23. Bölüm " Pamuk şeker gün"

Começar do início
                                    

'Yahu biz de lise okuduk hiç böyle değildik. Ne bu hareketler. Hayır yanında benim oturduğumu görüyorsun daha ne bakıyorsun. Şimdi seni bı güzel dövmek vardı. Ama dua et ben olgun bir insanım. Sen bak hele benim gözüme seni bi etkisiz hale getireyim. '

Eylül bir yandan içinden söylenirken bir yandan da kızlarla göz kontağı kurup. Kötü kötü bakmaya çalışıyordu.

Toprak durumun farkında olacak ki. Eylül'ün çantasının üstündeki elini tutup kendi dizinin üzerine koydu. Ve elini okşamaya başladı.

Kızlar da ayıla bayıla inecekleri durağa gelip indiler.
Eylül'ün hala çok uykusu vardı. Başını Toprak'ın omuzuna koyup gözlerini kapadı.

Toprak ise Eylül rahatsız olmasın diye inene kadar kıpırdamamıştı. Arada bir Eylül'ün gözüne gelen güneşe elini tutmuş. Ha bir de oğlum kalksanıza ben oturayım diyen teyzeye " Olmaz teyze kusura bakma karım uyuyor." cevabını vermişti. Tabi bu cevap üzerine tüm gözler Toprak'ın üzerine kaymış. Teyze 'gençlik ölmüş gençlik bitmiş diyerek' iki durak sonra inmişti.

' Hayır beş dakika sonra ineceksin ne diye yerinden ediyorsun insanları' diye söylendi Toprak içinden.

Etrafına baktığımda dedesinin oturduğu mahalleye geldiklerini anlayan Toprak düğmeye bastı.

İstemese de Eylül'ü tatlı uykusundan uyandırdı. Otobüsten inmeleriyle Eylül'ün cırlaması bir olmuştu.

"Ya Topraak erken inmişiz. "
"E dedemlerin mahalle burası işte."
"Öyle öyle de yukarıdaki durakta insek daha yakındı. Yürüyeceğiz şimdi.Üşüyorum ben."

Deyip çantasından hırkasını almaya yeltendi. Toprak ise ben veririm diyip Eylül'ün sırt çantasını açtı. Hırkayı çıkarıp Eylül'ün giymesini bekledi.

Hırkayı giyer giymez Toprak Eylül'ü kolunun altına aldı.
" Ben seni ısıtırım küçük hanım"dedi.
Eylül ise gülümsemekle yetinip. Elini Toprak'ın beline koydu. Ve sıkıca tuttu.
.
.
.
.
Camdan dışarı bakarken gördü canı gibi olan çocukları. Gülüşe gülüşe geliyorlardı.
Hep çok üzülmüştü o. Hem Toprak'a hem Eylül'e. Küçükken anlaşamadıklarını görünce sorardı hep. Acaba hissediyorlarmı diye.

Büyüdükçe hep birbirlerine yakıştırdı onları. Küçükken olduğu gibi bir araya da getiremiyordu ki. İkisi de büyümüş koca insanlar olmuşlardı. Belki birbirlerini görseler severler ama diye düşündü.
Biri çok güzel bir kız, edepli bir hanımdı. Diğeri dalyan gibi delikanlı.
Bunu ilk önce Eylül'ün amcası ve yengesi ile konuştu. Onlar da Eylül'den onay alınca olur bu iş dedi. Ama Eylül'ün görüşeceği kişinin Toprak olduğundan haberi yoktu.
Torunum diye bahsetmişti ondan.
Çünkü hiç birbirlerini sevmemişlerdi. Çocukken bile...
Ama şimdi birbirlerine sarılmış görünce gözünden bir damla yaş düştü.
"Özür dilerim çocuklar."dedi sessizce.

Çalan kapı düşüncelerini bölmüştü. Hızla kapıya gidip açtı.
Oğlum deyip sarılıverdi torununa.

"Dedem ver elini öpeyim. "

Toprak ve Eylül dedelerinin elini öpüp salona geçtiler.
İkisi yanyana oturmuş Muhsin dede de karşılarına geçmişti.

" MaşAllah çok yakışıyorsunuz. "deyip güldü Muhsin dede.
Toprak sırıtırken Eylül utangaç utangaç kıvranıp Toprak'ın koluna bir dirsek geçirdi.
Koca adam Eylül'ün vurması ile kıvranıp durdu mahsustan.

"Ya ne vuruyorsun Eylül birşey mi dedim. "
Eylül yan yan bakıp "Sus Toprak" dedi adeta.
"Bak baak bide kötü kötü bakıyor.
Ya dede kurtar beni şundan." diyerek hemen dedesinin yanına geçti Toprak.

SINIR |Tamamlandı|Onde histórias criam vida. Descubra agora