xiii

21.1K 924 671
                                    

"Ne diyorsun be!"

"Acele et diyorum, ben giyindim bile."

"Bende--giyinmeye--çalışıyorum." dedi kesik kesik, bu arada tek bacağına geçirdiği pantolonla beraber odadan çıkmıştı. Tek ayak üzerinde zıplayarak önümden geçti ve kendini koltuğa attı.

"Oy, dar pantolon giymenin ne kadar zor birşey olduğunu unutmuşum."

"Dar mı?"

"Hee, dar."

"Niye?"

"Diğer bütün pantolonlarım kirliydi, e bu havada şortla da çıkmiyim istersen."

"Benimkilerden alsaydın," dedim kafamı çevirerek.

"Heeh, evet senin pantolonlarına ne yaptığını biliyorum; yıkamak yerine üzerlerine oda kokusu sıkıyorsun. Oğlum teyzen sırf sen kıyafetlerini yıka diye bütün fatura masraflarımızı karşılıyor."

"A demek o yüzden," dedim şakayla karışık sinirlice. "Bende ikimizinde anne babası ölü olduğu ve adam gibi para kazanamadığımız için karşılıyor sanıyordum."

"Çok komiksin." ve derin bir nefes verdi, sonunda pantolonu giymeyi başarabilmişti. "Gidelim hadi."

Binadan çıktığımızda kar yağıyordu.

"Allam hava buz gibi. Allam donuyom. Allam bu pis sokağın köşesinde donarak ölücem Mete."

"Sen kimin sokağına pis diyorsun piç!" bu beklemediğim atar komşumuz Hilmi amcadan gelmişti.

"Hilmi amca valla öyle demek istemedi."

"Amca mı, ben sana şimdi amcayı gösteririm ayıoğlu! Abinizin lan ben sizin!"

Tam elindeki çay bardağını tabağıyla birlikte fırlatıp İstiklal'le bana ikili kombo yapacaktı ki karısı Nurdan teyze imdadımıza yetişti ve olay yerini yavaşça terk ettik. Sokaktan çıkarken İstiklal bağırdı.

"E tabi insan seksen yaşında bile olsa hissettiği yaştadır derler!"

"Ebeni--!!"

Durağa gelene kadar pek konuşmamıştık; çünkü ağzımı açmayı bırak ne zaman kafamı kaldırsam kar taneleri yüzüme saldırıya geçiyorlardı. Yılbaşı gecesi olduğu için sokaklar ışıl ışıldı ve insan kaynıyordu. Bu insanların hiçbirinin dondurucu soğuğu ve fırtınayı sikliyormuş gibi bir halleri olmamasına rağmen soğuk benim iliklerime işlemişti ve İstiklal'in de aynı durumda olduğundan emindim.

"Üşüdün mü?"

"Evet. Bir arabamız olaydı otobüsle gitmek zorunda kalmazdık, şeye, ee..?"

"Gökalp."

"Hah ona. Bu namını çok duyduğum insanla tanışmak için sabırsızlanıyorum aslında."

"Emin ol çok seveceksin." O sırada otobüs gelmişti. "Atla hadi."

Otobüs beklediğimden daha doluydu, sanırım hiçbir yere tutunmasak da düşmeden ayakta durabilirdik. Yinede kendimi sağlama almak için tutacak bir yer buldum ve İstiklal de kolunu omzuma atarak bana tutundu. Otobüs hareket ettikten birkaç dakika sonra o kolun yavaşça aşağılara indiğini fark ettim. Önce sırtıma, belime ve sonra da kıçıma.

"Ne yapıyorsun?" dedim fısıldayarak.

"Benim olan şeyi sağlama alıyorum."

"Eğer cidden senin olan şeyi sağlama almak istiyorsan, ellerini kendi kıçına koy." bunu duyduğuna üzüldüğümü biliyordum, çünkü birkaç hafta önce bu konuda kavga etmiştik, ama konuşmaya devam etti.

sentimental boys at ♡ [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin