23 5 21
                                    

Hyojin yaralı koluna dokunup gözlerini yumdu. Kapı girişinde öylece durup boş boş duvara bakıyordu.. Yüzü solmuş, elleri ve bacakları titriyordu... Aniden hissettiği acı ve nefret ile bağırmaya başladı. Kol bandını uzak bir köşeye fırlatıp saçlarını çekiştirmeye başladı... Fakat uzun sürmemişti yoğun duygularını kontrol altına almak. Mecburdu. Bunu yapmak zorundaydı.. Kendine hakim olmak zorundaydı..

Yavaş adımlarla koltuğun arkasına düşen kol bandına doğru yürüdü. Aynı zamanda dudaklarını kemiriyordu... Fakat bugün ağlamayacaktı. Bunu yapmayacaktı.. Son bir oyun oynayacaktı ve sonra o korkunç sesler, oyun bildirimleri, aniden açılan kameralar, tehditler ve kafasında çınlanan o cümleler bitecekti, yaşadıklarını bu evde bırakıp  gidecekti.. çok uzaklara..

Belkide yaşadıkları beyninin ona oynadığı bir oyundu. Belkide akşamları "Hyojin.. Bugün oynamayacak mısın?" diye seslenen o adam sadece hayal ürünüydü. Deliriyordu belki.. kim bilir? Birçok kez dayanamayıp bilgisayarını kırmıştı ama her yeni aldığı bilgisayara yüklüyorlardı bu oyunu. Ne yaparsa yapsın kaçamıyordu. En kötü günleri ise bilgisayarını çöpe atıp 1 hafta boyunca oyuna giriş yapamadığı günlerdi. Saat 4'te, bazen 5'te çalan kapı ve bırakılan kan lekeli mektuplar.

Bu hayattan kurtulamıyordu belki ama direnmek zorundaydı. Bunu hayatında sahip olduğu tek insan için yapmak zorundaydı ve bu zamana kadar iyi direnmişti. Son bir zarfa ihtiyacı vardı. Son parasına! Bundan sonra bu hayattan pek bir beklentisi yoktu. O son parayı yatırdıktan sonra gerisi önemli değildi. Bilgisayarın diğer tarafındaki şeytan ruhlu insanlar Hyojin'in hedefine yaklaştığını fark edince işler değişmişti. Artık lider değildi ve ortaya başka bir yem atılmıştı..

Hyojin yerden aldığı kol bandına bakıp gülümsedi.

"Son bir kez daha takacağım... sonra bitecek."

Elini kırmızı saçlarından geçirip bilgisayarının karşısına geçti... Kalbinin sıkıştığını hissedebiliyordu. Son oyunu bu mu olacaktı..?

Titreyen parmakları ile bilgisayar faresini kavradı ve her zaman yaptığı gibi grup sohbetine baktı..

Jungkook denen herif lider olmuştu. Korkmuş olmalıydı.... Hyojin'de başta adam öldürdüğü için deliye dönmüştü. Karakola gittiğini hatırlıyordu fakat memurlar ona deli gözüyle bakıp güvenlik kameralarında birşey bulamadıklarını söylemişlerdi..

Çok büyük bir ekibin, psikopatların arasına düştüğünü o gün fark etmişti. O günden sonra oyun 360 derece dönmüştü zaten.

Hyojin başta MomoBae ile birlikte aynı takımda oynuyordu. Diğer oyuncular sadece formalite icabı oluşturulan robot oyunculardı. Momo dışarıya çıkmayan, korkak ve ürkek biriydi. Bu sebeple liderlik vasfına uygun görülmemişti. Fakat sonrasında eklenen Jungkook saf ve genç bir çocuktu. Hyojin'den 3 yaş küçük bir genç..
Hyojin çoğu zaman onlara oynamamalarını söylemek istemişti. Lider olmadığın sürece sana dokunmazlar. Stay or play. Oynama ama kal. Kal. Sessiz dur. Yapma. Paraya tapma, fazla isteme.. Isteyeceksende sonuçlarına katlan ama bir lider olarak konuşma hakkı yoktu.

Geri zekalı ikili oyunun ciddiyetini yavaş yavaş anlamaya başladıklarında çoktan birer bağımlı olmuşlardı. Peki oyunun arkasındaki insanların o verdikleri parayı fitil fitil burunlarından getireceklerinden haberleri varmıydı? Büyük ihtimalle yoktu..

Hyojin kuralları çiğneyip gizliden Jungkook'a mesaj bırakmıştı ama geri zekalı herif kulak vermeyip dalga geçmişti. Hyojin yine dayanamayıp onu bu gün o kazadan kurtarmak için yola çıkmıştı fakat bazı şeylerin önüne geçemiyordu. Ne yazık ki...

Yeni mesajları okuduktan sonra en son mesajda duraksadı.

MomoBae: "HJ94.. bunu söylemekten nefret ediyorum ama galiba sana ihtiyacımız var!"

Stay Or PlayWhere stories live. Discover now