IV ♕ Patavatsız

4.7K 371 96
                                    

(Medyada Silena Winchester ve Taylor Swift'den Mean bulunmakta. İyi okumalar.)



Kampın kıpkızıl olup altı metreye kadar alev saçan ve yüzümüze doğru sıcak vurduran ateşi mükemmeldi. Daha önce hiç kampa gelmediğim için hep filmlerde izlediğim şekilde herkes kamp ateşinin çevresine sıralanmış gruplar halinde birbirleri ile konuşuyor, bugünün nasıl geçtiğinden bahsediyor, eğitmenin harika olduğundan konu açıp oradan da derin dedikodulara inerek kendini kaptırıyordu. Bu kadar fazla hastalıklı ergenin bir kamp altında delice bir nedenden ötürü kardeşçe geçinmeleri beni ne zaman olursa olsun şoka uğratan şeydi.

Kendime hep hatırlattığım gibi, buraya alışmam zor olmamıştı.

İlk yarım saat iyi geçti. Leo ile manasız espriler yaptık, Percy ile sohbet ettik ve Annabeth ile benim müthiş hayal dünyam hakkında konuştuk. Sonra başımı çevirip Nico'nun olması gereken Hazel'ın yanındaki boşluğa baktım. Ve onu göremedim.

Percy'nin de bahsettiği gibi gitmiş olmalıydı. Yeraltına gitmiş olabilirdi, babasının yanına gitmiş olabilirdi, gezisine devam ediyor olabilirdi ya da kız arkadaşının yanına gitmiş de olabilirdi.

Bu ihtimalin daha önce hiç aklıma gelmemiş olmasına tamamen şaşmış halde içimdeki göz yumduğum rahatsızlık hissiyle Piper'a döndüm ve onu dinlemeye çalıştım.

Apollon kulübesinden James Movary eşliğinde birkaç kampçı daha onunla Yunanca şarkılar söylüyorlardı. Yanımızdaki toplanan bir grup kız Drew Tanaka adında bir kızın dedikodusunu yapıyor birkaç tanesi de bu zamana kadar kaç kişinin altına girdiğinin listesini tutarak kötü sıfatlar uyduruyordu.

İçimdeki beni deli eden sıkıntı tek bir saniye olsun geçmedi ve bu da bende bulunmayan DEHB hastalığını oluşturuyor gibi dikkatimi dağıtmaya devam etti. Neden şimdi böyle davrandığımı ne kadar sorgularsam sorgulayayım asla anlayamayacaktım. Ettiği lafların istisnasız %95'inde ona sinir olsam bile gitmesine bu kadar üzülmüş olmam saçma geliyordu.

Ayrıca haber vermeden gitmiş olması da gözümden kaçan bir durum değildi.

Biz arkadaş değiliz. Veda etmesi gerekmiyor.

Derince nefes aldım. Gitmişti. Sinir bozucu Nico gitmişti. Olay bundan ibaretti ve ben bunu kendi içimde daha da dallandırıp budaklandırarak kendime işkence etmek istemiyordum.

"Silena! İyi misin?" diye sordu Piper elini gözümün önünde sallarken.

"Evet, dalmışım. Sanırım bu gece annem havasında değil. Nerede uyuyabilirim?"

"Garip. Seni sahiplenmelilerdi." dedi Percy kaşlarını çatarak. Esnedim.

"Her neyse sanırım meşgul. Eğer yer yoksa sorun etmem. Şurada kıvrılıp uyurum ben."

"Saçmalama. Gel seni Hermes kulübesine bırakalım."

Piper beni olduğum yerden kollarımı tutarak kaldırdı. Yarı sürükler şekilde ilerledik.

Bugün hem uçak yolculuğu hem Gölge Yolculuğu hem de Nico di Angelo'yu çekmiştim.

Yeterince yorulduğumu anlamamak deli olduğum anlamına gelirdi.

Tam uyuşuklukla bir adım daha atacaktım ki siyah kaya gibi bir şeye çarptım.

Di Angelo.

"Demek gitmedin Gölge Beyinli." diye mırıldandım.

"Sen sahiplenildin mi?" diye sorarak yine konunun özüne indi.

𝖼𝖺𝖽ı 𝗏𝖾 𝗀ö𝗅𝗀𝖾𝗅𝖾𝗋 𝗍𝖺şı ──  nico di Angelo ♢ pjoWhere stories live. Discover now