we do it the best

16.6K 1.6K 1.8K
                                    

Hyunjin gözlerin önünden kaybolalı saatler olmuştu, bazı kişiler saat sabaha karşı olduğundan dolayı evlerine dağılmış, bazıları ise yerlerde veya koltukların üzerinde yatıyor pozisyonda uyuyordu. Etraf çok sakindi ve tüm evi sarıp sarmalayan müzik sesinden eser bile kalmamıştı.

Jeongin ise Hyunjin'i arayıp bulamadıktan sonra vazgeçmiş ve kendini bir koltuğun üzerine bırakmıştı geçen gece, şimdi ise uyanmış bir şekilde herkesin neden gittiğini sorguluyordu. Uzandığı koltukta doğruldu ve tutulmuş olan ensesiyle birlikte ağrıyan başını ovaladı. Arkadaşının ailesi gelmeden her yeri çöp olmuş olan evi toplamaları gerekiyordu, bu yüzden Jeongin ayağa kalktı ve mutfak tezgahında tişörtü yere atılmış bir şekilde uyuyan Felix'e yaklaştı, hemen ardından ise sert bir şekilde karşısındaki bedeni dürttü.

"Uyansana geri zekalı."

Jeongin'in yüksek sesle söylediği bu cümle Felix'i uyandırmaya yetmediğinden dolayı sinirlenmiş olan çocuk gri saçlı arkadaşının bedenini tuttu ve yuvarlayarak tezgahtan aşağıya itti, yaptığı bu hareket ile Felix'ten yükselen acı çığlığını duyması bir olmuştu. Tişörtsüz çocuk yüksek sesle küfür ederek sırtını tutmaya çalıştığı sırada ayağa kalktı ve öldürücü bakışlarıyla gülen Jeongin'e baktı.

"Senin ananı sikeyim ben orospu çocuğu." Dedi boğuk sesiyle.

Jeongin kısa süreli bir kahkaha attı ve ardından saate bakmasını söyledi, arkadaşı ailesinin gelmesine az vakit kaldığını görünce tekrardan küfür etti ve elleri ile gözlerini ve başını ovalayıp ayağa kalktı.

"Öbür salakları bulup getirsene, ikimiz yetiştiremeyiz."

Jeongin kafasını salladı ve bütün alt katı kontrol etmeye başladı. Büyük ihtimalle Chan çoktan evine gitmişti, Changbin ise bir yerlerde uyuyordu.

Her yeri gezdi Jeongin, alt katta sadece tuvalette uyuyakalmış Changbin'i bulabilmişti. Onu kaldırdı ve salona gönderip hızlıca üst kata çıktı, sıra Jisung'daydı. Uyuyakalmadan önce Minho ile odaya girerek anlamsızca Hyunjin'in kaçmasını sağladıklarını hatırlıyordu, bu yüzden yatak odasına doğru koştu ve hızla kapıyı açtı. Ancak karşısında yatağın içinde birbirine sarılmış şekilde uyuyor olan bir çift erkek görmeyi beklemiyordu, yavaşça Minho ile Jisung'un yanına yaklaştı ve ikisini de yerinden sarsarak uyandırdı.

Tanıdıkları kişileri salonda toplayan gençler şimdi içleri geçmiş bir şekilde gözlerini dağınık evde gezdiriyorlardı, Felix ise beş kişinin bu işi yapabileceğini düşünüyordu.

Herkese farklı görevler verildikten sonra Felix duvarları silmeye, Minho üst katı toparlamaya, Jisung alt katı toparlamaya, Changbin evde sarhoşluktan kendinden geçmiş kişileri kaldırıp kendi evlerine göndermeye, Jeongin ise herkese biraz biraz yardım etmeye başlamıştı.

Herkes işine başladığı sırada Jeongin baygın baygın duran arkadaşı Jisung'un yüzündeki belirsiz gülümsemeyi fark etmişti, boş içecek bardaklarını yerden toplarken neden böyle mutluca gülümsediğini merak etti.

Dizleri üzerine çöktü ve işiyle ilgileniyor olan arkadaşına yaklaştı, ardından koluyla yavaşça dürttü ve ona yardım ederken konuştu.

"Neler döndürdünüz lan siz odada?"

Jisung duyduğu cümleyle daha çok güldü ve kafasını sağa sola salladı.

"Hiçbir şey."

Arkadaşı Jeongin gözlerini devirip Jisung'un omzuna vurdu ve onun yanından uzaklaşmadan önce son kez konuştu.

"Sizin gireceğiniz odayı sikeyim ben ya, başka oda mı yoktu koskoca evde?"

Jisung arkadaşının neden aniden böyle dediğini anlamamıştı çünkü onca kavgadan sonra Minho ile yaşadıkları şeylerin sadece bir kısmını hatırlayabiliyordu şimdilik, Minho'nun da bu şekilde bildiğine emindi.

Aradan yaklaşık iki saat geçti, uykusuz ve her yeri tutulmuş olan gençler eninde sonunda evi temizlemeyi bitirmişlerdi. Felix koltuğun üzerinde oturan Changbin'in üzerine attı kendini, Jisung ile Jeongin ise üst kattan Minho'yu getirdiğinde diğer koltuğa oturdular. Kimse ne konuşmaları gerektiğini bilmiyordu, Jisung Changbin'e bir soru sormak için ağzını araladığında kafası arkaya yaslanmış olan çocuğun çoktan uyuduğunu gördüğü için susmuştu. Bir sürenin ardından bu uzun sessizliği bozan kişi Minho olmuştu.

"Jeongin, Hyunjin ile tanışıyor musun?" Dedi Jisung'un kendilerine saatlerce anlattığı ama şimdiye kadar yüz yüze hiç görüşmemiş oldukları çocuk.

Jeongin aniden böyle bir soru ile karşılaşmayı beklemiyordu, odaya dalma olayından sonra Minho'nun Hyunjin'i tanıyor olabileceğini düşündü ve soruyu cevapladı.

"Evet, neden sordun ki? Sen tanıyor musun?"

Minho güldü ve konuşmaya devam etti.

"Eskiden yakın bir arkadaşımdı, garip bir çocuk. Mümkünse siz de görüşmeyin, iğrenç."

Jeongin kaşlarını çatmakla yetinmişti, Hyunjin hakkında normal olmayan bir şeyler döndüğünün farkındaydı.

"Peki." Dedi Jeongin, "Ben kalkayım o zaman."

"Nereye?" dedi Jisung.

"Eve gideceğim, annemler merak etmiştir."

"Ben de geleyim, motorla bırakırım seni."

"İyi tamam, gel."

İkili arasında yaşanan kısa diyalogtan sonra gençler birbirine veda etmiş ve Jeongin ile Jisung kendilerini hızlıca evden dışarıya atmışlardı. Jeongin Minho'nun söylediklerinden dolayı daha da işkillenmişti artık. Yol boyunca elini Jisung'un omzuna koydu ve garaja vardıkları zaman motorsiklete binip bitmiş olan partiden uzaklaştılar.

cyber sex : hyunin ✓Where stories live. Discover now