Bölüm 7

313 18 1
                                    

Jacob'dan

Renesmee'nin büyük günü gelmişti. Tüm zamanımı onunla geçirsem de, bu kadar çabuk geçtiğini fark etmemiştim. Mezuniyetinden dolayı mutlu olduğu için onu daha da mutlu edebilmek adına ufak bir hediye almıştım. Hazırlandığında, hediyesini verecektim, ondan sonra da çıkacaktık. Benim güzel Nessie'm...Nasıl da alımlı, güzeldi...Görmediğim her an özlüyordum onu. Görmediğim her an, bir yanım eksikmiş gibi hissediyordum. Sesiyle huzur doluyor, gülüşüyle mutlu oluyordum. Onu ilk gördüğüm andaki hislerimle şuankilerin arasında hiç fark yoktu.

"Jacob!" diye bağırdı Renesmee. İşte o nefis ses, güzelim gözler...Yanına gittim. Gerçekten mükemmeldi.

"Nasıl olmuşum?" diye sordu.

"Harikasın birtanem, her zamanki gibi." ve devam ettim:

"Unutmadan, sana minicik bir hediyem var," dedim. Takımımın cebinden ona aldığım yüzüğü çıkardım ve diz çöktüm.

"Renesmee Carlie Cullen, bugün hayatının bir dönüm noktası. Ama sen benim tüm hayatımın dönüm noktasısın. Sen hayatıma girdiğinden beri bana baktığın her an, beni öptüğün, sarıldığın her an beni dünyanın en mutlu adamı yaptın. Sana layık mıdır bilmiyorum ama...Benimle evlenir misin?"

Şaşırmıştı. Beklemediğini biliyordum. Yüzüğü parmağına geçirdi ve bana sarıldı. Hiçbir şey söylememişti. Elini yavaşça yanağıma koydu. Beni ilk gördüğü günden, şu zamana dek yaşadığımız her şeyi bana tekrar gösterdi.

"Bu bir evet oluyor o zaman?" dedim gülümseyip. Başını salladı.

"Çıkalım mı, geç kalmayalım." dedi. Mutlu olduğunu biliyordum ama her zaman olduğu gibi sakindi. Tamam deyip elini tuttum ve evden çıktık. Esme ve Carlisle hariç diğer herkes gelecekti. Esme ve Carlisle mezuniyet töreninden sonra bizimle buluşacaktı. Malum, büyükanne ve büyükbaba görünümünde olmak için fazla gençlerdi.

"Jake?" dedi Renesmee bana. Arabayı kullanmama rağmen dalmıştım. Yarın sabah erkenden uçağımız vardı, Ness eğlenirken benim planlama yapmam gerekiyordu.

"Efendim, güzelim." dedim.

"Seni ve ailemi gururlandırabiliyor muyum?" diye sordu.

"Hem de o kadar çok gururlandırıyorsun ki. Kafanı kaldırmadan çalıştığın günlere, sınavlarından sonra çok açım diye kucağıma zıplayışlarına, şu dört yılda her an daha da güzelleşmene...Hepsine şahit oldum. Sen bundan daha fazla gururlandıramazdın beni. Eminim Edward ve Bella da aynı şeyleri düşünüyordur."

"Buna sevindim." dedi ve yanağımı öptü. Okuluna geldiğimizde arabayı park ettim ve etrafa bakındım. Sümsük Jordan'ı görmek eminim Edward'ı da en az benim kadar sinir ederdi. Umursamayıp Renesmee'nin elini tuttum ve birlikte içeri girdik. Ben Edward ve diğerlerine bakınırken o birkaç arkadaşıyla konuştu. Sevecenliği...Tatlılığı...Her şeyi onu daha da çok sevmem için var gibiydi.

Reneesme'den

Hayatımın en heyecanlı günlerinden bir tanesini yaşıyor olabilirdim. Önce Jake'in sürprizi, sonra ailemin benimle gururlanacağı bir şeyin yaşanıyor olması...Gerçekten mutluydum. Üstelik yarın Alice ve Jasper'ın hediyesi olan o mükemmel tatile gidecektik. Okulun bahçesinde ben arkadaşlarımla konuşurken, Jacob kenarda annemleri bekliyordu. Tüm mükemmellikleriyle içeri girdiklerinde, böyle ebeveynlere sahip olduğum için de ayrı bir mutluluk yaşadım. Okuldan içeriye, yerlerimize geçmemiz için uyarı yapıldığında; Jacob'un yanına gidip elini tuttum ve babamla onun ortasına oturdum. Jasper ve Emmet yan yanaydı. Annem, Alice ve Rosalie de yan yana oturmuştu. Gözlerim etrafta Claire'i arıyordu. İsmim söylendiğinde, diplomamı alıp tekrar ailemin yanına geçtim ancak Claire'i hala görememenin stresi içerisindeydim. Eğer Jordan'ı görseydim, Jacob'un sinirlenmesi pahasına ona Claire'i sorardım. Ama o da yoktu. Babam dalgınlığımı fark etmiş olmalı ki, kafamda sesini duydum.

"İyi misin? Canını sıkan bir şey mi var?" dedi. Yok anlamında başımı salladım ama annem de aramızdaki konuşmayı fark etmiş gibi gözlerini ikimize çevirmişti. Şuan için Claire'i düşünmeyi bıraksam da sonrasında düşünmem gerekecekmiş gibi hissediyordum. Alice'e, Rosalie'ye ve Emmet ile Jasper'a geldikleri için teşekkür ettim, hepsi benimle gurur duyduklarını söyledi. Okuldan çıktık, elimi cep telefonuma atıp Claire'e "Neredesin?" yazdım. Pek konuşma havamda değildim ama annem elimi tutup yüzüğüme baktı ve:

"Güzel," dedi pek de memnun olmayarak. Kafamda tekrar babamın sesini duydum:

"Jacob'un sana evlenme teklifi edeceğini biliyorduk." dedi. Çok yüksek ihtimalle Alice görmüştü. O yüzden elbette bileceklerdi. Bugünün kalan kısmını, bizim evde geçirecektik. Eve vardığımızda, Carlisle ve Esme bizi bekliyordu. Carlisle beni kolları arasına alıp:

"Seninle gurur duyuyoruz, güzelim." dedi. Esme de tüm sıcaklığıyla sarmaladı. Mutlu olmuştum. Kafamda yine ve yine babamın sesini duydum:

"Arkadaşını merak ediyorsun, değil mi?" dedi. Evet, dedim.

"Bir şey olmadığından eminim." dedi.

Onlar Jacob'la kalırken, ben açlık hissimi bastırıp annemlerle yukarı çıktım. Farklı farklı konulardan konuşurken Alice, bavulumu çıkartıp içine kıyafet koymaya başladı. Özellikle en dişi görünen, en seksilerini seçmişti. Rosalie göz devirdi. Gülümsedim. Babam gibi ben de onun bu hallerini komik buluyordum. Alice, bir anda elindeki geceliğimi bıraktı, Jasper da anlamış gibi alt kattan yanına koştu. Bir şey görmüştü.

"Arkadaşınla ilgili, Renesmee. O dönüşecek." dedi. Şaşkın gözlerle ona baktım. Jasper'ın arkasından diğerleri de çıkmıştı. Esme bana baktı. Claire'i benim dönüştürmeyeceğim kesindi. Yapamıyordum, yapamazdım. Jordan yapacaktı. Ama ne zaman? Bu olay, ortama sis gibi çöktü. Anneme iyice yanaşıp iyi olduğumu söyledim ama tatile gittiğimde dahi aklımda Claire'in kırmızı gözlü hali dolanacaktı. Kendimi garip hissediyordum. Bu duruma bulabileceğim tek kelime "garip" olmuştu. Peki dönüştüğünde ne olacaktı? Bunu gerçekten isteyecek miydi, yoksa nefret mi edecekti? Çevresine bir vampirin dadanması, bunu anlamamış olmak benim suçum muydu? Jordan'a bir şekilde ulaşabilecek olsaydım, ona bunu yapmaması gerektiğini söylerdim. Ancak şuan elimden gelen bir şey yoktu. Sonraki günlerde olacak mıydı? Jacob'a baktım. Rosalie'nin gözleri de bana çevrildi.

"Şimdilik sadece bekleyelim, onu korumamız gerekirse koruruz." dedi Carlisle her zamanki babacan tavrıyla. Gerekecekti. Claire'in içten içe hassas oluşunu kimse bilmezdi. Onun kırılmasını da, üzülmesini de istemiyordum.

"Renesmee, lütfen canını sıkma." dedi Emmet. Yanına gidip sarıldım. Saçımdan öpüp:

"Bir şey olursa...Biliyorsunuz," deyip diğer tüm erkeklerle birlikte aşağı indi. Alice çantamı hazırlamaya devam etti, annem ve Rosalie Jacob'la ilişkimi sordu. Sabah olana dek ara ara aşağı inip ailemizin erkeklerinin sohbetine katıldık. Herkes konuşurken ara ara zihnimde babamın sesini duyuyordum. Onunla zihinden konuşma işini seviyordum. Bana tedirgin olmamam gerektiğini, beni nasıl korumuşsa benim değer verdiğim birini de öyle koruyacağını, Jacob'un her durumda yanımda olacağını bana hatırlatıp durdu. Sabaha yakın saatlerde birlikte ava çıktık ve açlığımı Jacob'un ricasını kırmamak için son kez kanla bastırdım. İleride, çok kısa bir zaman sonra eşim olacak sevgili Jacob'umla ailemi yolcu ettik. Onlardan geriye sadece Alice'in hazırladığı bavul kalmıştı. Bizimse yetişmemiz gereken bir uçağımız vardı.

~

Kısa olduğunun farkındayım ama diğer bölümleri daha uzun tutmaya çalışacağım <3

Alacakaranlık: Jacob&RenesmeeWhere stories live. Discover now