"Ben acıtarak seviyorum." Gülümsedi ve gözlerini araladı. "Ama ben seni acıtmak istemiyorum Ahu. Bana acıtmadan nasıl sevilir öğretir misin?"

Bir an geliyor, bir şeyler kırılıyor. Hatta öyle bir an geliyor ki kırıldığı yerden onarılıyor insan. Evet, belki eski halini almıyor ama eskisinden daha iyi, daha güçlü olmak için iyileşiyor. Tıpkı Melih'in beni iyileştirmek istemesi gibi...

Ben Melih'e kayıtsız kalamazdım. Ben kalsam kalbim kayıtsız kalamazdı. Sözleri içimde var olan ölü kelebeklerin kanat çırpmasına sebep oldu. Onun bana açılması benim kalbimi canlandırmıştı. O beni seviyordu, bende onu seviyordum. Hem de çok seviyordum. Bana yaşattığı her şeyin üzerine bir çizgi çekecek kadar çok seviyordum.

Kenetlenmiş ellerimizi ayırmaya çalıştığımda Melih bana engel olmadı. Serbest kalan ellerimi Melih'in sakallı yüzüne çıkartıp yüzünü avuçladım. Sakalları avucumun içini doldurdu. Gözyaşlarıma rağmen gülümsedim ve Melih'in sakallarının avuç içimi doldurmasına şükrettim. Melih küçük bir oğlan çocuğu gibi yüzünü elime yasladığında, parmaklarımla usulca yanağını sevdim.

"Sevmeyi birlikte öğrenelim." Dedim. "Yan yana, el ele, diz dize... Birlikte öğrenelim."

Melih gülümsedi. "Birlikte öğrenelim." Derken sağ gözünden iri bir gözyaşı damlası sakallarında mesken tutan elimin içine doğru süzüldü. Sakallarını sevdiğim gibi gözyaşını da sevdim. İkimizin de gözleri yaşlı, ikimizin de dudakların da gülümse vardı.

Melih yanağında duran elimin üstüne elini koydu. "Her şeyi en baştan yapalım." Dedi ve bu kez dudakları avuç içime güçlü bir öpücük kondurdu. "Hiç düşman olmamışız gibi, ben seni hiç üzmemişim, hiç ağlatmamışım gibi. İlk kez tanışıyormuşuz gibi. Her şeye baştan başlayalım. Sıradan mutlu çiftler gibi olalım."

"Sıradan mutlu çiftler gibi olalım." Diye tekrarladım. "Gerçek Melih ile sıradan Ahu olarak mutlu bir çift olalım."

Melih benden aldığı cevapla gözlerini kapattı ve beni kendi güçlü kollarının arasına sarmalayarak başımı deli gibi atan kalbinin üstüne yasladı. Kulaklarımı dolduran kalbinin sesine Melih'in "Teşekkür ederim." Diyen fısıltılı sesi karıştı.

Melih'in ağzından duyduğum ilk teşekkürdü. Sanırım bu sonda olmayacaktı.

***

Yeni başlangıçlar yapmak için sevginin gücü yetiyormuş. Sevgi; zehirli okları olan kötü canavarlarla savaşacak kadar güçlü bir hismiş ve ben bu gücü Melih sayesinde fark ediyordum.

Melih'in ayarladığı düğün fotoğraflarının çekildiği botanik bahçedeydik. Her şeye yeniden başlama kararı almıştık ve ilk başlangıcı evimizi kendi zevkimize göre dayayıp döşemek olmuştu. İkincisi ise Melih'in isteği üzerine yeniden fotoğraf çekilecektik. Ah pardon 'gelin ve damat olarak' yeniden fotoğraf çekilecektik.

Her şey buraya gelene kadar gayet normalken botanik bahçeye geldiğimizde Melih'in bizim fotoğraflarımızı çekecek ekibi görmesiyle işler tam tersine dönmüştü. Fotoğrafı çeken kişi erkekti ve Melih ekiple yaklaşık yarım saat kendisinin ayarladığı ekipte fotoğraf çekenin kadın olduğunu dile getirmiş, fotoğraf çeken adamı istemediğini açık açık belirtmişti. Şans bu ya bizim fotoğraflarımızın çekileceği gün fotoğraf çeken kadın hastalanmış ve onun yerine ortağı olan adam gelmek zorunda kalmıştı. Ama bunu bir türlü Melih'e anlatamıyorlardı. Çünkü kendisinin kıskançlık krizi tutmuş ve fotoğrafçı adamdan hiç hoşlanmamıştı.

Sorun bir türlü çözülmüyor, bunun aksine saat hızla ilerliyordu. Dudaklarımın arasından sıkıldığımı belirten bir nefes bıraktığımda Melih göz ucuyla bana baktı ve tekrar önünü dönerek karşısındaki ekibe gözlerini dikti. "Tamam." Dedi tok isteksiz bir sesle "Bir an önce halledelim de bitsin şu fotoğraf işi." İşaret parmağını fotoğraf çeken adama doğru tehditvari bir şekilde salladı. "Temas olmayacak! Sadece benimle muhatap olacaksın!"

BUZ YANIĞIWhere stories live. Discover now