11| Quaffle bırakıldı ve maç başlıyor.

2.5K 356 152
                                    

✧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taehyung kendini tanımaya başladığı zamandan beri, neredeyse, Jimin'i tanıyordu. Ve Jimin'le anlaşamıyordu. Basit bir bina kavgası mıydı yoksa zıt karakterlerinden mi kaynaklanıyordu belli değildi ancak bu dönem birçok şey kendisi adına değişmeye başlamıştı. O her zaman cesurdu, bir kere gururlu Gryffindor binasının öğrencisiydi, kalbinin üstünde taşıdığı armanın simgesiyle gurur duyuyordu. Her zaman korku nedir bilmez şekilde olaylara dahil olurdu. Jungkook'un başına bir şey gelmemesi için kendini öne atardı. Arkadaşlarının cesaret edemediği durumlara öncülük ederdi.

Ancak... bu dönem içini titreten, geceleri kendisini sıkıntıya düşüren duyguları vardı artık.

İlk defa tam olarak ne yapacağını bilemediği, nasıl ilerlemesi gerektiğini bilmediği bir durumun içindeydi genç adam. Gecelerini yarın ne yapacağım diye plan yaparak değil, tek bir kişiyi düşünerek geçirmeye başlamıştı. Gözlerini kapadığı anda siması önüne geliyordu... kendisine oranla küçük fakat bir o kadar delici bakan gözleri, ince burnu, avucunu yaslasa içini dolduracak yanakları ve dudakları... kalın dudakları. Aklını başından almasına yetecek o güzel dudakları.

Şu döneme kadar ona hiç bu kadar çekilmemişti Taehyung ancak bu dönem her ne zaman ikisi de yakınlaşsalar aralarında inanılmaz bir elektrik ikisini de yakıyordu. Jimin'in de kendine karşı çekildiğini hissediyor ve görebiliyordu ancak güvenemiyordu da. O yılan her an kendiyle oynuyor olabilirdi ve Taehyung'un belli etmese de en büyük zayıf noktası buydu.

Kandırılmak.

Kimseye tam anlamıyla bağlanamamasının asıl sebebi buydu bir bakıma da. Jimin'i düşünürken ne kadar hafif hissetse de ardından geceleri peşini bırakmayan yakışıklı Slytherin'in kendiyle oyun oynadığı düşüncesi başını ağrıtıyordu.

Ve tanışmalarından beri ikisinin arasındaki ilişki düşünülünce bu çok da altı boş bir düşünce değildi.

İç çekerek sağ tarafına döndü. İçi yine sıkıntıyla dolmuştu ve sabah turnuvanın ilk maçı olmasına rağmen düşüncelerini kontrol edip de uyuyamıyordu bir türlü. Bakışlarını uyuşukça Jungkook'a getirdi. Camın kenarında yattığı için ayın ışığı güzel yüzüne çok ince vuruyordu odadaki ışıkla birlikte. Esmer tenlinin aksine derin bir uykuda olduğu belliydi. Araları birkaç gündür Taehyung'dan dolayı gergin olsa da iş ciddiye bindiğinde Jungkook takımı için duygularını ikinci plana atabiliyordu.

Bir taraftan bir türlü kendini emanet edemediği Jimin, bir yandan da aralarını kendi kıskançlığı yüzünden bozduğu arkadaşının durumunu düşününce derin bir nefes alarak saçlarını alnından çekti. Şimdi uyandırıp da Jungkook'la barışamazdı ancak uykusunu daha rahat geçirmesi için ışığı kapatabilirdi.

"Nox."

Güne yorgun ve enerjisi düşük başlamıştı Taehyung ancak toparlanması gerekiyordu. Ve onu toparlayan da genelde Jungkook olurdu. 

[✓] colloportus ➸ vmin | namkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin