Lgs/Yks 2020

114 7 15
                                    

Merhabalar sen eehehehheheheheh;)

(Fil ağaca değil ağaç file tırmanır amk)

Konu belli, konuşulacak çok, Silivri soğuk.

Bu sene covid19 sebebiyle neredeyse 3 ay evde kalan 20 yaş altı 'ÜLKENİN GELECEĞİ'  bir anda kalabalık bir  ortama sokulup, 2 3 saatin sonunda Twitter da bu ortam 'HUZUR VE GÜVENLİK' ile bahsedildi.

İlk bizlere sokağa çıkma yasağı uygulandığında çeşitli televizyonun 'haber'  kanallarında "Gençler, ben risk altında değilim,bana bir şey olmaz demesin" dediler.

3 ay 3 AY AY BAKIN AY YANİ 30 İLA 31 GÜNÜN BİRLEŞİMİ OLAN KAVRAM AY evde kaldık. Sonra bir anda yüzlerce insanın arasında bulunduk.

Şimdi şunu ilk başta söylemek istiyorum madem bak madem biz taşıyıcıydık yani bize bulaşsa öldürmezdi ama ailemizdeki kronik hastalığı olan ya da yaşlı bireylere bulaştırabilirdik de şimdi bir anda Allah tarafından kutsanma falan mı geldi de biz tehlike olmaktan çıktık?

Neyse zorla sınava girildi çıkıldı. O sınav stresi üstünüzden kalktı şimdi de tercih döneminin stresi var bunu halletmeye çalışırken sosyal medyada karşınıza şöyle bir yazı geliyor;

Yorum yok, eleştiriyi kabul eden bir devlette yok.

Şimdi şuna bir açıklık getirelim. Bizi(!) sadece birkaç yıl(belki o kadar da değil) idare edecek bir miktar için geleceğimizi sattık. Olay aynen şöyle oldu kanımca.

Bir toplantı ayarlandı başkan(!) konuşmaya başladı ertelesek mi ertelemesek mi sorunsalı. Sonra oradan bakan ilan edilmiş bir insan evladı ertlenmesin turizm batar dedi. Ve buna rağmen bizim MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZ ağzını açmadı.

Ben birkaç ay öncesine kadar gerçekten Ziya Selçuk'u sevmiştim. Fakat şunu fark ettim ülkemizdeki bakanların derdi oturduğu koltuk ve gelen aylık maaş. Ve bu insan evladı da bunlar konuşulup tartışılırken köşeye çekilip seyirci kaldı. Hakkımızı savunması gereken insan o sırada sadece ama sadece oturduğu koltuğu düşündü.

Şimdi söyleyin bakalım bu ülkeden ne olur? Bir bok olmaz. O saçma sapan pembe düşünceleri bir kenara bırakın artık. Bu ülke gençlere değer vermediği sürece, eğitime değer vermediği sürece, işçilere değer vermediği sürece, diplomalı garsonlara değer vermediği sürece bir bok olmaz.

Peki ne yapacağız?

Cevap basit beyin göçü. Siktirin gidin. Bu kadar basit. Kendinize olanaklar yaratın. Şunu da unutmayın beyin göçü vatan hainliği değildir.

Kimse kusura bakmasın ben hayatımın 20 küsür yılını bir diplomaya heba edip sırf vatan haini diyecekler diye burada kendimi çürütemem. Elimde diplomamla esnafa çay dağıtamamam, bir malikanede ayak işleri yapamam.

Sırf refah bir hayatım olsun diye harcadığım yılları bir avuç cahil ne der diye heba edemem.

Beyin göçü vatan hainliği değildir, eğer bir ülke beyin göçü yapabilecek insanlara değer vermezse olanak sağlamazsa o ülke maalesef ki yıkılmaya mahkumdur.

Şu durumda terk dert  Amerika'nın başka devletlerden maske çalması gibi konuşan devletin, en iyi ülke bizim kafasında yaşayan cahillerin, okudun da ne oldu denilecek yaşamın olduğu bir ülkeden umudu kesmediyseniz aptalın tekisiniz demektir.

Ha bu sene sınava giren nesilin çoğu  esnafa çay dağıtmaya, sokakta çöp toplamaya, sanayi de araba yıkamaya mahkum. Ve şunu da unutmayın hiçbirinin sikinde değilsiniz. Onlar akrabalarını kurtarır ama sizi kurtaracak bir akrabanız yoksa yavaş yavaş göçmeye hazırlanın derim ben.

Daha da fazla devletten medet umup kendinizi küçük düşürmeyin. Sizin onurunuzu,gururunuzu, ahlak ve terbiyenizi  hak etmiyorlar. Terk edin dostlarım terk edin. Arkanıza bakmadan kaçın. Kendinizi yakmaya sefil bir hayat yaşamaya  ve diplomanızın elinde kalmasına mahkum değilsiniz. Sizi kurtaracak yine sizsiniz. Bunu da unutmayın.

Sınava girenler de moralini bozmasınlar değmez çünkü. Bu ülkede okusanızda okumasanızda bir bok olmayacak.

Cringe Level HardWhere stories live. Discover now