6. Bölüm

377 31 16
                                    

Sizi çok beklettim ama değdiğini düşünüyorum. Sizden sadece bir isteğim var vote ve yorum. Hikaye 1000 okunmayı geçti ki size ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Okuyan herkese teşekkür ederim. Beni kırmayıp yorum yazsanız olmaz mı? Neyse hadi sizi yeni bölümünüzle yalnız bırakıyorum, iyi okumalar.

Önceki Bölümde

Ben yemek salonuna geldikten 1 saat sonra ise Con ve James hazretleri de masaya teşvik edebilmişlerdi.

Onlar gelene kadar biz de bir birimiz hakkında konuşup gülmüştük. Güzel olmasına rağmen espiri anlayışı da oldukça iyiydi. Oldukça hoş biriydi ve ona alışmaya başlıyordum.

~Adealline'in ağzından~

Bugün röportaj günüydü ve ben çok heyecanlıydım. Evet evet bu kız The Vamps ile turda ama onlarla röportaj yapacağı için heyecanlı diye düşünüyorsunuz ama hayır burda YouTube videosu çekmiyoruz yada radyo programı gibi bişey. Bu tamamen canlı ve burda birçok ünlü var ve herkes birbirini tanıyormuş, bir aileymiş gibi. Kendimi salak gibi hissediyordum. Kimseyi gerçek hayatta tanımıyorum.

Ben bana verilen metni çalışırken Demi -Lovato olan Demi, DEMI Brad ile konuşurken kolunu yanlışlıkla bana çarptı.

"Ah, pardon." ,bu bir onurdu. Elini omzuma koyarak devam etti, "Hey! Sen röportaj yapacak olan kızsın değil mi? Yanılıyorsam beni bağışla." O kadar nazikti ki.

Ben anın şokunu yaşarken Demi ve Brad benim cevap vermemi bekliyorlardı.

"E-evet benim. Sende Demi'sin. O da Brad." Onlar bana tek kaşları kalkmış bir şekilde bana bakarken ekledim, " Sadece şaka yapıyorum." Elimi sallayıp gözlerimi devirdim. Buda aramızda oluşan gerginliğin daha da artmasına sebep olmuştu.

"Benim gitmem gerekiyor. Seninle tanışmak güzeldi ve sanada hoşçakal Brad." Bize el sallayıp 5-inch topuklularıyla ben ne kadar hızlı gidebildiğini düşünürken gözden kaybolmuştu bile. O bir kraliçeydi.

Bradley kolunu omzuma havalı bir şekilde doladı ve bizde biraz sohbet ettik ama bu sohbet veya karşılıklı konuşmadan ziyade bir flörtleşmeydi çünkü birbirimize sırıtmadan duramıyorduk. Bu güzeldi.

Birkaç dakika sonra sahneye çağırıldık ve bu noktadan sonra kalbim kulaklarımda atıyordu ve etrafımda konuşulanları neredeyse duyamıyordum bile.

Ne kadar heyecanlı olduğumu anlamış olacak ki Brad elimi güven verircesine, hafifçe sıktı. Bende ona garip bir gülümseme yolladım.

Mikrofon elime verildi. Son makyaj rötuşlarımız yapıldı ve sahneye gitmek üzere merdivenleri çıkmaya başladım.

Sahneye çıktığım anda çığlıklar yükseldi. Bu görüntüden sıkılacağımı düşünmüyorum.

"Bayanlar ve baylar öncelikle hoş geldiniz." Yine alkışlar yükselmeye başladı.

"Bugün büyük bir onuru üstlenip bu yılın en iyi çıkış yapan grubu The Vamps ile röportaj yapacağız."

"Biliyorum ki çok heyecanlısınız. Bende en az sizin kadar heyecanlıyım. Bayanlar ve baylar Can We Dance şarkısıyla The Vamps." Çığlıklar ve alkışlar yükselirken çocuklar da sahneye çıktılar. El salladıktan sonra enstrümanlarını aldılar ve çalmaya başladılar.

Onlar şarkılarını söylerken bende kenarda cümlelerimi tekrarlıyordum. Neredeyse şarkının bittiğini anlayamayacak kadar dalgındım.

Karşıma geçip oturdular ve sularından birer yudum aldılar. Onlarla neredeyse 2 hafta hergün birlikte olduğumuzu unutup nasıl olduklarını sordum.

A Different Life Than ExpectedWhere stories live. Discover now