13

95 14 29
                                    

"Riddle yapma! Okul yönetimi yeni bir ölümle daha çok sarsılır bu sefer kaçmamız imkansız"

Tom ile ortak salonda en dipte ki masaya yerleşmiş onun "karanlık toplantı" adını verdiği tartışması içindeydik. Daha çok o konuşuyor bende itiraz etmeye çalışıyordum. Tabii yerse.

Onu kararından döndürmeye çalışmak azap gibiydi.

İnatçıydı. Asla buzlarını eritmiyordu.

"Bu olacak Bella. Beni vazgeçtiremezsin"

Sustum. Daha ne diyebilirdim ki zaten..

"Peki. Bu gece yarısı bu iş bitecek Riddle daha fazla stres içinde yaşamak istemiyorum"

İçimden neler neler söylemek istiyordum ama gazabından korkuyordum.

Ona olan sevgim yüzünden ölmeyi göze alıyordum fakat o.. Beni kullanıyordu bunun bilincinde olmak acıydı.

Angelina gibi olsam belki beni ciddi anlamda severdi. Kullanmazdı beni.

Ah Bellatrix kimi kandırıyorsun sen.. Kendini kandırmaya devam ediyorsun her seferinde. Elinde sonunda kıymetini anlayacak zamanı bekle. Yani.

Bana cevap verme gereği duymadan yanımdan kalktı ve erkekler yatakhanesine doğru ilerledi.

"En azından iyi geceler diyebilirdin"

Titreyen elimi tutup dişimi sıktım. Kendimi kontrol edemiyor garip bir hale geliyordum.

3 saat sonra her şey tepetaklak olacaktı.
Tekrar.

Salonda kimse kalmayana dek oturup bekledim.

Yeni bir cana kıyacaktık. Kendi elimle birini öldürecektim Tom'a bir şey olmasın diye kendimi feda ediyordum yine..

Akıllanmıyorum, uslanmıyorum iyiden iyiye kafayı yiyorum.

Dakikalar kum tanesi gibi elimden akıp gidiyor, saatler kar tanesi gibi damlıyor ve eriyor.

Planımız 2 saat sonra işleve girecekti ve ben midemin kasılmasından dolayı bir şey düşünemiyordum.

Rahatsızlanmış gibi yapıp Angelina ile birlikte tuvalete gitme bahanesi ile onu öldürüp Tom'a bir kez daha itaat edecektim.

Riskli ve klişe bir plandı. Gerçi o kız için fazlaydı.

Sanırım biraz uyusam iyi olacaktı.

*

Asamı yere atıp derin bir nefes aldım.

Ellerimi kendime sardım. Beyaz kazağımın her yeri onun kanı ile lekelenmişti.

Tıpkı şarap lekesi gibi, garip bir koku yayıyordu ama bunu umursamadım. Yapmam gereken bir ton iş vardı ve sadece dolan gözlerimi kontrol etmeye çalışıyordum.

"Sen bittin, artık bittin sonun geldi" boşlukta kime ait olduğunu bilmediğim ama aşina olduğum ses yankılanıyordu.

Asamı attığım yerden alıp sımsıkı kavradım, ses uzaklaşırken derin bir oh çektim.

Beni bulamamıştı. Hala yaşıyordum.

Peki Tom yaşıyor muydu? Tekrar yürümeye başladım, aydınlığa doğru..

Yer kan lekeleri ile doluydu. Ve bir sürü ceset.

İçlerinde küçük sınıflar bile vardı.. Tanrım.

Aniden tanıdık sima ile yüzüm seyirdi.

O ölmüştü...

*

Ter içinde sarsılarak uyandım. Tom yanımda durup kolumu tutuyordu ona baktığım an elini benden çekti.

"Kabus görmüş olmalısın.. Hadi kalk"

Sesini daha önce hiç bu kadar narin duymamıştım.. Kabustan uyanmanın verdiği kalp atışlarıyla birlikte kalktım ve derin nefes aldım.

İşte başlıyoruz.


Yıllar sonra gelen bölüm.. İyi okumalar.

Secret Love / Tom & Bellatrix Where stories live. Discover now