17. Bölüm...

6.8K 603 57
                                    

Gecenin karanlığı bir örtü gibiydi. Görmeyen, görmek istemeyen gözlerin önüne bir sis perdesi gibi iniyor ve tüm kötülükleri saklıyordu. O sisin ardında olanlar ancak gecenin karanlığında yaşayanlara mahsustu. Zeynep de artık gecenin ardını görenlerdendi. Bilmediği diyarlara adım atmış olmanın ürkekliğini taşıyor yüreğinde ama bakışlarını karanlık gökyüzünden ayırmıyordu. En ufacık bir tıkırtıda çevreyi tarayan bakışları tekrar gökyüzüne dönüyordu. Oysa gökyüzü bile bomboştu bu gece ne ayı görebiliyordu, ne de tek bir yıldız. Sanki her şey, herkes bırakıp gitmişti Zeynep'i.

Kollarını birbirine dolayıp, bir soluk alırken, Cihad'ın sadece biraz uzakta onu izlediğini bilse de derin bir yalnızlık hissetti içinde. Ve bir korku, ne yaptığını? Ne yapacağını bilememenin korkusu. Çocukluğu geldi aklına. Oysa böyle bir anda, böyle bir zamanda en olmayacak zamanda. Çocukken karanlıktan korktuğu o günleri hatırladı.

Ona karanlık hep ürkütücü gelirdi, içerisinde bir şeyler gizlediğini düşünürdü. Ya da karanlıkta onu daima izleyen gözler olduğunu. Ama sonra yavaş yavaş aşmıştı bunu, polis olmaya karar verdiğinde, saçma korkularını da bir kenara bırakması gerektiğini düşünmüştü. Korkularını, utangaçlığını... Sert bir insan olmak istemişti, otoriter. 

Duraksadı, aklından geçen fikirlerin saçmalığına güldü. Şimdi neden bunları düşünüyordu ki? 

"Zeynep Komiser" duyduğu sert ses ile önce irkildi, ardından kendisini toparlayıp arkasını döndü ve ona doğru gelen adama baktı. Bakışları kısa bir an arkasına kaydı. Birileriyle gelmiş olabileceğinden şüpheleniyordu. Adam da bu şüphesini anlamış olmalı ki, "Yalnız geldim" dedi.

Zeynep, onun sözlerine güvenmesede bir şey demedi ve bir kaç adım atıp ona yaklaştı.

"Evet, ne konuşmak istiyorsun?"

"Başıma açtığın bu beladan beni kurtarmanı."

"Hah, ben mi? Ben hiçbir şey yapmadım."

"Sen kimi kandırıyorsun? Bu işlerin arkasında senin olduğunu biliyorum, senin arkanda da Erdal Altun'un."

"Kendin kaşındın, kabul et. Yanlış sulara girdin Komiser"

"Başıma sardığın bu belayı temizleyeceksin!"

"Hadi ama Cihad denen o herifle görüşmüyor musun sanki? Sahi seni o saklıyor değil mi? Nerede? Şuan burada mı?"

"Saçmalama" diye çıkıştı. Öfkesine hakim olmak için bir kaç derin soluk aldı.  "Bak, eğer beni temize çıkartmazsan, senide kendimle dibe sürüklerim."

"Hiçbir halt yapamazsın!"

"Elimde belgeler var."

"Umrumda bile değil" Zeynep ona bakarken kısa bir an duraksadı.

"Öyleyse neden geldin?" şüpheli bakışları kısa bir an çevrede gezinirken eli belindeki silaha gitti.

Sorusunun ardından bir anda ona silah çeken adamla birlikte saniyeler içinde kendi silahını çekmişti. Şimdi ikisi de birbirine silah doğrultmuş dururken Zeynep, kulağında ki kulaklıktan Cihad'ın sesini duydu.

"Lanet olsun! Zeynep çık hemen oradan, polisler geliyor" ardından yaklaşan siren sesleri duyuldu. Zeynep öfkeyle gülümseyip karşısında ki adama baktı.

"Bunu yapacağını biliyordum." Diye mırıldandı.

"Teslim ol, iş uzamasın."

"Üzerime attığın çamuru öylece kabul etmemimi bekliyorsun."

CİHAD - Ara Verildi -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin