1-VAHŞET

54.6K 3.4K 2.1K
                                    

24 yıl önce~

"Silahlı adamlar geliyor!"

Korkmuş kadın, iki çocuğunu da alıp divanın altına sakladı. Kocası kapının önünde durmuş endişe ile izliyordu, pencerenin arkasından köy meydanını.

Ela gözlü çocuk, küçük kardeşine sarıldı. Kardeşi onun beline sarılırken o divanın en köşesinden evin ortasına bakıyordu.

"Hasan, kim bunlar." diye fısıldadı kadın pencerenin önüne çökmüş bir şekilde. Eşarbını kafasına iyice örtmüştü, şalvarını tutup bir geniş kısmını elleriyle daralttı.

"Bilmiyorum cano, bilmiyorum." dedi tetikte bekleyen sakallı ve bıyıklı adam.

"Abi korkuyorum." dedi küçük oğlan titrek bir şekilde. Ela gözlü çocuk ona baktı ve alnından öptü.

"Korkma burdayım." diye fısıldadı.

"Yılmaz, Yavuz! Sakın çıkmayın ordan oğlum." diye seslendi babası.

"Tamam baba!"

Dışardan birkaç çığlık gelince, kadın kocasına sarıldı. İkisi de kapının önünden çıkmış biraz salonun ortasına doğru geri geri gitmişlerdi. Kadın korkak nefesler alırken odanın içinde yankılanıyordu. Birkaç dakika sonra kapı büyük bir gürültü ile açıldı. Ela gözlü oğlan korku dolu gözleri ile kapıyı açan, üzerinde üniforma olan adama baktı.

"Ne olur yapmayın!" dedi babası, orta yaşlarda olan adam yüzüne baktı ve tüfeğini kaldırıp ateş etti. Kurşun adamın kafasına gelirken, kanlar içinde yere yığıldı. Kadın çığlık atarak kocasına bakarken, birden onun da çığlığı kesildi. Sırtına yediği iki kurşun ile. Ela gözlü çocuk ağzını kapatıp dolan gözleri ile dehşet içinde saniyeler içinde oluşan o manzaraya baktı.

"Anne!" diye bağıran küçük çocuk abisinin kolları arasından çıkıp ağlayarak onlara koştu. Ela gözlü oğlan onu tutmak istese de engelleyemedi. Silahlı adam çocuğu görünce afalladı ama daha sonra silahını ona doğrulttu. Ela gözlü çocuk gözlerini kapatmıştı. İki el silah sesi daha duyuldu.

Çocuk dişlerini sıkıp titrerken, gözyaşları kendiliğinden akıyordu. Hızlı hızlı nefes alışverişi çığlıkların içinde duyulmuyordu.

"Komutan! Gidelim." dedi arkadan bir ses.

Ela gözlü çocuk gözlerini açtı ve içeriye son kez bir bakış atan adama baktı. Adam az önce üç kişiyi katletmemiş gibi rahat bir şekilde arkasını döndü ve ilerledi.

Ela gözler, kan çanağına dönmüşken. Önünde ki manzaraya baktı, şimdi ağlamıyordu. Ela gözlerini manzaraya dikip uzun süre kanlar içinde ki anne, baba ve kardeşine baktı.

Gördüğü vahşet, içinde ki vahşiyi ortaya çıkarmıştı.

-Şimdi-

"Ağam, telsiz getirdik!" dediğinde mağaranın içinde silahı ile oturan adam bakışlarını içeri giren adama çevirdi.

"Kurdunuz mu bağı?" diye sorduğunda adam kafasını salladı. Elini kaldırdığında adam telsizi getirip eline koydu.

Yusuf elleri bağlı bir şekilde rahatsız bir şekilde otururken, karşısında ki korkutucu eşkiyaya bakıyordu. Adam uzun uzun onun yüzüne bakıyordu, nefretle.

Adam telsizi aldığında, bir düğmeyle oynadı. Ardından bir cızırtı sesi geldi, dışarda ki rüzgarın sesiyle birleşince korkutucu derece rahatsızlık veren bir sesti. Cızırtı kesilince, adam telsizi ağzına yaklaştırdı.

"Komutan.." dediğinde Yusuf afallayarak yüzüne baktı. Babasının lakabını bilip, onun telsiz kodunu nasıl biliyordu bu adam?

"Sen?" diye bir ses geldi birkaç hışırtıdan sonra, ses farklı çıksa da babasının sesini almıştı Yusuf öğretmen.

"Evet ben..." dedi adam büyük bir kibirle. "Kabusun." dedi ve bir hışırtıdan sonra sessizlik oldu.

"Oğlunu yerde ararken, gökte buldum. Kendi elleri ile ölüme geldi, tabi bu sana bağlı Komutan." dedi gözlerini karşısında ki gence dikip. Ağzı bağlı olan genç ona sert gözlerle bakıyordu. 

Yine bir sessizlik oldu, ardından bir hışırtı geldi.

"Ne istiyorsun?" diye sordu babası, adam güldü. Ama bu samimi bir gülümseme değildi.

"İntikam." dediğinde yeniden gözleri birleşti. Telsizi ağzından ağır ağır çekti. Anten gibi olan kısmı kapattı. Yusuf adamın gözlerinin içine baktı.

Ela gözlerde, bir vahşet saklıydı.

EŞKIYA Where stories live. Discover now