Kırık Kalple Döşeli Yol

704 767 651
                                    

Sergen'in gözaltına alınması, ateşle harmanlanan kalbimize damlatılan ufak bir su damlası etkisi yaratmıştı. Kötüyle daha kötünün arasında yapılan bu savaşta etkisiz eleman olmadığımızı göstermemizin keyfindeyken bir yandan da sıradaki hamlemizi düşünüyorduk. Yanımda oturan Sema boğazını temizlemesiyle dikkatimizi üzerine çekmişti. Gözünün önüne dökülen salık saçının bir kısmını tutarak kulağının arkasına götürdü. Yüzündeki ifadeleri daha iyi görmemizi sağlayan bu hareketinden sonra konuşmaya başladı.

"Bence daha fazla beklemeden yeni bir hamlede bulunmalıyız. Düşmanımıza toparlanacağı bir zaman dilimi sunarsak bu bizim zararımıza olur. Bunun tam tersi olarak art arda hamleler yaparsak onu köşeye sıkıştırmış oluruz ve böylece karşımızda bir adet ne yapacağını bilemeyen, paniğinden dolayı her an bir tuzağa düşebilecek olan Sergen görmüş oluruz." Öne doğru eğilirken başımı sallayarak Sema'nın haklı olduğunu belirtiyordum.

"Dediğin gibi hızlı olmalıyız ama aynı zamanda da oldukça dikkatli olmalıyız. En ufak bir hatamızı yakalayacak olursa bu bizi çok daha geriye atabilir." Sözümü bitirdiğimde karşımızdaki gri kanepede oturan Oğuz lafa girmişti.

"İlk önce en çok güvendiği ve önem verdiği şeyleri ortadan kaldırmalıyız. Bence bu tip adamların en çok neye önem verdiğini hepimiz biliyoruz." Oğuz'un nadir olarak ciddi olduğu anlardan birini daha gördüğümde bu halinin bambaşka bir insana benzediğini fark ettim. Hafif çatılmış olan kaşlarımla Oğuz'a bakarken Sema'nın konuşması dikkatimi dağıtmıştı.

"Para ve itibar." Oğuz'un sorusunu iki kelimeyle cevapladığında ne kadar doğru olduğunu düşünmeden edemedim. Bu kadar bolca şeyin bulunduğu dünyada sadece bu iki kelime için ölmeyi bile göze alan insanların olması oldukça tuhaftı.

"İtibarını zedelemeye başladığımıza göre şimdi de hafiften para meselesine giriş yapmamız gerek. Acı çektire çektire bu iki şeyi elinden aldığımızda bitik bir halde ölmeyi bekliyor olacak. Kısacası istediğimiz kıvama gelmiş olacak." Sema başını sallayarak söylediğim sözleri onayladığında bakışları yeniden televizyona dönmüştü. Gözlerini televizyondan ayırmadan "Şunun sesini biraz açar mısınız?" dedi. Kanepelerin ortasında bulunan masadan kumandayı alıp televizyonun sesini açtığımda hepimizin dikkati televizyona yönelmişti. Kameraların karşısında beliren genç kadın kameraya odaklanarak konuşmaya başladı.

"Sergen Ehrimen bugün gelen bir şikayet nedeniyle gözaltına alınmıştı. Şu anda polis karakolunun önünde bulunmaktayız. Karakolun içerisine giriş yapan Havva Aksoy'un neler söylediği şu an bilinmemekle beraber büyük merak konusu olmakta. İleriki gelişmelerde büyük etkisi olacak bu girişin sonuçlarını az sonra sizlerle paylaşacağız." Kadının sözlerinin bitmesiyle beraber bakışlarım Sema'ya dönmüştü. Bunun ne demek olduğunu sorgularcasına bakarken Sema çoktan telefonuna sarılmıştı. Birkaç kez ekrana dokunduktan sonra telefonu kulağına aldı.

"Sude, anneme göz kulak olmak için sen evde değil miydin? Kadın karakola kadar gitmiş ve senin ruhun bile duymamış." Ritim tutan ayaklarına eşlik eden çatılmış kaşları ne kadar sinirlendiğini belli ediyordu. Birkaç saniye Sude'yi dinledikten sonra yeniden dayanamayarak konuştu.

"Bu dakikadan sonra odasına baksan ne fark eder? Benim annem o adamın yanına gitmiş. Bunun ne kadar riskli olabileceğini düşünebiliyor musun?" Derin bir nefes verdiğinde ellerini de saçlarının arasında gezdirmeye başlamıştı. Stresini alt dudağını dişleyerek belli ediyordu. Tepkileri yavaştan değişmeye başlayınca telefonda ne konuştuklarını merak etmeye başlamıştım.

"Hemen buraya gel!" Sözlerini bitirir bitirmez telefonu kapatıp yönünü bize dönmüştü. Yüzündeki endişeyi ve siniri bir çırpıda silerken her zamanki gibi dik bir duruş sergileyerek konuşmaya başladı.

Günahın Gölgesindeki MeleklerWhere stories live. Discover now