16 - Ring

13.4K 886 60
                                    

Naz

"Evin ilginçmiş" dedi Ekim ben eşyalarımı yerleştirirken. Gözlerimi devirerek ona baktım, izin almadan yatak odama girmişti.

"Ev işte" dedim nefesimi dışarı vererek. Zeytin kafesinden çıkmanın verdiği rahatlıkla uyuşuk bir şekilde Ekim'in bacaklarına süründü.

"Hmmm" diye mırıldandı Ekim, elleri cebinde odanın içinde birkaç adım atarak. Bakışlarından anladığım kadarıyla ilk kez bir gecekonduya gelmişti. Hafifçe gülümsedim. Sonuçta Sinangil bebesiydi, böyle ortamları bilmezdi.

"Neye gülüyorsun?" dedi Ekim tam valizimin yanına geldiğinde. Bir an şaşırsam da kendimi topladım ve yüzümdeki gülümsemeyi sildim.

"Hiiiiç" dediğimde gözlerini kısıp bana baktı. Ne var be gibisinden omuz silktim ve tekrardan valizime yöneldim. Tam o sırada tek eliyle aniden valizimin içinden sütyenimi çekip havaya kaldırdı.

"Senin göğüslerin bu kadar küçük mü ya?"

Ağzım şaşkınlıktan açılırken aniden üzerine atladım ve sütyeni çekip aldım.

"Kafanı kırarım senin" dedim burnumdan soluyarak. "Çık dışarı, geliyorum"

Umursamaz bir şekilde omuz silkti ve dudaklarının kenarında belli belirsiz bir gülümsemeyle dışarı çıktı. Gerçekten beni çileden çıkarıyordu bu çocuk.

Sinirimi kıyafetlerden çıkardıktan sonra her şeyi yerleştirdiğime emin oldum ve alıcı gözüyle dolaba baktım. Ciddi ciddi Doruk maça çıkacaktı ve biz de onu gizlice izleyecektik. Her ne kadar Ekim bu konuda tereddütlü olsa da benim kararım kesindi. Doruk'un Azrail tarafına şahit olmadan onu tam olarak tanıyamazdım. Görmeliydim, daha iyi anlamalıydım.

Nefesimi dışarı verip dolaptan spor taytımı aldım. Üzerine bol bir kazak aldıktan sonra bir de şapkalı bir hoodie giyindim. Ardından odadan çıkıp Ekim'in yanına gittim.

"Ben hazırım" dedim ciddi bir şekilde. Az önce yaptığı terbiyesizlik için hala sinirliydim.

Baştan aşağı dikkatli bir şekilde beni süzdü. "Kamufle olmaya falan mı çalıştın?" dediğinde hafiften gülümsemişti.

"Evet" dedim tereddütle. "Olmuş mu?"

Bu kez gülümsemesi daha da belirginleşti. "Olmuş tabii"

Gerçekten anlamıyordum Ekim'i. Ne zaman aklından ne geçeceğini tahmin etmek imkansız gibiydi. Ekim öyle bir insandı ki bir gün size kollarını sonuna kadar açıp ertesi gün sırtını dönebiliyordu.

Yine de onda çözemediğim, beni güvenmeye iten bir şeyler vardı.

"Sen böyle mi gideceksin?" dediğimde dikkatli bir şekilde evin kapısını kilitledim.

"Evet" diye mırıldandı. Üzerinde siyah bir kot, hardal rengi botlar ve mavi bir tişört vardı. Siyah paltosunun yakaları yeşil gözlerine daha bir ciddiyet katıyordu.

Sessizlik içinde Ekim'in arabasına doğru yürüdük. Yavaştan kalp atışlarım da hızlanmıştı.

Doruk'u tanıyordum. Ne kadar iyi bir insan olduğunu da biliyordum. Dün gece onu araftayken görmüştüm fakat Azrail yüzünü henüz keşfetmemiştim. Onu ringte görünce ne olacaktı, ne hissedecektim... Gerçekten bilmiyordum.

***

Ekim arabayı park ettiğinde tek kelime etmeden arabadan indim. Yüzüme çarpan soğuk hava titrememe sebep olurken kollarımı vücuduma sardım. Ardından sigara kokan havayı içime çektim. Gerçekten tehlikeli bir yere benziyordu, tek başıma gelmeye asla cesaret edemezdim.

Doruk SinangilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin