36. Bölüm "Sarıl Bana"

20.6K 1.2K 230
                                    

Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Keyifli okumalar.

 Keyifli okumalar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




24 Mart

İnce battaniyeyi üzerimden kaldırırken " Günaydın." diye mırıldandım.
Her geçen gün ağrıyan belime bu küçük açılabilen koltuk hiç de yardımcı olmuyordu.
Ellerimi yüzüme götürüp sıvazladım ardından ayağa kalkıp Toprak'ın yatağına doğru bir adım attım.

" Üşümüşsün." diyerek çıplak omuzuna bir öpücük kondurdum. Saçlarını okşarken tek elimle beyaz çarşafı omuzlarına örttüm.
Adımlarımı banyoya yöneltip yüzümü yıkadım ardından uyurken bozulan başörtümü yapıp tekrar Toprak'ın yanına geldim.

Gece kapattığım perdeleri açtığımda dışarıda çiseleyen yağmur ile buruk bir gülümsememe yerleşti suratıma. O gün de yağmur yağıyordu...

Aradan üç gün geçmişti. Toprak'ın kahve gözlerini göremediğim, sesini duyamadığım üç gün.
O gün Toprak'ı yoğun bakımda gördükten sonra eve gidip duş almıştım. İlk önce kendim için sonra Toprak için kıyafet alıp tekrar hastaneye gelmiştim. Bizimkiler ve Muhsin Dede de hergün gelip görüyordu ama ben burada kalmalarına izin vermiyordum.
Muhsin dede zaten hastaydı onun burada kalıp sürekli Toprak'ı bu halde görmesi onu daha kötü yapmaktan başka bir işe yaramayacaktı çünkü.

Melih, Deniz ve Erva ise nerdeyse sürekli buradalardı. Deniz günlerdir kendine nöbet yazdırıyor gece de burada bulunuyordu. Erva zaten staj günlerinde burada olduğu için beni yalnız bırakmıyordu. Melih ise her fırsatta gelip bir sorun olup olmadığını soruyor her ihtiyacıma yetişiyordu.

Cama iyice yaklaşıp küçük bir aralık bırakacak şekilde araladım. İçeriye sızan toprak kokusunu içime çekip
" Ne güzel kokuyor değil mi?" diyerek yönümü Toprak'a döndüm. " Aynı senin gibi."

İçeri daha fazla soğumadan camı kapatıp tekrar Toprak'ın yanına yaklaştım. Saate baktığımda 08.03 olduğunu gördüm. Yaklaşık bir saat sonra vizit yapılacaktı. Doktorlar kontrol ettikten sonra pansumanını yapabilirdim.
Bacağımı yatağın kenarına koyup yatağa çıktım. Yanındaki boşluğa uzanıp bana dönük olan yüzünü izlemeye başladım.
Bir elim artık uzayan sakallarına giderken "Ne zaman uyanacaksın."diye fısıldadım.
Titreyen dudaklarımı zor da olsa zapdedip " Özledim." dedim ardından.

Kıpırtısız duran ellerine ardından günlerdir açmadığı gözlerine çevirdim bakışlarımı. Oysa ben yanındayken bana sarılmadan duramazdı ki.
Günlerdir uyanmıyordu. Durumunda kötü olan hiçbir şey yoktu. Aksine yarası gittikçe iyileşiyordu. O kadar kan kaybettikten sonra bile çok çabuk toparlamıştı. Ama tek bir sorun vardı. Uyanmıyordu. Doktorlar uyanmaması için hiçbir sebep olmadığını söylüyordu.
Tek yapmamız gereken beklemekmiş. Beklemek çok kolay gibi...

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now