KIZIL TAHTLAR 1: Salgın (GxG)

Bölüm 5: Türkiye

 İki tanrıça aradan geçen uzun yıllarda doğruluk payı taşıyan kehanetleri toparlayıp her duyumu değerlendirmiş, kıyameti başlatmanın bir başka yolunu daha bulmuşlardı. Fraude  büyü alanında kendini geliştirip işlerine yarayacak birçok büyü keşfetmişti. İki tanrıça saklandıkları mağaradan Fraude'nin büyüsü sayesinde çıkıp insanların arasında yaşamaya uyum sağlamışlardı. Bedenlerini büyü ile küçültüp uyuyan gibi görünmeyi başarmışlardı. Geçen zaman içinde Olympos'ta dengeler iyice bozulmuş ve diğer diyarlarda da olduğu gibi boyutlar arası geçişler, perdeler arasında bulunan ve denetlenen kapılar kullanılmaya başlanmıştı. Zeus'un bir katı kuralı da perdeler arası geçişti. Maalesef bu kuralı yine kendi verdiği emirle gevşetmek zorunda kalmıştı. Bia ve Fraude ise bunu Zeus'un emrinden çok daha önce başarmış, boyutlarda örgütlenen yandaşlarının bir kısmını Uyuyan Dünyası'na yerleşmelerini sağlamıştı. Aldıkları son duyum ise yaratılış günü ile ilgili bir duyumdu. 

          İskandinav coğrafyasında diyarlar arası işler yapan bir tüccar, Fraude'nin bağlantılarından birisine, reenkarne döngüsüne giren bir ruhtan bahsetmişti; bu ruh, kaderinde olmayan bir ölümle karşılaşırsa kıyamet başlayacaktı. Fakat tüccar bunun doğruluk payı olduğuna kendisin de inanmadığını, bunun sadece bir söylenti olduğunu da özellikle belirtmişti. İki tanrıça, her ihtimali değerlendirip -bazı ipuçlarının sonunda boşa emek vermiş olsalar bile- işlerini şansa bırakmak istemiyorlardı. Yaptıkları uzun araştırmalar onları "Tara Tepesi" olarak bilinen ve İrlanda'da bulunan bir bölgeye yönlendirdi. Bu söylentiyle ilgili olabilecek bütün efsaneleri karşılaştırıp ulaşmışlardı bu tepeye. Vakit kaybetmeden bölgeyi incelemek için hazırlıklara başladılar. 

Fraude tepenin tam konumunu saptadığında takvim yılı 2016'yı gösteriyordu. Eline aldığı büyülü not defterinin arasından geçit kapısı için kullanacakları parşömeni çıkarttı. Bia'da kılıcını kınına yerleştirince, Fraude üzerlerinde olan boyut büyüsünü kaldırıp uyuyanların göremeyeceği bir perdeyle etraflarını sardı. Aradan geçen yıllarda bozuk soydan olan ve hiçbir özelliği olamayan dayanıksız, kırılgan insanlara Uyuyan demeye devam etmişlerdi. Bütün diyarlarda -uyuyanlar hariç-  "insan" kelimesi yerine "uyuyan" kelimesi kullanılıyordu, tanrıça ve tanrılar arasında.