15🔪bad memories

5.3K 535 1K
                                    

Bölümü yazarken medyadaki şarkıyı dinledim. Belki siz de okurken dinlemek istersiniz :')

Keyifli okumalar...

★★★

"Acıktın mı? Yemek yiyelim mi eve gitmeden?"

Jungkook elindeki torbalarla yemek katına çıkan merdivenlere yöneldiğinde, hafiften koşarak ona yetişmeye çalıştım. Bacakları uzun olduğu için, hâliyle adımları da uzundu ve ona yakın yürümem çoğu zaman (o yavaşlamadıkça) zor oluyordu.

"Oluur!"

Çok fazla hevesli göründüğümü fark ederek gülüşümü gizledim hemen. 

"Y-Yani olur. Tabi sen de açsan."

Jungkook bıyık altından sırıtarak yürüyen merdivenlere çıkıp müsait bir basamakta durdu. Ben de hemen yanında...

"Ne yemek istersin?"

Omuz silktim.

"Parasını ödeyecek olan sensin. Senin seçmen daha doğru olur."

Güldü.

"Hani sahip sendin?"

Beş kuruş parası olmayan bir sahip. 

Harika (!)

Omuz silktim yine.

"Param yok. Ama yemeği benim seçmem konusunda bu kadar ısrar ediyorsan eğer, ramen yiyelim derim."

Jungkook kafa salladı ve sanki duymak istediği buymuş gibi gülümsedi bilmiş bilmiş. Sonra da elindeki torbaları benim elime tutuşturup "Şu masalardan birine geç beni bekle. Birazdan gelirim." dedi ve sonra benim ona cevap vermemi bile beklemeden, arkasını dönüp köşedeki ramen dükkânına doğru ilerlemeye başladı. 

Şaka maka, beni burada tek başıma bırakmıştı. Hem de kaçacağımdan endişelenmeden.

Haydaa...

Jungkook, bu oyun başladığından beri kesinlikle kendinde değildi. Ne istersem, ne dersem, sorgulamadan yapıyordu. Ayrıca, mağazadan çıktığımızdan beri bana sık sık laf atıp gülümsüyordu. Keyfi yerindeydi. Hatta biraz zorlarsam... onun için mutlu bile diyebilirdim.

Bir an durup telefonumun saatine baktım gergince. 

17:02

Yetişecek bir yerim (!) yoktu ama... yine de dakikalarca aynı yerde put gibi dikilecek değildim. Bu yüzden adımlarım sıklaştırıp merdivenlerin yakınında, AVM'nin koca balkonunun hemen kenarına yerleştirilmiş masalardan birine oturdum. Torbaları da masanın altına, bacaklarımın arasına koydum dikkatlice. Oturduğum yerde arkama yaslanırken, kendi kendime keyifle sırıtıyordum. Çünkü... Annemle babamdan sonra benim için alışveriş yapan tek kişinin, beni evinde haftalarca mahsur eden psikopat bir katil olması, biraz komikti.

Üstelik Jungkook... koca mağazadan kendine sadece bir tane kazak almıştı. Geri kalan her şey benim içindi. 

Pantolonlar, tişörtler, pijama takımı, çorap ve iç çamaşırları...

Bunlar yetmezmiş gibi bir de kasada gözüme kestirdiğim, dandik güneş gözlüğünü bile almama izin vermişti Jungkook. Sanki çok lazımmış gibi...

Gözlüğü elimde çevirip etiketini kopardıktan sonra gözüme taktım. Durmadan gülümsüyordum. Daha doğrusu... gülümsememi durduramıyordum. Çünkü, uzun zaman sonra kendimi ilk defa biri için önemli, değerli hissediyordum. 

Obey me • JikookWhere stories live. Discover now