76. Açlık Oyunları (Yılbaşı Özel)

637 30 15
                                    

|Düzenlendi|

Heeyy Merhaba 1 ay olmuş hikayeyi yazmayalı.Yazmayı özlemişim.Bu arada 1k olmuşuz!!!Okuyan Herkese teşekkürler.Herkesin yeni yılı kutlu olsun!!

Paylor'un sorusu üzerine odaya sessizlik hakim olmuştu.Herkes birbirine bakıp ne cevap vereceklerini düşünüyorlardı.Yüzlerinde endişe, korku ve kararsızlık vardı.İlk konuşan Johanna oldu;

"Geçen seferde dediğim gibi ben kabul ediyorum.O çocukların bizim yaşadığımız acıları yaşamasını isiyorum.Gözlerinde o çaresizliği ve insan öldürmenin verdiği korkuyu görmek istiyorum."

Johanna'nın kızgınlığı yüzünden okunuyordu.Onun aksine Finnick daha sakindi.

"Ben hayır diyorum sonuçta onlar sadece çocuk.Benimde bir oğlum var ve benim yaptıklarımın acısını ondan çıkarmalarını istemezdim." Gale konuşmaya başladı;

"Ben evet diyorum.Hepsinin tek tek yüzlerindeki acıyı, korkuyu, yalnızlığı görmeliyim." Peeta ona şaşırmış bir şekilde baktıktan sonra sözü devraldı;

"Ben de hayır diyorum.Onların bize yaşattıkları acıyı yaşamaları gerekmez.Onların hiç bir suçu yok.Finnick'in dediği gibi onlar sadece çocuk." Paylor bana bakıp sorarcasına kaşlarını kaldırdı.

"Peki ya sen Katniss.Seçimin kararı belirleyecek."

Paylor'un sözleri üzerine kaşlarımı çattım ama cevabım çoktan belliydi.

"Ben evet diyorum.Prim için." Prim'i anmak bile benim için başlı başına bir mücadeleydi.

Peeta'nın şaşırdığı her halinden belliydi.Kaşlarını çatmış beni inceliyordu.

"Katniss onlar sadece çocuk.Bunu nasıl onaylarsın?" Nefesimi bıkkınca dışarı verip konuştum;

"Üzgünüm Peeta Prim'de çocuktu." Bütün o bakışlardan daraldım ve daha fazla dayanamayacağımı anlayıp odadan çıktım.

Koridorda rastgele bir odaya girdim.Sanırım kütüphanedeydim.Neden her odada bir kitaplık varken bunun dışında bir kütüphane yapmışlardı ki?

Odanın her duvarında tavana kadar uzanan kitaplıklar vardı.Tabiki yine hepsi duvara gömülüydü.Odanın tam ortasında metalden büyük bir masa ve sandalyeler vardı.Sandalyelerden birini çekip oturdum.Düşüncelerim beynimi yerken ardından kapı açıldı ve içeri Gale girdi.

"Hey Catnip üzülme seni anlamıyorsa bu onun suçudur.Ben seni anlıyorum.Onlarca çocuk oyunlarda öldü.Bunu onlara ödetmeliyiz."

"Kesinlikle Gale!Beni hiç anlamıyor.Prim'in boşuna ölmesi canımı yakıyor.O gün o meydanda onu kurtarabilirdim ama yapamadım lanet olsun ki yapamadım!" Sinirlerime hakim olamıyordum.O günü düşünmek tekrar yaşamak gibi bir şeydi.

"Kendine haksızlık etme.Elinde olan bir şey değildi.Kendini affetmelisin Prim'in seni affettiğine eminim."

O anda olanlar sadece bir saniyelikti.Gale eğildi ve beni öpmeye başladı.Dudaklarımız yıllardır bu anı bekliyormuşçasına hareket ediyordu.Oysaki daha bir gün saatler önce öpüşmüştük.Daha sonra Gale beni kucağına alıp rastgele bir yatak odasına götürdü.Suçluluk duygusu hissetmem gerekirken sadece acı ve istek duyuyordum.Beni yatağa yatırıp kıyafetlerimi yırtarcasına çıkarmaya başladı.Nefes nefese konuşmaya başladı;

"Katniss bu anı ne kadar uzun zamandır bekliyorum inanamazsın.Bunu gerçekten yapmak istiyorsun değil mi?"

Sözleri üzerine sadece kıkırdadım.

"Sen sadece kimsenin bilmediğinden emin ol yeter."

Dudaklarımız tekrar buluştuğunda tek düşündüğüm ne kadar zevk aldığımdı.Elleri vücudumda ilerlerken kendimi yeniden ormanda hissettim.Güvende, Gale ile birlikte, sorumluluklar ve oyunlar olmadan.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sabah gözlerimi aniden açtım.İlk başta nerde olduğumu anlayamadım.Yanımda yatan Gale'i görünce dün gece aklıma geldi.İşte suçluluk duygusu gelmeye başladı.Dün geceyi asla konuşmamak üzere unutmalıydık.Ben ne yapmıştım böyle.Peeta'ya ikinci kez ihanet etmiştim.

Eşyalarımı toplayıp hemen odadan çıktım.Sessizce parmak uçlarımda koridorda yürüyüp bir yandan da giyindim.Ayrıca kimsenin beni görmemesi için dua ediyordum.

Önüme gelen ilk kapıdan girdiğimde mutfak olduğunu anladım.Oldukça büyük bir mutfaktı.13.Mıntıka'nın büyüklüğü beni her geçen gün şaşırtıyordu.

Kendime kahve hazırlayıp elimde ki siyah kupayla bahçeye çıktım.

Sabahın ilk saatleriydi ve güneş yeni doğuyordu.Manzara harikaydı.Gökyüzü mavinin ve grinin renkleriyle doluydu.

Kahvemi içerken omzumda hissettiğim el ile irkildim.Gelen Finnick'ti.

"Merhaba güzelim vay canına manzara harika." Boğuk çıkan sesi ile daha da dayanılmaz görünüyordu.

Gözleri gördüğü manzara karşısında parlıyordu.Finnick Odair daha ne kadar tatlı olabilirdi acaba.

"Gerçekten de öyle.Harika bir sabah." Temiz havayı içime çekerken gülümsedim.

"Ah bu arada Paylor öğleden sonra bizi toplantı odasına çağırdı.Çocuk haraçların isimlerini açıklamak için.Biliyorsun bu konuya hala sıcak bakmıyorum ama kararına her zaman saygı duyuyorum."

"Teşekkürler Fin." İçtenlikle gülümseyip kahvemi yudumlamaya devam ettim.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Öğleden sonra hepimiz toplantı odasında buluşmuştuk.Peeta hala kızgındı ve benden olabildiğince uzağa oturmuştu.Ona baktıkça suçluluk duygum dahada artoyordu.Bu iğrenç bür duyguydu ve mideme kramplar girmesine neden oluyordu.

Aniden kapı açıldı ve Paylor içeri girince grup tamamlanmış oldu.Yorgun görünüyordu.Sanırım bütün akşam boyunca masum çocukların isimlerini hazırlamak zor olmalıydı.

"Oyunlara katılacak haraçların isimleri belirlendi.Ekranda da görüntülerini görceksiniz.Aklınıza takılan bir konu olursa sormanız yeterli." Elindeki kumandamsı şeye bastı ve ilk haraç ekranda belirdi.

"İlk isim Liz Snow'un torunu.Arkamdaki ekranda resmi var."

Demek Snow'un torunu buydu uzun kahverengi saçlı yeşil gözlü bir kızdı.Oldukça zayıf gözüküyordu.Muhtemelen ilk ölenlerden olacaktı.

Paylor tekrar düğmeye bastı ve resim değişti.

"İkinci Phobe 2. mıntıkanın Başkanı'nın kızı."

Phobe ise Liz'in aksine iri bir kızdı.Kısa sarı saçları ve ela gözleri vardı.

Geri kalan 22 haracıda saydıktan sonra toplantı odasında işimiz bitmişti.Ama Paylor'un söyleyecekleri varmış gibi duruyordu;

"Evet haraçları tanıdığınıza göre işin önemli noktasına geldik.Bu çocuklara sizler akıl hocası olacaksınız."

Dediği uzunca bir süre kulağımda çınladı.Geri kalan her şey sanki birer uğultuydu.Kendime geldiğimde yalnız olmadığımı fark ettim.Johanna Paylor'a bağırıp masanın üzerindeki her şeyi yere atmış köşede sessizce ağlıyordu.Finnick sandalyesinde sanki geçmiş günleri tekrar yaşıyormuş gibi hüzünlüydü.Peeta bana adeta nefret edercesine bakıyordu.O an yine 13.mıntıkaya gittim geçmişe.Ben tek taraflı camın arkasındaydım o kemerlerle bağlı yatağında adımı haykırıyordu.

Aşk ÜçgeniWhere stories live. Discover now