02 the unknown number

28 2 0
                                    



Düzenlendi🧚🏻‍♀️

April| 30 Kasım 2017

Sevgili Günlük,

Bugün neler oldu bilemezsin. Bir dakika sevgili günlük ne? Sana bir ad koysam? Yani tabi ki de saçma ama bu söz konusu aptal ben olunca saçma kelimesi bile az kalıyor yanında. Ben bütün eşyalarıma bir isim koyarım sana neden koymayayım ki? Daniel'a ne dersin?
Bir şey demezsin, tamam.

Not: Her gün adın değişirse takma.

Tekrardan alıyorum o zaman.

Sevgili Daniel,

Bugün neler oldu bilemezsin. Baştan başlayalım:
Yemeğe gittiğimizde her şey aynı idi her zaman ki gibi. Fakat bir şey dikkatimi çekmişti. Giyimimiz. Biz normalde öyle umursamayız. Yani bir pantolon bir t-shirt. Ya da ben mi demeliydim? Bugün anneminde isteği ile mavi elbise mi giydikten sonra bir şeyler olacağını anladım. Çünkü annem benim elbise tarzı şeyler giymeyi sevmediğimi bildiği için bizim özel günümüz dışında elbise gitmemi istemez.

Babama neden herkesin özenli bir şekilde giyindiğini sorunca tabi ki uzun bir konuşma yaptı ve ben dinlemedim. Bizim için iyi şeylerin olacağını söyledi blah blah blah. Sonunda ise bir şey ilgimi çekti ve onu dinlememi sağladı. Bize Los Angeles'a taşınıcağımızı söyledi. Aslında bu benim için pek şey ifade etmezdi hatta birden aklıma gelse gözümü bile kırpmadan hemen giderdim ama o an farklı şeyler oldu. Babam LA 'e taşınıcağımızı söylediğinde aklıma corbyn ile tanıştığımız gün geldi. Bana New York bir şey ifade etmezdi. Hatta birisi bana New York dese aklıma ilk gelen şey o gün olurdu. Sonra tabi ki de ailem ve ikinci ailem diyebileceğim Bessonlar ile geçirdiğimiz günler, hatıralar aklıma gelirdi. Bu da beni burada tutan şey olabilirdi, ailem.

O zamanlar hatırladığım kadarıyla corbyn daha yeni 5 yaşına girmiş ben de 4 yaşındaydım. Ve o yıl Sam doğmuştu ve hatta belki de 1 yaşına yaklaşmıştı. Annem hep onunla ilgilendiği için onu hep kıskanırdım ve onu annemden uzaklaştıracak planlar yapardım ve evet daha 4 yaşındaydım. O gün de annemle parka gittik, sadece ikimiz.
Gittiğimiz ilk dakika salıncağa bindiğimi hatırlıyorum.
Ve yine hatırladığım kadarıyla yaklaşık 5 dakika sonra benim yaşlarımda bir çocuk annesi ile birlikte yanımıza geldi ve o da yanımdaki salıncağa oturup sallanmaya başladı. Annemler anlamadığım bir anda konuşmaya başladılar. Buraya bir kaç hafta önce tanıştıklarını öğrendim.
"Ben Katie, bu kızım April." Dedi annem.
"Bende Carolina, bu da oğlum Corbyn. Tanıştığıma memnun oldum."dedi annemden bir kaç santim uzun, sarı saçlı olan kadın.
"Bende"
Onlar sohbetlerine devam ederken ben sıkılmıştım ve inmek istedim. Dosdoğru kaydıraklara gittim. Çocukta yani Corbyn arkamdan gelmiş ben görmedim.
Usulca gelip kulağıma fısıldadığını hatırlıyorum.

"Şu büyük kaydıraktan kaymak ister misin?"
Başımı iki yana salladım. Çünkü o zamanlar bana göre dünyadaki en yüksek kaydırak oydu ve hep ondan kaymaktan korkardım büyük ihtimalle şu an boyumu da geçmiyordur. Küçüktüm ne yapabilirim?

"En sevdiğim yüksek kaydıraklar! Sen sevmez misin? Ben çok severim!" Deyivermişti bütün heyecanıyla. Yine başımı iki yana sallamıştım. Ama sonradan hemen başımı cevirdim çünkü çok cesur gözüküyordu bende cesur gözükmek istedim. O sırada zaten kendimi kaydırağın tepesinde bulmuştum. Öne bir adım attım kaymak için ama yapamadım.

Bana bakıp konuşmaya başladı:
"Tamam April, anlıyorum cesur gözükmek istedin ama yükseklikten korkuyorsan bana yalan söylemek yerine şu kaydıraktan kayalım diye bilirdin." İşaret parmağı ile daha küçük boyda olan kaydırağı gösterdi.
"Ve biz arkadaş olacaksak birbirimizi iyi tanımalıyız, güvenmeliyiz ve birbirimize yalan söyleyemeyiz."
Ben burnumun uzadığını hissederken o devam etmişti.
"Ve bir şey daha eklemek isterim ki buradan kaymak zorundayız çünkü merdivenler çok dar annelerimizin buraya gelmesine ihtimal yok. O yüzden ya kayacağız ya kayacağız."
Bu dediklerini duyduğumda kulaklarıma inanamadım çünkü benim o kaydıraktan kaymama ihtimal yok diye düşünmüştüm. Yutkundum. Bunu görmüş ve korktuğumu sezmiş olmalı ki tekrar devam etti:
Tamam o zaman ilk önce sen otur yanınada ben." Tabiki oturunca daha da korktum ve ona olağan gücümle sarıldım.
"Şimdi sakın korkma bana güven sonuçta en iyi arkadaşlar olacağız di mi? Ben üçe kadar sayacağım ve birlikte kayacağız sana bir şey olmayacak. Biz beraber olduğumuz sürece bize hiç bir şey olmaz." üçe kadar saymaya başladık.
"Bir... iki... üç!"
Kaydığımız da "sana bir şey olmayacağını söylemiştim." dedi. Güldük. Ve bir daha kaymak istedim. Ve kaydık, kaydık, bir daha ve bir daha ve bir daha ta ki akşam olana kadar.

Akşam olup evlerimize döndüğümüzde kndan ayrıldığım için o kadar üzülmüştümki sanki bütün hayatımın tüm zamanını onunla geçirmek istiyordum. Ama o akşamki ayrılığımız pek uzun sürmedi. Eve gidince babam hemen toparlanıp yemeği bir restoranda yiyeceğimizi söyledi. Gittiğimizde bugün kü oturduğumuz aynı masaya oturmuştuk. Ve Corbyn de oradaydı. Ve dünyalar ikinci Kez benim olmuştu ne diyebilirim ki? Bana o gün deseler hayatında her akşam aynı restoranda, aynı masada, aynı insanlarla yemek yiyeceksin desler sadece gülerdim ama bunlar gerçekler. Biz o günden sonra aynı restoranda, aynı masada, aynı insanlarla yemek yedik, yiyoruz am bu geleneğimiz yakında bozulacak. Ama biliyorum ki biz orada da kendimize layık bir yer buluruz.

-

Babam taşınıcağımızı söylediğinde bunun sadece biz çocuklar olarak bu akşam öğrendiğimizi anladım. Çünkü annemler bir tepki vermemişti. Ben dahil dört kişinin aynı kelimeyi bağırması ile herkes bir soru sordu.

"Ne zaman?"
"Ne ile?"
"Kim ile?"
"Nereye?"

Tabi ki de "nereye?" Sorusunu çok zeki olsada aynı zamanda kimseyi dinlemeyen sonrada hep soru soran Corbyn sormuştu.

1) LA'e gidiyoruz. Hem de uçakla!
2) Hep birlikte gidiyoruz ve evlerimiz yan yana!
3) iki hafta sonra gidiyoruz. Sadece pasaportlarımızın çıkması bir haftayı daha bulacak. Bir hafta da evimiz de ki eşyaları toplayarak geçireceğiz.

Hepsi bu kadar akşamın geri kalanında ise sonunda ash, sam, corb, ben hep birlikte sohbet edebildik ve onlar üzüldüklerini söylediler. Arkadaşlarını özlermişler. Benim öyle bir sorunum olmadığı için kendime bir an teşekkür ettim. Tek arkadaşım olan Corbyn ile yine hep birlikte olacağımız için sorun olmazdı.

-April Mae Wilson

30 Kasım 2017
04.44

Telefonuma saatin kaç olduğuna bakmak için elime aldığımda yaklaşık beş olduğunu gördüm. üstelik yarın okul var!

Ama sonra telefonuma gelen onlarca mesajlardan biri dikkatimi çekti.

iMessage
Bilinmeyen Numara: Selam!

𝒔𝒐𝒖𝒍𝒎𝒂𝒕𝒆𝒔Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang