《One Shot》

156 25 148
                                    

Medya ile okumanız önerilir♡

Yıl 1857

Kore - Joseon Hanedanlığı

Günümüz'ün Busan Kenti

"Jeomsoon!"

Sevdiğim kadın kanlar içerisinde dizlerimde yatarken acı bir çığlık kopmuştu dudaklarımdan. Onu kaybediyordum. Ona daha yeni kavuşabilmişken onu kaybediyordum. Biz bunu hak etmemiştik. Biz sadece sevmiştik, biz bu acıyı hak etmemiştik.

"Jeomsoon! Yalvarırım aç gözlerini. Ne olursun aç gözlerini, Jeomsoon!"

Hıçkırdım. Bir daha öpemeyeceğim dudakları için, okşayamayacağım saçları için, duyamayacağım kalp atışları içindi bu yakarışlarım. Onu korumaya söz verdiğim halde yapamadığım içindi.

Titreyen kanlı enlerim, saçlarını bulduğunda dudaklarımı ısırdım. Kıyamazdım ben saçlarını bile okşamaya, nasıl kıymışlardı benim güzel meleğimin kanatlarını kesmeye, haresini kırmaya? Nasıl vicdanları sızlamamıştı?

Duyduğum tek şey uğultuydu. Bir insanın ölmesinden zevk alan insanların uğultusuydu. Ablalarımın seslerini duyuyordum, uzaktan geliyordu.

"Jimin-ah!"

Taeyeong'un, adımı haykırışını ömrüm boyunca unutamayacaktım. Çünkü Jeomsoon'un adını aynı bu şekilde haykırmıştım, acı içinde.

Ablalarımın koştura koştura yanıma diz çökmeleri, Jeomsoon'u görmeleri, bana sarılmaları veya ağlamaya başlamaları saniyeler sürmüştü. On mu? Yirmi mı? Yoksa saatler almıştı da ben zaman kavramını mı yitirmiştim?

"Jimin! Bana bak! Jimin tepki ver, yalvarırım bana bak ve tepki ver!"

Taeyeong'u duyuyordum, elbette tepki vermek istiyorum ama olmuyordu. Ne dudaklarım, ne ellerim... İşlevini kaybetmiş uzuv parçasından ibaretlerdi artık. Bir halta yaramayan et parçaları.

Göz yaşlarım akıyordu ama hıçkıramayacak kadar yorgun hissediyordum. Nefes almak zülüm gibiydi, ciğerlerim her bir kemiğim tarafından yırtınıyor; küçük kurtlar tarafından kemirilerek beni hayattan kopartıyorlardı.

Kollarımdan tutulup ayağa kaldırıldığımı fark ettim. Öfkeyle kendimi yere atıp Jeomsoon'a sardım kollarımı. Kulağına yaklaşıp fısıldadım.

"Seni asla bırakmam küçük meleğim. Seni asla bırakmam peri kızım. Ve eğer gözlerin bir daha acıkmayacaksa şayet, seninle sonsuza kadar uyumaya hazırım."

Yıl 2022

Mevsim İlkbahar - Mayıs ayı

Güney Kore

Seul

Belediye Binası / Nikâh Dairesi

Üzerimdeki damatlığı, makyajımı, kısacası aynada son kez kendimi süzmüştüm.

"Çok yakışıklıyım..."

Kendi kendime mırıldanıp açık mavi smokinimin olmayan tozlarını omuzlarımdan elimin tersiyle sildim. Makyaj masasındaki ruj paletini sol elime alıp, sağ elimle fırçayı kavramıştım. Fırçanın ucunu mat kırmızı rengine hafif değdirip dudaklarıma biraz daha renk kattım. Kesinlikle böyle daha iyiydi.

Bir erkeğe göre feminen bir tarzım vardı ancak bu farklı dahi olsa hoşuma gidiyordu. Ben feminen olmak için yaratılmıştım. Kim bilir belki de önceki hayatımda bir kadındım. Başımı iki yana sallayıp aklımdaki düşünceleri savuşturdum. Heyecandan düşündüğüm şeyleri bile saçma konulara çekiyordum. Kapımın tıklatılması ile son rütuşları yapma işime son verdim.

Darling Let's Born Again 지국 / 국민 Where stories live. Discover now