3.Bölüm...

9.6K 724 123
                                    


"Zaten bende talih yok,

Seni benden alırlar"

Dudaklarının arasında mırıldandığı sözler kalabalık mekanın gürültüsünün arasında kaybolup gidiyordu, tıpkı bedeni gibi... Bunca kalabalığın arasında boğucu bir yalnızlık tüm bedenini görünmez bir halkanın içine alıyordu sanki.

Elinde tuttuğu bardağa dalgın gözlerle baktı. Türkünün sözlerinden kalan buruk tat dudaklarının arasında yer edinmeye devam ederken bardağı dudaklarına götürdü ve acımtırak, yakıcı, beyaz sıvıyı yudumladı. Zihninde üst üste yığılmış düşüncelerin arasında can çekişmeye devam ederken yüzünde ki soğuk tavır onu dışardan fazlasıyla sakin gösteriyordu.

Yudumladığı rakısının ardından dudaklarında ufak bir tebessüm oluştu. Soğuk, boş bir tebessüm...Aklı peşinde olduğuna emin olduğu Komisere gitti. "Fazla cesur" diye mırıldanmadan edemedi.

Mekanda çalan türkü değişirken Cihad kafasını kaldırıp etrafa baktı. Bakışları hemen yan masasında oturan adamlarını görünce kaşlarını çatıp önüne geri döndü ve bu sefer gözleri karşısında oturan adamda takılı kaldı. Onun sakallarla çevrilmiş yüzüne ve yüzünde ki yara izine baktı, uzun bir süre. Nasıl olmuştu bu yara izi? Nasıl yer edinmişti acaba yüzünde? Hangi kavga da almıştı? Sorular zihnine yığılmaya devam ederken sessizliğini koruyup, karşısında ki yüzü izlemeye devam etti, sanki bakınca o yüzde ki, o yara izinde ki sırrı çözebileçekmiş gibi.

"Hayırdır Tahsilli, ne bakıyorsun yüzüme? "

Tahsilli... bu hitap onu gülümsetti. Parmakları masanın üzerinde ritim tutarken, "Öyle bakıyorum." Dedi.

"Senin aklından geçenleri çözmek imkansız. Hani böyle dikkatli dikkatli bakıyorsun ya insanın yüzüne.."

"Ee?"

"İçimi okuyon lan sanki?" Bir kez daha güldü Cihad. O kadar dikkatli baktığının farkında değildi halbuki.

"Yara izi..nasıl oldu?" diye sordu, uzun bir sessizliğin ardından.

"Bilmem, hatırlamıyorum. Olmuştur bir kavgada"

"Yormuyor mu bu hayat seni?"

"Bu hayat? Başka bir hayat bilmem ki ben. Hem alışkanlıklar yormaz insanı Tahsilli. Başladın yine abuk sabuk sorularına."

Cihad karşısında çocukluktan beri tanıdığı adama bakarken elinde ki bardaktan büyük bir yudum daha aldı. Uzun bir sessizlik daha girdi aralarına ve bakışlarını ondan çevirip sazı çalan adama döndü. Bir başka türküye daha geçiş yapmıştı şimdi. Cihad diğerinin ne zaman bittiğini anlamamıştı bile. Bakışları adamın sazın üzerinde parmaklarında takılı kaldı bir süre ardından tekrar karşısında ki adama, dostuna döndü.

"Çırpındıkça batıyorum galiba"

Cengiz, elinde ki oltu taşı tesbihini masanın üzerine bırakıp sakallarını ovuşturdu. Ve Cihad'a bakarken kendinden emin bir ifadeyle konuştu.

"Ben sana demiştim. Bir bataklığa giriyorsun ve burası senin gibi tahsillilere göre değil demiştim."

"Neden mafyanın okumuşu olmuyor mu?" derken gülüyordu. Soğuk bir gülüştü ama bu..

"He oluyormuş, senden gördük."

"Demek mafya olduğumu kabullendin."

"Namın aldı yürüyor."

"Tabi, babamdan kalan nam."

"Hadi lan oradan. Sen Cemal abi gibi değilsin."

"Öyle mi dersin? Aynaya baktığım da sanki ona bakıyor gibiyim."

CİHAD - Ara Verildi -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin