ep24

5.4K 518 153
                                    

 Atölyedeki sessizliği okulun çıkış zili bozduğunda Calum yerinde rahatsızca kıpırdanarak gözlerini araladı. Kucağında ona sokularak başını göğsüne dayamış bedene baktığında dudakları bir gülümseme ile genişlemişti. Saatlerdir atölyede birbirlerinin kolları arasında oturuyorlardı. Hiç konuşmamıştılar, sessizlikleri kelimelerin söyleyemediklerini söylemişti tiner kokan eski atölyede. Genç kız Calum'un kolları arasında bir kez daha onun kokusunu içine derince çekti. Sonrasında ise kolları arasından sıyrılarak ayağa kalktı. Bel oyuntusunun çok daha yukarısına çıkmış eteğinin lastiğini aşağı çekiştirdikten sonra masasına bıraktığı paletin yanına yürümeye başladı. Oysa hiç istemiyordu onun vanilyalı tütün kokusundan ayrılmak. Küçük bir parça beze biraz tiner damlattıktan sonra paletinde kurumuş boyaları temizlemeye başladı. Bir yandanda dudakları arasından hafif bir melodi dökülüyordu sessizliğin içine. Calum oturduğu yerden kalkarak genç kıza biraz daha yaklaştı. Durduğu yerde onu izliyordu şimdi. İşini yaparken hafifçe sallanan narin bedenini, tatlı bir melodi mırıldanan dudaklarını, yağlı boya bulaşmış parmaklarının paletteki hareketlerini... Yalnızca onu izlemek bile keyifli geliyordu genç adama. Kız, bir şey yaparken biri onu izlediğinde hep gerilirdi. Ama bu sefer omuzları tatlı bir yorgunluk ile aşağı düşmüşken oldukça rahat hissediyordu. Paletini tamamen temizledikten sonra çantasına koydu, elindeki bezle boya bulanmış parmaklarını sildikten sonra lavaboların olduğu kısma ilerledi. Soğuk suyu açtıktan sonra avcuna bolca sabun sıktı, tiner kokusunu gidermek istiyordu. Sakince musluğu kapattıktan sonra arkasına döndüğünde onunla göz göze gelmişlerdi. Büyük sessizliği birbirlerine bakarak aynı anda iç çekişleri bozduğunda gülümsediler. Kız ıslak ellerini eteğinin ucuna kurulayarak tuvaline doğru ilerledi. Tuvali yavaşça şövaleden kaldırarak raflardan birine yasladı. 

" O resimdeki ben miyim? " Calum fotoğraftaki tanıdık kahverengi tonlarıyla gölgelenmiş yüz hatlarına baktı. Kız yavaşça başını salladı. 

" Bittiğinde onu sana verecektim. " diye mırıldandı. Cevabı karşısında genç adamın suratı geniş bir gülümseme ile aydınlanmıştı. Kız omuzlarını düşürerek Calum'un yanından geçti, yerdeki çantasını omzuna astıktan sonra ise atölyenin çıkışına doğru ilerlemeye başladı. 

" Gidiyor musun? " 

" Okul bitti. " 

" Bu kadar mı? " 

" Planladığın başka bir şey mi vardı? " 

" Evet, " Calum sitemkar bir tonla konuştuktan sonra hızlı adımlarla kapıdan çıkmakta olan kıza yetişti. Kolundan tutarak onu kendine çevirdikten sonra yüzünü onunkine yaklaştı. Sıcak nefesleri bedenleri arasında yankılanıyordu. " Bana ismini söylemedin. " 

" Anastasia. " genç kız gözlerini onun kahvelerinden kaçırıyordu ki Calum'un eli çenesini kavrayarak gözlerine bakması için onu zorladı.

" Pekâla, Anastasia. " diye mırıldandı gözleri onun çatlamış soluk pembe dudaklarında gezinirken. " Sanırım şimdi seni öpeceğim. " nemli dudaklarını yavaşça onun kuru dudaklarına bastırdı. O an için tüm atölye karanlığa gömülürken yavaşça gözlerini yumdu. Onun ürkek karşılıklarıyla yavaş, bitmesini hiç istemeyerek öpmeye devam etti. Bir elini yavaşça onun pürüzsüz yanağına koydu. Birkaç saniye daha bedenleri ayrılmadı. Sonrasında Anastasia utangaç bir tavırla geri çekildi. 

" Sonra görüşürüz, Hood. " 

" Görüşürüz Anastasia. "  ve içi içine sığmayan bir biçimde hızla atölyeyi terketti. 

Ah, içinde mesajlaşma geçmeyen ve anonimin isminin öğrenildiği bölümü yazmak açıkçası garip hissettirdi. 

Bir sonraki bölüm final olacak, üzgünüm. 

Ama iyi haber, bir seri yapmaya karar verdim. İkinci kitap için fikirlerim hazır, şu hafta sınav haftam bu yüzden ne zaman yayınlarım bilmiyorum. Final yarın gelir tahminen ama ikinci kitabı bilmiyorum. 

Multimedyada öneri parça var; Opeth - Porcelain Heart

Sizleri seviyorum küçük anonimler^^

Anonymous | c.hHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin