16| Geri zekâlılarla mücadele vakfı.

2.4K 306 204
                                    

✧

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hogwarts öğrencileri arasında ölüm sessizliği vardı.

Kimse bir yorumda bulunamıyordu, çünkü genel bir şaşkınlık vardı herkeste. Yıllarca umursamaz ve şen şakrak gördükleri Taehyungʼun bu kadar sinirli ve bu kadar ciddi olması, arkadaşlarını da, sadece tanıdıklarını zannedenleri de, şaşkına uğratmıştı. Her şeye rağmen kendini bir türlü belli etmeyen tek Slytherin öğrencisi vardı ki, o da zaten esmer tenlinin bu denli patlamasına sebep olan kişiydi.

Jimin, sandığından daha ciddi itirafı duyduğunda ne yapacağını bilememişti. Dudaklarına mı yapışmalıydı, duygularını gizlediği için yumruk mu atmalıydı? Hesap mı sormalıydı? Ya da dalga mı geçmeliydi?

İçinden o şekilli ve gece rüyalarını süsleyen dudaklara yapışma isteği ciddi bir baskı uygulasa da, iradesini toplayarak, hiçbir şey demeden ortamı terk etti. Sakinleşmeli ve öyle hareket etmeliydi. Ani duygularının esiri olmamalı ve sinirli halinin onu yönlendirmesine izin vermemeliydi. Ama-- Sikerler olgunluğu.

Jimin yetişkin değildi ve tam da duygularına göre hareket edeceği yaştaydı!

Hızlıca gittiği yolu döndüğünde içinde ince bir heyecan tüm vücudunu esir almış şekilde genç adamı telaşlı hâle getiriyordu. Hızlı ve kısa nefeslerle biraz önce hapsolduğu kapının önüne geçtiğinde Taehyungʼu orada bulmayı umut ediyordu ve beklentileri o yöndeydi fakat ne itiraf sırasındaki kalabalık vardı, ne de aptal kediciği ortalıktaydı. Düşündü, nereye gitmiş olabilirdi ki? Eğer kendi binasına gittiyse diğer Gryffindor öğrencileri onu yurda almazlardı, adı kadar emindi. Belki Jungkookʼla konuşarak aracı olmasını isteyebilirdi ancak bunu da kendisine yediremiyordu. Yurtta olması ihtimalini en sona bırakarak Hogwartsʼın geniş bahçesine çıktı.

Bakacağı çok yer vardı.

“Ben salak mıyım?”

“Yoo,” diye söylendi Taehyung kolunu masaya dayarken. “öyle olsan Quidditchʼin takım kaptanı mı olursun, aslanım?”

“Peki ben geri zekâlılarla mücadele vakfı mıyım abi? Niye beni de peşinde sürüklüyorsun?”

Jungkook söylenmeye başladığında derince ofladı yakışıklı genç. Seslice yutkunarak burnunu çektiğinde üzgün gözlerle arkadaşını izliyordu kumral genç de. Taehyung dik durmakta zorlandığı bedeniyle oturduğu sandalyede sırtını gerdiğinde anlamsızca güldü. “Nasıl görünüyorum?”

“İğrenç.”

“Of dur o zaman, bekle.”

İkisi de sarhoş olmuştu.

Esmer tenli genç hiçbir faydası olmamasına rağmen dağılan saçlarını uzun parmaklarına daldırarak düzenlemeye çalıştı. Kabaran tutamları düzenlemek zaten zorken, bir de kafasına taktığı kırmızı bandanası sarhoş genç için hayatı daha da zorlaştırıyordu. Jungkook boş gözlerle, “Boş ver ya, beğenen böyle beğensin.” diyerek self love yaparken Taehyung için bu olası bile değildi. Umursamadan kafasındaki kumaşı çekip, “Hayat çok zor bir de senle uğraşıyorum.” diye bağırdı. Çevresindeki birkaç insan yüksek sesle kendisine baksa da o, o an bunun farkında değildi. “Herkesten nefret ediyorum,” diye söylendi. Arkadaşı da o sıra kafasını koparırcasına sallayarak destek oluyordu. “özellikle o yılan var ya, bitirdi beni be! Sinsice geldi girdi kalbime... yazıklar olsun sikeyim böyle işi.”

[✓] colloportus ➸ vmin | namkookWhere stories live. Discover now