Ellerini omuzlarımdan çektiğinde hızla merdivenlerden indi. Acı çektiğini görebiliyordum. Böyle devam edemem demişti. Yani...

"Doruk.." dedim elimden geldiğince sesimi yükseltmeye çalışarak. Öyle ki arkasını dönmemişti ama bir an için duraklamıştı. "Gerçekten gidiyor musun şimdi?"

"Özür dilerim." dediğinde gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. "Zorundayım"

Özge

Gözlerim ağlamaktan şişmiş bir şekilde boks okulunun patikasına girdiğimde dünyanın en amaçsız insanı gibi hissediyordum kendimi. Keşke abimi dinleseydim de evde kalsaydım, ondan gizli gitmeseydim o partiye. Şimdi nasıl açıklayacaktım ona durumu?

Yeni yıla girdikten sonra Atakan fazla sarhoş olmuş, isteğim dışında beni öpmüştü. Hatırladıkça tüylerim diken diken oluyordu. Sonrasında özür dilemişti ama olan olmuştu bir kere.

Atakan hayatıma gireli çok fazla zaman olmamıştı. Hep söylensem ve sinir olsam da alışmıştım onun varlığına. Hatta belki hoşlanmaya bile başlamıştım. O yüzden bana bu kadar dokunmuştu yaptığı. Kendi isteğiyle değil de sarhoşken öpmesi.. Daha önce böyle bir şey yaşamadığım hesaba katılınca daha da kötü hissediyordum. 

Boks okuluna neden geldiğime gelince, o kadar sinirliydim ki Doruk'a her şeyi anlatmak istiyordum. Atakan'ın kemiklerini kırardı, ben de biraz olsun rahatlardım belki. Gerçi ona yalan söyleyip gizlice partisine katıldığımı duyunca biraz içerleyebilir ve paranoyaklaşabilirdi ama bu riski almaya değerdi.

Kafamdan binlerce cümle geçerken boks okulunun kapısına gelmiştim. Belki yolda fikrimi değiştiririm diye arayıp haber vermemiştim geleceğimi ama burada olacağını tahmin ediyordum.

Kapıyı aralayıp içeri girdiğimde içerisi bomboştu. Saat henüz çok erken olduğundandı muhtemelen. Birini bulmayı umarak antrenman alanını geçerek soyunma odalarının olduğu koridora geldim. Doruk'un odasına geldiğimde kararsız bir şekilde kapıyı tıklattım ama cevap gelmedi. Ben de beklemeden içeri girdim.

İlk gördüğüm şey yerde duran içi dolu bir valiz oldu. Koltuk yatak haline getirilmişti. Tam odadan çıkacaktım ki masanın altından çıkan bembeyaz bir kediyle neye uğradığımı şaşırdım. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken kedi gelip bacaklarıma süründü, sonra tekrardan masanın altına döndü. İyi de Doruk odasına kedi almazdı ki. Kediye alerjisi vardı çünkü.

O zaman bu eşyalar da onun değildi. Hafifçe eğilip valizi araladığımda gördüğüm şeylerin erkek kıyafeti olmadığından emindim. Gerçekten neler oluyordu?

Tam arkamı dönmüştüm ki kumral, mavi gözlü bir kızla burun buruna geldim. İnce, kırılgan bir yapısı vardı. O da ne olduğunu anlamaya çalışırmışçasına bana baktı.

"Ben abime bakmıştım" dediğimde belli etmemeye çalışsa da panik olduğunu hissettim. "Ben Doruk'un kardeşiyim" diye devam ettim açıklama yapma gereği duyarak.

"Öyle mi?" dedi. Sesi yumuşak ve samimiydi. "Ben de Doruk'un.." dediğinde bir an için duraklayıp devam etti. "Arkadaşıyım"

Cümlesindeki kesiklik ve kararsızlık beni düşündürse de üstelemedim. Zira aklımda bambaşka şeyler vardı. Geçenlerde Ekim bizim eve geldiğinde bir kızdan bahsetmişti. Doruk'un antrenman yaptırdığı bir kız. Acaba.. o olabilir miydi? İyi de burada mı kalıyordu?

"Burada kalıyorsun galiba?" dedim düşündüğümü açığa vurarak. Basitçe kafa salladı ama tereddütü hala geçmemişti. Ya da belki yanlış bir şey söyleyip Doruk'u zor duruma sokmak istemiyordu.

Doruk SinangilWhere stories live. Discover now