"Hadi yapabilirsin!",

Eric'in cesaretlendirmesiyle, üzerimdeki ince boğazlı kazağımı düzeltip, siyah kot pantolonumu çekiştirdim. Oturmaktan üzerim dağılmıştı ve bu halde flört etmeyi planlamıyordum. Dalgalı kahverengi saçlarımı kulağımın arkasına yerleştirip, omuzlarımı dikleştirdim. Ne kadar zor olabilirdi ki? Alt tarafı flört edecektim, bunun bir zararı olacağını da düşünmüyordum. Daha sonra hatırladığımızda gülüp geçeceğimden emindim. Alkolünde verdiği cesaretle köşedeki umutsuzca içkisini yudumlayan adama doğru yürüdüm. Yaklaştıkça adamın fiziksel özelliklerini daha çok seçebiliyordum. Kaslı omuzları, kahve rengi kıvırcık saçları, yandan görünen yüz hatları, yakışıklıydı. Ama yüzündeki mutsuz ifade beni rahatsız etmişti, içimdeki merak alevlenmiş tüm vücudumu cayır cayır yakıyordu. Onu ne bu kadar üzmüştü acaba? Diye düşünmeden geçemiyordum.

Sessiz adımlarla adamın hemen yanındaki bar taburesine doğru yürüyüp, oturdum. Adamın bakışları üzerimdeydi, ne yaptığımı sorgular gibi bakıyordu. Adamın arkasındaki gruba baktım, heyecanla beni izliyorlardı. Kendi aralarında konuşup iddiaya girdiklerini anlamıştım. Karşımdaki adam boğazını temizleyince bakışlarımı ona çevirdim. Mavi gözlerini görünce titredim. Hayatımda gördüğüm en güzel gözler olabilirdi. Hele bir gözünde olan kahvelik daha dikkatli bakmamı sağlıyordu. Barmenin başıma gelmesiyle bakışlarımı ayırmak istemediğim mavi gözlerden çekmek zorunda kaldım.

"Ne istiyorsunuz?",

Barmenin hızlıca sorduğu süre üzerinde çekindim. Bu işi yıllardır yapıyormuş gibi havası vardı.

"Kokteyl, alkolsüz.",

dediğimde barmen gözlerini devirip yanımdan uzaklaştı. Daha fazla alkol alırsam sonumun hastanede bitmesinden korkmaya başlamıştım. İki bardak bira yeterliydi. Dikkatimi toparlayarak yanımdaki adama döndüm.

"Merhaba, sizi rahatsız etmiyorumdur umarım?",

Flört nasıl ediyordu? Şu an bu adamın karşısında bu kavramı bu kadar kolay unutmam normal değildi çünkü.

"Ediyorsun!",

Adamın cümlesiyle dayak yemişe dönsemde toparlandım. Bu işi becerebilirdim. Nedense bu işi becermek benim için büyük bir mesele haline gelmişti.

"O zaman biraz daha rahatsız etmemde bir sıkıntı görmüyorum.",

dediğimde adam suratıma bakıp tek kaşını kaldırdı. Bu özgüvenimin nerden geldiğini merak ediyor gibiydi? Aslında benimde en merak ettiğim konu buydu, ben hangi ara bu kadar öz güvenli olmuştum? Barmen, sanki kendisine hakaret etmişim gibi kokteyl bardağını önüme koyup gitmişti. Bu neyin tribiydi? Herkes bira yada viski içmek zorunda mıydı? Barmenin davranışını aklımdan silip yanımdaki adama odaklandım.

"Adın ne?",

Öküz gibi sorduğum soru üzerine elindeki viski bardağını kafasına diktikten sonra konuşmaya başladı,

"Sana ne!",

Derin bir nefes alıp sakin olmaya çalıştım. Gerçekten sabrımı zorluyordu, onun bakış açısıyla bakacak olursakta ben de onun sabrını zorluyor olabilirdim ama bunu çokta umursamadım. Şu an tek isteğim flört edebileceğimi kanıtlamaktı, gerçi şu ana kadar pekte başarılı olduğum söylenemezdi.

"Benim adım İnci.",

dediğimde yüzünü bana çevirip tek kaşını kaldırdı. İsminin garip olmasından dolayı böyle baktığının farkındaydım. Ben de yabancı biri olsam türkçe bir isimde şaşırırdım. Adam bir şey söylemeyince tekrar konuşmaya başladım,

CEVHERİ (+18)Where stories live. Discover now