sunset

eight

Selam güzelim

Dün seni gördüm akşam üstü. Gerçi her anım seni görmekle geçiyor ama bu seferki bir başkaydı. Denize bakıyordun ondan daha güzel olan gözlerinle. Sanki bir de bir şeyi düşünüyordun. Neydi aklındaki şey sevgilim?

Bu arada.. Bugün o kızın yanına gitmedin. Yüzün de sanki asık gibiydi... Sorun ne sevgilim? Kalbini kırmadı ya o kız..?

Sen üzülme sevgilim. Senin incilerinden akan yaşların her birine kıyamazken yüreğim, benim körpelerim de döker bir bir damlalarını..

Peki beni bulma çalışmaları nasıl gidiyor? Bugün bulabildin mi mesela? Bakıyor musun gözlerimin içine?

Farkında değilsin ama, buluşuyor gözlerin gözlerimle hoş bir latife ile..

Kendini ihmal etme güzelim...♡

~

"Ne?"

Okudukları sonrası gözlerini etrafta dolandıran genç adam bulamadığında enteresan bir şey, Taehyung'a bakıp sıkkınca konuşmuştu, "Hyung, ne zaman çıkacak bu kişi ortaya?"

"Bilsem seni uğraştırır mıydım?"

Kahvesinden yudumlayarak Jungkook'un stresten bacağını sallayışına tanık olduğunda gülümsemesini bardağın arasına gizleyerek sunmuştu.

"Böylesi durumlar heyecanlandırsa da fazla naz aşık usandırır misali sıkılacağım ama.."

"Ne?"

"Sadece bir benzetme.."

"Ah, anladım"

"Hyung! Böyle bulamayacağız anlaşılan. Bir şeyler yapmamız lazım."

"Ne yapabileceğiz ki? Elimizde ona ulaşabilecek hiçbir bilgi yok."

"Kendini onun yerine koy, ne yapardın?"

"Ne.." birden bunu demesi yüreğini hoplatmıştı Taehyung'un. Kahvesini fincan tabağına yavaşça bırakıp yutkunarak dudaklarını yalaması sonrası parmakları ile oynamaya başlamıştı.

"Hani misal diyorum~"

"Böyle bir manyaklığı yapacak akıl olmadığı için düşünemiyorum Jungkook"

Sözleri bitimi şakaklarını ovalayıp gözlerini siper eden avuç arası sonrası aşağı bakmış, kendine söylenmişti.

"Tahmin de mi edemezsin?"

"Sen edebiliyor musun?"

"Um.. Hayır.."

"Öyleyse?"

"Ah pekala.. Umarım bu kişi her kimse bir an önce çıkar. Çıktığı gibi önce azarı basacak sonra sorgulayacağım."

"Onu üzmüş olursun"

"O beni meraklandırıyorken iyi?"