二十

6.5K 536 377
                                    



***

bir şişe sek votkanın yaptıramayacağı şey yoktur.

jimin, omelas'a gelmişti.

yolda yürüdüğüne şükreder vaziyette, kafası bir dünya gölgeyle savaşırken; barın kapısından içeri girdi.

etrafta deli gibi eğlenen insanlar, kafa siken müzik... her zamanki omelas değildi. parti denen zımbırtı sadece kafa sikmek için yapılıyordu sanki. jimin yüzünü buruşturdu. gözleri birkaç yeşil, mor ve mavi ışıkla aydınlanan karanlık ortamda gezindi.

gözleri onu görmek istiyordu.
o'nu, yanında woon olmadan görmek istiyordu.

lâkin gözleri aksi gibi woon'un çocuğun boynunu sömürüşüne şahit olmuştu. jimin ağzına gelen midesi ile dudaklarını eliyle kapatma ihtiyacı hissederken oraya doğru ilerledi. bilinçsizdi.

woon'u yumruklamak istiyordu içten içe ama jimin oraya varana dek jungkook woon'u omzundan itmişti.

woon'un yüzünde tatminsiz bir ifade vardı. jimin içten içe buna seviniyordu. yakın arkadaş mı? artık hiçbir şey öyle değildi.

"gelmişsin dostum." dedi kitty çetesinin diğer bir mensubu. zar zor gülümsedi jimin, çocuğun omzunu patpatlarken. "geldim joong."

"oyuna başlayacaktık biz de... jungkook birkaç arkadaşını getirdi. bizimkilerle beraber baya kişi olduk."

başını salladı jimin. oyuna zerre katılası yoktu ama katılmazsa garip karşılanırdı bu sebepten elbette oynayacaktı. gözleri jungkook'a bakıyordu, hongjoong ile konuşsa dahi. gözlerini çekemedi ondan. jungkook'un gözleri onunla bir defa buluştu. ardından çocuğun durgun yüzü bir daha jimin'e dönmemişti.

-

"evet beyler. bu masada toplanmamızın sebebi... çok da mühim değil. 'ben hiç...' oynayacağız." hongjoong ellerini birbirine sürtüp oyunu anlatırken sarhoş kafayla anlayan anlamıştı. jimin daha önce çoğu kez oynamıştı oyunu. bu yüzden sıkıntı yoktu.

"örneğin 'ben hiç kıçımı siktirmedim.' diyeceğim. ve siktirenler bir shot atmak zorunda kalacak." kahkahalar havada uçuşurken kendisi de gülmüştü verdiği örneğe.

"ben bayıldım oyuna." dedi namjoon. joong ona doğru göz kırpınca seokjin sigarasına iyice abanmış sinirle çenesini kasmıştı.

"öyleyse başlıyorum. saat yönünde ilerleyelim. ben hiç sarhoşken sokağa işemedim."

neredeyse masanın hepsi işemişti. bu yüzden bardakların dibi görüldü. jimin boğazından geçen sıvıya aldırış etmedi. gelirken bitirdiği votka yeterince acıydı.

sorular devam etti. yersiz bir sürü soru. ardı ardına gitti. ve sonra sıra jungkook'a geldi.

jungkook, jimin'in gözlerine bakarak soruyu sordu. masadakiler dinliyordu.

"ben hiç, bir erkeği öpmek istemedim."

masada eşcinsellikle alakası olmayanlar geriye çekilirken birkaç kız shot atmış, onları namjoon ve seokjin de ardından takip etmişti. woon da aynı şekilde içerken, jimin'in eli titriyordu.

jimin'in elindeki tekila dolu küçük bardak titriyordu. jimin, jungkook'a bakıyordu. jungkook da jimin'e. ikisi de içmemişti henüz.

find me 愛 kookminWhere stories live. Discover now