1.8✴Koruyucu Melek

Bắt đầu từ đầu
                                    

Hiçbirini incelemeden yürümeye başladı. Yanlarına geldiğinde ise yine kimseye bakmadan bulduğu ilk boş yere oturdu. Herkes gibi yanındaki genç adamından bakışlarını üzerinde hissetse de gözlerini sadece yanan ateşe dikti. Artık korkmadığını hissetti. O yüzden korkmadan söyledi sözlerini.

"Bambaşka bir dünya... Bana beni bekleyen o dünyayı anlatır mısınız?"

Sözleri anımsasa da kimin söylediğini bir türlü hatırlayamamıştı ama bunu bu insanlardan birinden duyduğuna emindi.

Bir süre yine alevlerin sesinden başka ses duymadı, ardından yanındaki genç adam hafifçe öksürerek sesini temizledi. "Nereden başlayacağımı pek bilemiyorum," dedi tereddütlü bir sesle.

Arven sonunda başını ona doğru çevirdi. Alevin kızıl ışıklarının aydınlattığı yüzünü kısaca inceledi. Siyah ve düz saçları başının sağ tarafına doğru dağınık bir şekilde şekillendirilmişti. Gözleri ya ela ya da kahverengiydi. Esmer teninde iri gözleri de, hafif kemerli burnu da, siyah kalın kaşları da hoş duruyordu. Dudakları ise ne çok kalın ne de inceydi. Ona yine tereddütle gülümsediğinde dudağının sağ kenarında bir çizgi belirginleşti. Gamze gibi değildi, bir yara izi olmalıydı ama dikkat edilmedikçe gamze gibi duruyordu.

"Siz kimsiniz?"

Genç adam hımladı. "Adım..." demişti ki, "Hayır," dedi Arven. "Merak ettiğim adınız gibi basit şeyler değil." Vurgulayarak devam etti. "Siz kimsiniz?"

"Revolver," dedi adam ve yine gergin bir şekilde gülümsedi. O da ne söyleyeceğini nasıl açıklayacağını bilemiyor gibiydi. Bu çok garipti. "Gündönümü Teşkilatı'nın gizli kollarından sadece biriyiz. Yani korktuğun gibi ne seni öldürecek ne de işkence edeceğiz. Aslında amacımız sana yardım etmek."

Gündönümü teşkilatı... Bir ara haberlerde duymuştu bunu. Hükümetin askeri yapılanmalarından biriydi ama çok göz önünde değildi.

"Yardım etmek?" dedi sorar gibi Arven. Devlet neden ona yardım etsindi ki? Önemli biri sayılmazdı neticede. Bu işin içinde başka bir şey olmalıydı.

"Aynen öyle," dedi adam. "Bize güvenebilirsin."

Belki dedi içinden Arven, belki de tam aksine güvenmemeliydi. Buna ilerleyen zamanlarda karar verecekti ama en azından Arya'nın bahsettiği kişiler olmadıkları konusunda kafasında hiçbir soru işareti kalmamıştı. Sonunda kütüklerin üzerinde oturan herkese tek tek baktı. Sonra yine gözlerini genç esmer oğlana çevirdi. "Revolver..." diye tekrar etti.

"Revolver..." diyerek başını salladı genç adam. "Bir silah. Hiç duymadın mı?"

"Elbette ki duydum," diye karşılık verdi. "Ama neden böyle bir isim... Anlayamadım."

Esmer çocuk diğerlerine döndü ve ateşin başındaki sarışın oğlanı gösterdi. "O ilk kurşun. Açılışı hep o yapar."

Sarışın oğlan elini kaldırıp selam verir gibi yaptı. "Partiyi başlatan olmak her zaman en keyif verici şeydir." Onu diğerlerinin aksine tanıyordu. Onunla konuşmuştu. Aslında hayatı boyunca hiç yapmayacağı bir şey yapıp ona her şeyi anlatmıştı. Sıcakkanlı bir yapısı varmış gibiydi ama buna elbette güvenmiyordu. Jon da öyle biri gibiydi ilk başta ama onu hatırladığı son anda boğazına bir bıçak dayıyordu.

Sarışın oğlanın yanındaki kız elini onun omzuna attı ve genişçe gülümsedi. "Ben de ikinci kurşun!" Onu ilk kez görüyor gibiydi. Uzun saçları açık kumral olmalıydı ama ateşin ışıkları kızılımsı bir hava vermişti. Yüz yapısı oval, koyu kahve gözleri yuvarlaktı. Küçük bir burnu, yine küçük ama dolgun dudakları vardı. Görünüşü sempatik sayılırdı, ya da sevimli mi demeliydi? Karar veremedi.

REVOLVERNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ