23. Bölüm " Pamuk şeker gün"

Start from the beginning
                                    

Muhsin dede ise gülümseyip lafa girdi.
"Çocuklar aç mısınız. Birşeyler yiyin isterseniz. "
"Yok dede yok biz yiyip öyle çıktık evden. Ama sen açsan yapalım mı birşeyler?"
Toprak tekrar normal haline dönmüştü.

" Yok oğlum ben de yedim. Hadi hadi ben sizi gördüm. MaşAllah sağlığın da yerinde. Git artık. Gidin gezin biraz bu ne yahu 30 yıllık evli gibi oturuyorsunuz burada."

Muhsin dede bir yandan söylenirken bir yandan da bizimkileri kapıya doğru götürüyordu. Çocuklar birşey diyemeden kendilerini kapıda buldular.

"Zaten yapacak bir şeyimiz yoktu ki yengemlere gidecektik. Neyse biz de şimdi gideriz. "

Eylül kendi kendine konuşarak merdivenden iniyordu. Toprak ise arkasında onu dinlemeyi ihmal etmiyordu.

Binadan çıkınca Toprak Eylül'ün bir elini tutup kendine döndürdü.

"Eylüül."dedi uzatarak. Ve devam etti.

"Bir yerlere gitsek mi hem saat daha çok erken. Akşama doğru bir uğrar geliriz yengenlere."

Eylül sanki bu soruyu bekliyormuş gibi :
"Olur gidelim. Lunaparka gidelim mi?"dedi heyecanla.

"Gittik ya senle daha önce."

" Ama o zaman farklıydı. Şeydi..."

"Neydi. "

"Aman Toprak. O zaman daha seni sevdiğimin bile farkında değildim. Rahat rahat gezemedik. Hadi gidelim çok oyalanmayız."

" Tamam. Madem sen istiyorsun."dedi gülümseyerek.
Arabanın da yerini bulup bindiler.

" Ee bizimkiler ne oldu. Yaptılar mı sözü, nişanı falan."

Toprak'ın bizimkiler diye bahsettiği Erva ve Deniz idi.

"Yaparlar mı hiç. Birisi tek arkadaşım gelmeden yapmam dedi. Diğeri ben çok üzgünüm diye yapmam dedi."

Toprak gülümseyip tekrar yola baktı.

" E sen döndüğünde yapılacaktı. Zaten herşey hazır. Aile arasında yüzük takılacak. Hazır olmayan bir sen bir ben varız.
Bir gün alışverişe çıkalım ben de birkaç birşey alacağım. Sana da takım elbise alırız olur mu? "

"Olur karıcığım. Yeter ki sen iste."dedi göz kırparak.

Eylül ise gülmemek için dudağını ısırarak cama doğru döndü.

Yol boyu arabada bir sessizlik hakimdi. Eylül başını cama yaslamış öylece duruyordu. Toprak ise yola odaklanmıştı. Sessizliği bozan Toprak oldu.
"Haydi geldik. "
"Eylül gülümseyerek indi arabadan."

Toprak'ın elini tutup koşarak sürüklemeye başladı.
"Yeniden dönme dolaba binelim mi?"
"Olur dur ben biletleri alayım. "
.
.
.
Biletleri alıp sıraya geçtiler.
Bir önceki geldikleri gibi Eylül önde Toprak arkada duruyordu. Toprak Eylül'ün omuzlarından tutmuş ve kendine yaslamıştı.

'Ahh! Kalbim ağzımdan çıkacak şimdi. Napıyon be Topraak. Söz verdim zaten uzak durmak yok diye. '

Eylül yine içinden içinden söyleniyordu.
Sonra arkasını dönüp konuştu.

"Toprak sıramız gelene kadar. Şuradan bı pamuk şeker alıp geleyim ben. Annemlerle de hep öyle yapardık eskiden."dedi.
Toprak göz kırpıp " Bekliyorum" dedi.

Tuhaf olmuştu birden. 'Annemlerle de öyle yapıyorduk küçükken' deyince.

'O da anne baba sevgisi olmadan büyüdü ben de. Şimdi içimizde biriktirdiğimiz sevgimizi veriyoruz birbirimize. Bu zamana kadar kalbimin en derininde sakladığım sevgimi veriyorum ona.'
Diye düşündü.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now