Bölüm 10

451 26 0
                                    


Adeta büyülenmiş gibiydim, ne derse başımı sallıyordum, ama anlamıyordum. Sadece "suyu çok akıtma", aklımda kaldı.

Ne demişti, "senin beni sevdiğin gibi seviyorum" Şaşkın, benim gibi, sen beni sevebilir misin be. Seviyorum mu demek istedi!

"Heey, İpek, duşa girmeyi düşünüyor musun? Yoksa seni, ben mi yıkayayım."

Dünyaya geri döndüm, kolundan tutup dışarı çıkarttım ve kapıyı kapatıp kilitledim.

Duştan çıktığımda gerçekten rahatlamış ve acıkmıştım. Alkın'nın çıkarttığı sesleri takip ederek sıcak bir odaya girdim.

"İpeğim burası evin salonu geç kuzinenin yanına otur. Dün aldığım soğuk sandviçlerle idare edeceğiz. Çay demlendi."

"Şey ,bu nasıl bir şey! Yani nasıl ısınıyoruz?"

Kahkahası görülmeye, duyulmaya değerdi. Uzun zamandır ihtiyacım olan ses bu sesti.

"Odunları buraya koyuyorsun tutuşturunca biraz da kömür, bak bunlar kömür şehir kızı.

Yan tarafı fırın. Annem burada ekmek börek ve kurabiye yapardı. Yaz da olsa buralar serin olur sabah ve akşam iki odun atıp biraz ısıtmak gerekir. "

Salon dediği yer kocamandı. Üç tane açılınca iki kişinin rahatlıkla yatacağı çek yat vardı. Çekyatların üzerindeki gözlerin içine, küçük objeler konmuştu.

Ev çok temizdi. Uzun süre kapalı kalmış gibi değildi.

"Ev temiz burada en son ne zaman kaldınız?"

"En son sanırım, on beş yıl falan önce! Gelmeye karar verdiğimde, köyde akrabalarımız var. İrtibatı kopartmadım onlarla, telefonla rica etmiştim, temizlemişler sağ olsunlar. Haydi çayın soğuyacak."

Kahvaltı bittiğinde, sofrayı kaldırmasına yardım etmek istedim, ama kabul etmedi.

"Mutfak soğuktur. Banyo yaptın saçların ıslak üşürsün. Saçların kurusun, kasabaya gidip erzak ve senin ilaçlarını alalım. Ben şunları yıkayayım."

Salondan çıktı. Salona açılan iki kapı daha vardı, açtım tertemiz kokuyordu. Bir sandık ve üzerinde yorgan zannettiğim şeyler yığılmış ve temiz bir örtüyle kapatılmıştı.

 Karşılıklı iki divan vardı.

Öteki kapı da, diğeri gibi bir odaya açılıyor. Orada da, yatacak divan ve sandık üzerindeki eşyaların üzeri örtülmüştü. İki odanın pencereleri de kocamandı. 

Odalar aydınlıktı ve güneş içlerindeydi.

"Beğendin mi?"

Dalmışım, sıçradım.

"Pardon korkuttum. İpeğim, gel saçlarını tarayayım, lütfen. Eskiden havuzdan çıkınca fırçanı kapar gelirdin."

"Evet, ablamda gelip saçımı çekerdi, sende onu azarlardın."

Rüyada gibiydim ve uyanana kadar rüyamı yaşamak istiyordum. Önüne oturdum, okşayarak saçlarımı taradı. Ördü.

"Sana giyecek bir şeyler bakalım. Az evvel girdiğim odaya girip sandığın üzerindekileri divana koydu sandığı açtı.

İçinden çıkarttığı hırkayı kokladı. Annemindi, giyer misin?"  başımı salladım.

Annesini iki kez görmüştüm. Güzel ve düzgün bir kadındı hatırladığım kadarıyla. İlki Alkın'ın bize geldiği gündü galiba!

CADININ AŞKI ( Tamamlandı) (Yetişkin içerik)Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα