Bölüm 5: Türkiye

Start from the beginning
                                    

       Fraude parşömeni yere bırakıp doğruldu ve sağ elini parşömenin üzerinde tuttu. Söylediği birkaç cümleden sonra parşömendeki yazılar parıldayarak turuncu ışıklar saçan siyah bir sis görüntüsü oluşturdu. İki tanrıça kapıdan geçince sisler ve ışık anında kayboldu. Fraude tepeye adım atar atmaz çok yoğun bir enerji hissetmişti. Bia ise tepenin uç kısmından gök yüzüne bağlanan bir enerji akışını gözlerini kısarak inceledi. Fraude enerji akışına doğru birkaç adım atınca, Bia ani bir hareketle kolunu tutup onu durdurdu. Kılıcını çıkartıp Fraude'nin önüne geçti ve temkinli bir şekilde ilerledi. Kılıcının ucuyla enerji formunu yokladı; saydam, sarı renkli bir enerji olmasına rağmen elle tutulur bir görüntüsü vardı. Kılıcının ucunda bir değişiklik olmadığını anlayınca kınına geri koydu ve elini enerjinin içinde gezdirmeye başladı. Enerji o kadar yoğundu ki, parmaklarının arasından akım yaratarak gök yüzüne ilerliyordu. 

        Bia enerjinin ne olduğunu anlamaya çalışırken, Fraude alanı incelemeye devam etti, gördüklerini ve kayda değer olan tuhaflıkları, elinde tuttuğu küçük, deri kapaklı, saman kağıdından yapılmış deftere ayrıntılı olarak yazdı. Bir süre sonra gözü belirli bir noktada bulunan uzun otların şekil bozukluğuna takıldı. Bu bölgede olan bozukluk kurnaz tanrıçanın dikkatini anında çekti. Enerjinin hemen gerisinde bulunan bölgeye ilerledikçe değişiklik daha da çok fark ediliyordu. El yordamıyla ot olmayan bölgeyi yoklayınca toprağa benzemeyen bir maddenin varlığını fark etti. Hala enerji ile vakit geçiren Bia'ya dönüp alanı işaret etti. ''Kılıcını çıkartıp şu otları kes.'' dedi ciddiyetle. 

          Bia, emir cümlesi ve ses tonundan memnuniyetsiz olsa da Fraude'nin yanına geldi ve bir kısım otu kesti. Sadece saplarından birkaç santim kalan otlar aralanınca, yanmış tuhaf bir zeminin varlığını fark etti Fraude. Elbisesinin etek kısmını kaldırıp bacağına yerleştirdiği küçük, keskin hançeri aceleyle çıkarttı ve kalan otları da Bia ile beraber budadılar. Ortaya çıkan görüntü düz bir pentagram oldu. Pentagramı oluşturan çizgiler hisli bir yapıya sahip olsa da kesinlikle sertleşmiş toprak değildi. 

           Bia anlam arayan gözlerle Fraude'ye baktı. "Daha önce hiçbir diyarda görmedim bu maddeyi."  Bakışları tekrar pentagrama kaydı. "Burası söylentilerdeki tepe değil mi?" 

           Fraude, başını evet anlamında salladı. "Söylenti olmadığının kanıtı da bu pentagram."  Başını kaldırıp Bia'nın gözlerinin içine, hevesle parıldayan gözleriyle baktı ve heyecanla "Dünyanın yaratıldığı yerdeyiz." dedi

          Bia'nın yüzüne oturan gülümseme bu sefer ellerinin boş olmadığı anlamına geliyordu. "O zaman, reenkarne döngüsündeki ruh da doğru oluyor, değil mi?" 

          Fraude yine başını salladı ve not defterini açtı. Bia, pentagramın ortasındaki beşken kısma bakınca gözüne takılan ilk şey ufak bir çukur oldu. Çukurun yanına ilerleyip ortasında ki yarığı gördü. Yere çömelip parmaklarını çukurun içinde gezdirdi ve yarığı inceledi. Çukur dikdörtgen bir biçime sahipti ve şeklin etrafından kalın ağaç köklerini andıran kabarıklıklar pentagrama yayılıyordu. Fraude'de Bia'nın yanına gelince kaleminin tepesini alt dudağının çukuruna dayadı. Bia yarığa odaklanmışken, Fraude çukura odaklanmıştı. Kendinden emin olamasa da Bia'nın yanına diz çöktü ve eliyle çukuru nazikçe okşadı. 

        "Sanki bir... kitap gibi." dedi Fraude. Elini Bia'nın elinin yanına getirip yarığın etrafında ki parçalanmış ve deforme olmuş tuhaf maddenin üzerinde gezdirdi. 

        Bia ise Fraude'nin aksine kendinden emin bir şekilde yarığa bakarak konuştu. "Bir tür küçük, kesici alet yüzünden olmuş." Fraude'nin elindeki hançeri alıp yarığın içine bırakınca kabza kısmına kadar tok bir sürtünme sesi çıkartarak ilerledi hançer. Gövde bakımından Fraude'nin hançerinden geniş olsa da, bu yarık kesinlikle bir kılıç batması sonucu oluşan bir şey değildi. 

KIZIL TAHTLAR 1: Salgın (GxG)Where stories live. Discover now