"Ne yapıyorsun sen?" Dedim biraz yüksek sesle. Ben ona yardım etmek isterken onun yaptığı da neydi?

"Her şey senin yüzünden." Ağzımı açmış bir şey söyleyecekken devam etti. "Her şeyin sorumlusu sensin. Senin yüzünden ceza aldım. O tokatı senin yüzünden yedim. Eğer o cezayı alırsam beni öldürecek."

Gözlerimi kırpıştırarak baktım yüzüne öylece. Son cümleyi fazla yüksek sesle söylemişti. Ne demekti bu? Alt tarafı bir uyarı cezası alacaktı bu kadar abartmaya gerek var mıydı? Ayrıca benim yüzümden falan değildi.  Beni kışkırtmıştı ve kavga o şekilde başlamıştı. Yani Boraya bakması beni kışkırtıyordu.

"İlayda be-"

Cümlemi tamamlama izin vermeden "kes sesini" diye kükredi. Bir an için ses tellerinin yıprandığını hissettim. Mal işte daha alçak sesle söylese de duyardım.

Beni dinlemeyeceğini anladığım için sustum. Hatta sınıftan çıktım. Çıkarken gözyaşlarının yeniden aktığını da gördüm. İyilik yaramıyordu bazı insanlara. En büyük kanıtı ise az önce ki İlayda olmuştu.

İçim pişmanlıkla doluştu. Tabi hala yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyordum ama yinede biraz fazla mıydı? Eğer babası bir uyarı cezası için bu kadar kızıyorsa ve böyle davranıyorsa cezasını üstlenebilirdim. Evet bunu yapabilirimdim. Hem benim babam öyle bir insan değildi ki. Bana vurmazdı, bana kıyamazdı.

Ahmet amcanın odasının önüne yürüken tenefüs olduğunu bildiren zil çaldı. Adımlarımı hızlandırarak yürümeye devam ettim. Öğretmenler odası da bu katta olduğu için fazla kalabalık olacaktı.

Odanın önüne gelince Bora ve Eceyi yan yana durmuş bir şekilde buldum.

Geldiğimi ilk farkeden Ece olurken göz göze geldiğimiz an onun da benim gibi olduğunu anladım. Belki pişman değildi ama o da İstemezdi İlaydanın böyle bir duruma düşmesini.

Ece'den sonra Bora da beni farkederken sinirli olduğunu çatılı kaşlarından anlamıştım. Bakışlarımı vücudunda gezdirerek herhangi bir yara aradım ama yoktu. İlaydanın babası karşılık vermemişti demek ki. Ya da verememişti.

Onların yanında durarak onlar gibi öylece durdum. Gözler yere dikik, kollar bağlı bir şekilde.

"Arya?" Boranın sesini duyunca ona baktım. "Efendim?"

"Bana kızgın mısın?"

Kaşlarımı çattım. Neden kızgın olacaktım ki sevgilime?

"Neden kızgın olayım ki?" Dedim düşüncelerimi dile dökerek.

"İlaydayı koruduğum için?"

Gülümsedim ve ona biraz daha yaklaşarak tam karşısında durdum. Koridoru kontrol ederek her hangi bir öğretmen olup olmadığına baktım. Olmadığını görünce de parmak uçlarıma yükselerek yanağına minik bir buse kondurdum.

Tekrar geri çekilerek elimi yanağına çıkardım ve hafifçe okşadım.

"Kızmadım. Kızmam da. Sen bugün İlaydayı değil bir kadını kurtardın sevgilim. Sen benim gurur kaynağımsın. Belki böyle bir şey yapmasaydın kızardım sana. Benim de başıma gelebilir ve ya gelmeyebilir kimse bunu bilemez." Elimi yanağından çektim ve İlaydanın babasına attığı yumruktan dolayı kızaran elini öptüm. " Sana bunun için kızarsam Bora ileride benim başıma gelirse de başkaları kızar diye beni kimse kurtarmaz. Asla bu olaya İlaydanın eski sevgilin olduğu tarafı ile bakmadım. Bir kadın gözü ile baktım."

Bora bana öyle güzel bakıyordu ki şu an size anlatamazdım. Öyle yoğun ve öyle sevgi dolu.

Ellerini yüzüme yerleştirerek yüzümü kendine yaklaştırdı ve anlımı öptü.

KOLEJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin