15. Bölüm~Bocalıyorum

107K 3.1K 247
                                    

15. Bölüm

Bir kez daha huzurun kollarındaydım. Sıcak elleri sırtımı sıvazlıyor ve benim yanımda olduğunu söylüyordu. Yanı başımdaydı. Şu an bana hangi karakteri ile sarıldığını bilemiyordum. Yine de huzur veriyordu, bu yetmez miydi? Artık o da benim hatam olmadığını kabul etmişti. Mutluluğunu mahvettiğim için beni suçlamayacaktı. Bana yalan söylediği için bende onu içten içe affetmeye başlamıştım.

Çenesini kafamdan kaldırdı ve kollarını vücudumdan çekti. Elleriyle yüzümü tutup baş parklarıyla gözümden akan yaşları sildi. Öyle şefkatliydi ki... Bu anın bozulmaması için neler vermezdim. Koyu kahve gözlerini gözlerimden ayırmadan birkaç saniye baktı. En sonunda dayanamayıp gözlerini kaçıran yine ben olmuştum. Ellerini yüzümden çektikten sonra pantolonunun cebine koydu.

"Teşekkür ederim." Yere bakarak konuşmuştum. "Yanımda olduğun için." Yüzümü kaldırıp yüzüne baktım. Yine tüm masumluğu üzerindeydi. Sıcakkanlı, ağırbaşlı, samimi Enes yanı başımdaydı. "Teşekkür etmene gerek yok," dedikten sonra dudaklarını birbirine bastırdı. "İçeride bunun hakkında dedeme bir şey sorma." Gözlerimi ona dikip devam etmesini bekledim. "Ben de olanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama..." Derince bir nefes verdikten sonra devam etti. "Birlikte öğreneceğiz nasıl bir oyun döndüğünü." Kurduğu cümleler karşısında nutkum tutulurken içeriye doğru yöneldi.

Sessizliğin çöktüğü kahvaltı masasında çatal bıçak seslerinden başka hiçbir şey duyulmuyordu. Beyaz, büyükçe bir fincana koyulmuş çayımdan bir yudum aldım. Kafamı kaldırmadan gözlerimle Enes'e doğru baktım. O da tabağına odaklanmıştı. Üzerine giydiği bordo kazak, beyaz teniyle siyah saçlarına uyum sağlamıştı.

Bir öksürük sesi ile Yaşar Bey'e doğru döndüm. "Bodrum tatiliniz nasıldı?" dedi. Mırıltılı bir şekilde "İyiydi," dedim. -İlk gün hariç- "Ne güzel,"diyerek çayından bir yudum aldı. Çoktan yemeğini bitirmiş, sandalyesine yaslanmıştı. Garip tavırları ve sözleri vardı. Fakat onun sayesinde bildiğim gerçeğin bir yalandan ibaret olduğunu öğrenmiştim. Her şeyi deli gibi merak etsem de soramıyordum.

Evliliğimizdeki sebep Yaşar Bey'in beni çok sevmesi değildi. Zaten bu çocukça yalana kim inanırdı ki? Oklar hemen beni gösteriyordu. Ben inanırdım. Herkese ve her şeye inanmak gibi bir huyum vardı. Bu yüzden çok fazla kandırılmıştım.

"Okul nasıl gidiyor?" Yeniden oturma odasına dönmüş, muhabbet ediyorduk. Yaşar Bey'in gizemli havası biraz olsun durulmuş, dede tavrıyla konuşmaya başlamıştı. "İyi." Mırıltı halinde çıkan sesimi duyup duymayacağından şüpheliydim. Olumlu anlamda başını sallayınca duyabildiğini anlamıştım. "Aranız nasıl iyi mi?" deyince yanaklarım ısınmaya başladı. "İyi," diyerek yine aynı cevabı verdim. Derin bir nefes bıraktıktan sonra konuşmaya başladı Yaşar Bey. "Enes garip bir çocuktur ama gönlü çok zengindir." Enes hakkında konuştuğu için pür dikkat onu dinliyordum. "Bu zamana kadar karıncayı bile incitmemiştir,"dedi.

O an yüreğim sızlamıştı. Beni incitmişti. Bana yalan söylemişti ve bana kötü davranmıştı. İlk incittiği kişinin ben olduğumu öğreniyordum. Yine de ona karşı öfkem duymuyordum artık.

Enes "Biz gidelim artık dede,"diyerek ayaklanmıştı. Onu takiben ben de ayaklandım. "Kahvaltı için teşekkürler," diyerek dedesinin elini ellerimin arasına aldım. Önce öpüp ardından başıma koyunca Yaşar Bey gülmüştü. "Asıl ben teşekkür ederim,"dedi.

Bizi kapıya kadar uğurladıktan sonra sonunda Enes ile yalnız kalabilmiştim. Durgun bakışlarımla onun peşinden ilerliyordum. Arabanın kilidini uzaktan açtı.. Arabanın çıkarttığı sesle birlikte kapı kilitleri açıldı. Arabaya binince ilk iş kaloriferi çalıştırdı. Oturduğum koltuk bile buz gibiydi. İliklerime kadar işleyen soğuk kaloriferden gelen sıcaklıkla daha az hissedilmeye başlamıştı.

BELAGATWhere stories live. Discover now