişkisi.

476 50 57
                                    




✖️

Aşk / Nefret ilişkisi.

Bedenim, sabunun bulandırdığı suyun içerisinde gevşerken, gözlerimi Jimin'e dikmiştim. Kollarım küvetin iki yanında dinleniyor, hafif ıslak saçlarım alnımdan geriye uzanıyordu.

"Gelmeyecek misin, Minnie?"

Tek kaşımı kaldırıp, çocuğun; üzerindeki uzun geceliğin, aslında benim tişörtüm oluyordu bu, etek uçlarıyla oynadığını görmüş ve utangaçlığını bir nebze anlamıştım. Sonuçta bedenini kimseye sunmamıştı bunca yıldır. Buna emindim.

"Jimin..."

Küvette doğrulup küçücük elini ıslak avucuma aldığımda, sabahtan kalma arı izlerinin indiğini hissettiğimden biraz daha iyi hissederek söylemiştim.

"Sorun yok... Rahatla..."
"Prens Min, biraz utanıyorum."
"Prens Minnie, Prens Min bedenine hayran kalacağından emin."

Gözlerini başka yere çevirdiğinde yutkunmuş ardından eteğinin ucundaki elini biraz kaldırarak pamuk baldırlarının görünmesini sağlamış; benim ise yutkunmama sebep olmuştu.

Avucum, elinden kayıp, parmaklarımın üst kısmıyla tatlı ve dolgun baldıra değdiğinde biraz irkilmiş dizlerini birine bastırmıştı.

"Peki... Gözlerimi kapatacağım. Sana bakmayacağım. Küvete gir, bacaklarımın arasına. Anlaştık mı?"

Hızlıca başını sallayıp hemen kabul etmişti bunu. Görülmekten hoşlanmıyordu, sebebini bilmiyordum. Sorun değildi.

Gözlerim kapanıp karanlığı izlerken, suyun hafif dalgalanışını duymuş, kalçasının bacaklarım arasına yerleşişini hissetmiştim.

Güzel hissettiriyordu.
Teni. Yumuşacıktı.

Ilık suyun içinde, bacaklarımın arasında oturttuğum küçücük bedeni, benim kollarımın altında daha da küçülüyordu şimdi. Sarmıştım onu.

Az evvel banyo yapmasına rağmen benim için tekrar küvetin içine girmişti. Banyodaki şöminemsi ısıtıcının alevi, olduğumuz küvete yakın bir konumda hem ortamı aydınlatıyor hem de ısıtıyordu. Birkaç mum da girmeden önce yakmıştı Jimin.

Şu an yüzünü göremiyordum, yalnızca saçlarının hoş kokusu burnumun hizasına uzanıyordu. Sırtı, göğsüme yaslıydı. Ve ben, garip bir hisle dolup taşmıştım.

"Güzel mi?"
"Güzel, prensim..."
"Yoongi, demelisin. Burada."

Başını bana hafifçe döndürüp göz ucuyla bakarken başını onaylamak için sallamıştı.
"Yoongi... Güzel, çok güzel."

Küçük elleri suyun yüzeyine çıkmış, hafif hareketlerle yüzeyi dalgalandırırken mırıldanmıştı. "Minnie bunu sevdi."

Derin bir nefes çekip dudağımın kenarının havalanmasına engel olmamamıştım. Küçücük bedeniyle, küçücük elleriyle, küçücük yaşıyla benim gibi bir adamı sevmeye kalkıyordu.

Sevmeyi seviyordu.
Ama, en çok beni seviyordu.

Burnumu, sabahki ok atma serüvenimizin başlangıcındaki gibi çocuğun ensesini okşayan saçların arasına sürtmüştüm düşünmeden.

Böylece hareketi kesilmiş, elleri suyun altına girerek baldırlarıma tutunmuştu. Bu küçük dokunuş nefesimi daha da derinleştirirken, boğuk sesime engel olamadan mırıldanmıştım.

prickly prince┇yoonminWhere stories live. Discover now