I- "Geçmişin Pençe İzi"

Start from the beginning
                                    

Bana döndüğünde tam ağzını açmıştı ki acil kapısından içeri siyah bir araç öyle kulak gıcırdayan bir ses ve hızla daldı ki herkesin bakışları bir domino taşı misali oraya döndü. İkimizde dikleştik.

Sürücü koltuğundan inen adam "Doktor!" diye bağırırken istemsizce bir telaş sardı bedenimi. İkimizde aynı anda ayaklanırken hızla oraya doğru koştuk. Siyah takım elbiseli adam arka kapıyı açarken gözüm bir kadının kucağında bileğinden tabiri caizse oluk oluk kan akan genç bir kıza takıldı. Yüzü kireç gibi olmuş bana bir an yaşadığını sorgulatmıştı. Sesimi duyurmak için var gücümle hastane kapısına doğru bağırdım.

"SEDYE GETİRİN!"

Zafer hastaya doğru eğilirken kalabalığın dikkatini daha çok çekmiş insanlar tüm algısını buraya vermişti.

⏳⌛⏳

Serdar hocaya bakarken elimdeki dosyanın sağ üst köşesinde kaldı gözüm.

"On sekizine daha dün girmiş." dedim düz bir seste soluk bir tenle yatan genç kıza bakarken. İçimi kaplayan bir ton kara bulut vardı. Gün belki güneşli doğmamıştı benim için ama yine de sabah gökyüzü aydınlıktı. Dünya üzerinde bu kadar genç bir yaşın hayattan nefes alacak kadar nefret etmesi çoğu vicdana karabasan gibi çökmeye yeterdi. Dönüp dönüp o doğum tarihine bakıp duruyordum. İntihar etme fikrinden daha ağırdı, doğum gününden bir gün sonra bunu yapması.

Dün dilek hakkını ölmekten yana mı kullanmıştı? Bu soru istemsizce dolaştı kafamda. İntihar bir günde alınan bir karar değildi ya.

Gerçi dün pasta kesmiş miydi o bile muammaydı.

"Dün doğum gününü kutlamış olması gerekiyor. Neden bugün bu halde burada aklım almıyor."

O benden çok daha soğuk kanlı bir halde tepkisiz dururken "Bilemeyiz." demekle yetindi. Bu alışmışlık bir gün benim de damarlarıma sızacaktı. Bu ihtimal birkaç saniye duraksattı beni.

"Polikliniğe sevk işlemlerini başlatayım mı? Psikiyatri servisini arayacağım birazdan, bir de sanırım hastane polisine haber vereceğiz." Başını iki yana sallayarak bana baktı. "Ben gerekli şeyleri yaptım. Senin yapman gereken bir şey yok. Hasta sevk edilmeyecek."

Kaşlarım havalanırken "Neden?" diye sordum bilinçsizce. "Biz gerekli müdahaleyi yaptık ama acilde işi bitti. Ailesiyle konuştunuz en son. Ne dediler, polis ne zaman gelecek ifade için? Hasta adli olguya giriyor."

Çıkış kapısına ilerledi yüzüme bakmadan. "Sorgulaman gereken bir şey söylemedim. Ben prosedür neyse uyguladım. Aileyle de konuştum. Sen görevli olduğun alana gidebilirsin." dediğinde ben bir şey diyemeden beni gerisinde bırakıp yanımdan ayrılmıştı. Müdahale anında da geri çekilmemi istemiş, ayaklarım bir türlü gerisin geri gitmemişti. Çok gençti. Çok küçüktü hatta.

Hasta kapısının önünde öylece dururken Serdar Hocanın gidişini izledim garipçe. Bir intihar vakası vardı. Normal olan onun yaptığı mıydı? Biraz daha üzerine düşülmesi gerekmiyor muydu?

Boş koridorda duyduğum adım seslerinin sahibi kızı getiren kişilere ait olduğunu fark edince kapının önünden ayrılmadım. Bana yaklaştıklarında gözüm ikisi arasında gidip gelirken yaşça büyük olan, kızın annesi diye tahmin ettiğim, kişiye doğru konuştum.

"Kızınızın durumu iyi," diye başlayabildim ne diyeceğimi şaşırırken. "Henüz uyanmadı, yediği narkozun etkisinde. Basit bir kesik değildi. Sinirleri ve damarlarına kadar zarar görmüş. Bunun için kullandığı aleti derine saplaması gerekiyor. Psikiyatriden gelen arkadaşlarımız kendisiyle konuşacak ama sizin bildiğiniz bir sorun var mıydı bu tarz bir şeye sebep olabilecek?"

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKWhere stories live. Discover now