o

9 2 4
                                    

Jungkook istediği sokağa ulaştığında kimseleri görememişti. Her attığı adımda, her soluk alıp verdiğinde, her arkasını kolaçan ettiğinde kalbi sıkışıyor, korkudan her an bayılabileceğini hissediyordu.

"Allah kahretsin!! Parayı buradan alması gerekiyordu!" diye bağırmaya başladı. Sesi boş sokakta rüzgar ile birlikte kaybolup gidiyordu... Tek başınaydı. Tedirgin ve ürkekti...Gerçek hayat oyun gibi değildi. Gerçekte bir hiçti...

Yenilgiyi kabullenip yere çöktü. Ne kadar korkak olsada HJ94'ün ölmesini istememişti... Onun için tehlikeyi göze almış ve olay alanına gelmişti. Oysa ki hızlı davranmıştı.. arkasına bakmadan koşmuştu buraya kadar. Neden kimsecikler yoktu? Bu da bir tuzak olmalıydı. Kendisine ve HJ94'e gösterilen sokaklar farklıydı muhtemelen.

Ayağa kalkıp sokaktan uzaklaşmaya başladı. Derin düşüncelere dalmışken telefonu çaldı...
Titreyen elleriyle telefonu bir süre avucunun içinde tuttu.

"Hyunsoo?" diyerek açtı telefonunu.

"Ha? Ahh şey bu aralar pek iyi hissetmiyorum. Hayır hayır zengin olduğumdan değil. Ne alakası var. Sen benim arkadaşımsın.. öyle havalar soğudu ya.. Ondan üşüttüm galiba."

Yalanlar söyledikçe kendinden dahada nefret ediyordu ama gerçeklere de inanmazdı ki arkadaşı. Jungkook bile inanmakta zorluk çekiyordu.

"Tamam Hyunsoo! Sonra konuşuruz kardeşim."

Telefonu kapatır kapatmaz sol kaldırımda ona çok tanıdık gelen bir bez parçası gözüne çarptı. Zaman kaybetmeden oraya doğru koştu. Bu onun kol bandının tıpa tıp aynısıydı. Hızla ters çevirip içindeki yazıyı okudu.

Kullanıcı: HJ94
Ismi: Kim Hyojin
Krallığı: Swings Krallığı
Doğum tarihi: 22.04.1994

Jungkook yutkundu. En çok göze çarpan detay ise kol bandının iç tarafına yapıştırılan yara bandı ve üstüne kurşun kalem ile yazılan yazıydı. "Sogyeok- dong , Gangnam sokağı 32". Ve Jungkook bu sefer aceleci davranmak istemedi. Bu gizli şifreyi Hyojin mi bırakmıştı yoksa oyuna bağlı insanlar mı? İçindeki bir his bunun Hyojin'in yaptığını söylüyordu. Belkide onu bulmamızı, ona yardım etmemizi istiyordu. Yardım çağrısıydı belki. Evet evet kesinlikle yardıma ihtiyacı vardı ve Jungkook o adrese gidecekti. Hayatı boyunca pişmanlık içinde yaşamayacaktı. Henüz Hyojin denen herife güvenmesede hisslerine güveniyordu.

Daha fazla düşünmeden taksi çağırıp yola çıktı. Elindeki kol bandını sıkı sıkı tutup dua ediyordu. Belki gerçekten birileri artık herşeyin bir şakadan ibaret olduğunu açıklayacaktı. Tüm kameralar ortaya çıkacaktı. Öyle umuyordu. Ne para.. ne ün hiçbirşey istemiyordu. Kimsenin zarar görmediğini bilmek onun için yeterliydi...

***

"ALLAH KAHRETSİN!!!" Namjoon sinirle sandalyeyi duvara fırlattı..

"Şef sakin ol!" Taehyung yerinden kalkıp Namjoon'a masada duran su bardağını uzattı..

"Hyojin bunu nasıl yapar! Daha doğrusu biz bunu nasıl akıl edemedik. Oyunu bu şekilde tasarlayan biziz! Adam oyundan çıktı!! Artık takip falan edemeyiz! Polise gidebilir!! Tamam polis bizi bulamaz ama güvende değiliz anlıyor musunuz!! Onu oyunda tutacaktık!!" Namjoon hala sakinleşememişti..

Jimin gözlerini yumdu..

"Oyundan sildik oyuncuyu. Arsasını Jungkook devralacak. Nasıl oyundan sildiysek, onu başka türlü de silebiliriz. O Yoongi'nin anladığı işler. Ben karışmıyorum ama işini bitirelim."

Namjoon derin bir nefes aldı.. Hala ne yapacağını düşünüyordu.

"Doğru. Ölü her türlü ölü demek. Oyun veya gerçek. Kendi kendini öldürmüş oldu. Stay or Play. Iki seçenek sunduk. Kal veya oyna. Neden gitmeyi, kaçmayı seçti?? Demek yaptıklarımız ona fazla geldi. Ölümü tatmak mı istedi? O zaman istediğini vereceğiz."

Bir süre sessizlik oluştu. Her zaman ki gibi. Fırtına öncesi sessizlik.
Sessizlik gizemlilik, az olay ve emniyetti..

***

Jungkook evin kapısının açık olduğunu fark edince ürperdiğini hissetti. Önünde bulduğu odun parçası ile eve doğru ilerledi. Sesler falan yoktu ve bu dahada tedirgin olmasını sağlıyordu.

Eve girer girmez küçük bir salon ile karşılaşmıştı. Şirin bir evdi... Biraz havasız kalmış, tozlar alınmamıştı ama güzeldi. Sağ duvarı resimler süslüyordu. Çoğunluk küçük bir oğlan çocuğunun resimleriydi ve bir kadının. Muhtemelen çocuğun annesi. Salonun ortalarına gelince tam ortada beyaz bir mektup ve parçalanmış paralar. Jungkook mektubu eline alıp okumaya başladı.

"Canım birtanecik Annem,

Seni düşünmediğim tek bir gün yok. Zaman nasıl geçiyor. 1 yıldır uzaklardasın.. Seninle gerçekten gurur duyuyorum. Kanseri yeneceğinden emindim. Bak tedavinin son masraflarını ve kaldığım evin kirasını ödemen için para gönderiyorum. Biraz geciktiği için üzgünüm. 'Nereden getiriyorsun bu paraları? Gece gündüz çalışma, sağlına dikkat et, güzel yemekler ye' gibi cümleler kurma Anne. Ben iyiyim. Hem o kadar iyiyim ki bir süre tatile çıkmaya karar verdim. Çook çok uzaklara. Eğer o güzel mektuplarına veya mesajlarına cevap vermezsem endişelenme. Dağlık alanda internetim çekmiyor olabilir. Sen hep sağlıklı ve mutlu ol tamam mı? O güzel saçların yeniden uzamaya başlayacak. Dünyanın en güzel ve güçlü annesi olduğunu unutma.

Seni seviyorum.

- Oğlun Hyojin

Jungkook göz yaşlarına engel olamamıştı. Bu yırtılmış paralar, yerden aldığı mektup.. başka birinin eline geçmesi gerekiyordu. Ihtiyacı olan birine. Ve Jungkook yavaş yavaş anlamaya başlıyordu. HJ94'ün neden ısrarla bir oyun daha oynamak istediğini ve oyunlarda herşeyini ortaya koymasının sebebini şimdi anlıyordu.

Elindeki mektup ile arkasını döndü Jungkook ve diğer odalara bakmaya karar verdi. Banyo ve mutfağa baktıktan sonra koridorun son odasına doğru yaklaştı. Kapıyı açar açmaz çığlık atmıştı. Yerde kanlar içinde yatan bedeni gördüğü an dizlerinin bağı çözülmüştü. Hızla genç adamın yanına gidip suratını avucunun içine aldı ve bedeni sarsmaya başladı.

"H-hyung?.." diye seslendi kendinden yaşça büyük adama

Kol bandında yazıyordu doğum tarihi. Doğru söylemek gerekirse Jungkook karşısındaki adamın kendinden bile genç göründüğünü düşünüyordu. Gerçekten yakışıklıydı. Kırmızı saçları ve beyaz teni. Kana bulanmış beyaz teni.. Soluk ve cansız görünmesine rağmen onu yakışıklı bulmuştu Jungkook. Demek normalde daha yakışıklı olması gerekiyordu..Jungkook gülümseyip göz yaşlarını sildi. Canı yanıyordu.. Neden nefes almıyordu ki bu adam? Neden?? Ve neden huzurlu görünüyordu. Çok mu acı çekmişti? Uzun zamandır uyumuyormuş gibi görünüyordu. Gözünün altındaki morluklar dövülmeden önce de var mıydı?

"Hyojin Hyung?? Hyung yalvarıyorum gözlerini aç Hyung!! Yalvarırım bu adil değil.. U-uyanmalısın..."

Ve daha fazla dayanamayıp hıçkırıklara boğuldu Jungkook.

Vous avez atteint le dernier des chapitres publiés.

⏰ Dernière mise à jour : Sep 15, 2020 ⏰

Ajoutez cette histoire à votre Bibliothèque pour être informé des nouveaux chapitres !

Stay Or PlayOù les histoires vivent. Découvrez maintenant