•:34:•

7K 91 18
                                    

Sıçtığımın Justin'inden saatlerdir haber alamıyorum, ne yapacağımı bilmiyorum. Sikik bi adamla uğraşıyorum ve ortada neler döndüğünü adam akıllı anlayamıyorken her şey daha da boktan gidiyordu. Bana "yarın geleceğim" demesinin üzerinden 28 saat geçmesine rağmen ne bir mesaj ne bir arama aldım. Justin'in telefonu kapalıydı ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.

Kendimi saatlerdir içerisine gömdüğüm yataktan çıkıp bir şeyler yapmam gerekiyordu. Üzerimdeki yorganları itip yatakta doğruldum. Acıktığımı hissediyorum lakin hiçbir şey yiyecek iştahım yoktu. Hızlıca yataktan doğrulup kıyafet dolabıma gittim.Pijamalarımdan kurtulup adam akıllı şeyler giydim. Saçlarımı toplamaya karar verdim ve saçma sapan bir şekilde özenmeden tutturdum birbirine.

Havalimanına gideceğim,daha fazla dayanamıyorum. Bekleyeceksem de orada bekleyecektim çünkü hiçbir şey yapmadan burada böyle bekleyemezdim. Ne zaman geleceğini bilmiyorum ya da neler olacağını. O orospu çocuğu daha başıma ne kadar bela açacak? Sürekli aklımdan kötü düşünceler geçiyor ve buna engel olamıyorum.

***

Taksinin kapısını heyecanla çarpıp indiğimde göğüsümü kaplayan ağrı sayesinde nefes alırken zorlandım. Her şey kötüye gidecekti,bunu hissediyorum. Tek temennim Justin'in gelip beni bu kötülüğün içinden beni çıkaracak olduğunu bilmek. Düşüncelerim beni paranoyaklığa sürüklediğini hissedebiliyorum.Her düşüncemden koşuyorum,kaçıyorum fakat beni bırakmıyorlar.

Havaalanından içeriye girdiğim ve bulduğum bir bankın üzerine kendimi bıraktım. Telefonumu cebimden çıkarttım,tuş kilidini açtım. Daha fazla dayanamayacağımı bildiğim için Justin'i arayacaktım.

*Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor,lütfen daha sonra tekrar deneyiniz."

tekrar

*Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor,lütfen daha sonra tekrar deneyiniz."

tekrar

*Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor,lütfen daha sonra tekrar deneyiniz."

ŞU SİKTİĞİMİN TELEFONUNU AÇ ARTIK

*37 dakika sonra

"Alo?! Neredesin sen? Saatlerdir havalimanındayım Justin. Telefonun kapalı, hiçbir şekilde ulaşamıyorum sana.Aptal gibi burada bekliyorum. Neler düşündüm,aklımdan neler geçti haberin var mı senin?"

"Katherine,sakin ol. İndim uçaktan. Nerede olduğunu söyle bana."

"Bilet gişelerinin oradayım. Çabuk gel yalvarırım."

Kalbim ağzımda atıyordu adeta. Günler sonra onu görecektim. Özlem,korku,öfke... Tüm duygularım karmakarışıktı. Tek dileğim şuan yanımda olması. Tedirginlikten kendi yerimde ileri-geri yürüdüğümü fark ettim. Tırnak etlerime kadar her şeyi yolmuş,yemişim.

Uzaktan,elinde iki valizi ile heyecanlı heyecanlı yürürken gördüm onu. İçimdeki kaygının bir anda vücudumdan çekildiğini hissettim ve derin bir nefes verdim. Ona doğru koştum ve boynuna atladım. O kadar sıkı sarıldım ki  bir an nefessiz kalacağını düşündüm. Ellerini valizlerden çekip belime doladığında artık her şeyi unutabilirdim. Tüm korkularımı,Josh'a olan öfkemi, Justin'e olan kırgınlığımı...

"Bebeğim,neden buradasın. Sana geleceğimi söylemedim mi zaten?"

Bebeğim derken kafasını koyduğu omuzumdan ayrılarak gözlerini gözlerime dikti. Gözleri parlıyordu ve o bakışı o kadar güzeldi ki.

"Korktum Justin,meraktan öldüm."

"Buradayım,kaygılanma. O orospu evladını götünden sikeceğim. Tek emin olacağın şey bu olsun."

Ellerini ellerimle birleştirdi ve bir valizini eline aldı. Diğerini ise ben tuttum.  Beni havalimanından çıkartmak istedi artık. Başbaşa kalıp dinlenmek,özlem gidermek için sabırsızlıkla bekliyorum.

"Bu gece benimle uyur musun Justin?"

Gülümsedi. O gülümseme içimi öyle bir ısıttı ki,kalbim ısındı.

"Elbette,başka şekilde olması mümkün mü?"

Kapıya yaklaştığımızda Justin telefonu cebinden çıkartıp saate baktı. Kapının önünde bekleyen taksiyi el işareti ile durdurup bagaja valizleri koydu. Şuan mutluluktan korkuyorum. Her şey bozulacak diye...

***

"Kath, iyi misin? Bana bak."

Nefesim göğüsümden geçmiyordu, adeta sıkışmıştı. Ellerimi göğüsüme bastırıp kaldım. Justin ne olduğunu anlamaya çalışsa da anlatamıyordum acıdan. 

"Fazla kıpırdama,ineceğiz şimdi çok az kaldı. Dayan lütfen. Bak geldik eve."

Zar zor nefes geçse de hala kötüydüm.Eve kadar dayanmak zorundaydım.

Yaklaşık 3 dakika sonra taksi evimin kapısının önünde durdu ve indik. Tanrı'ya şükürler olsun ki gelmeyi başarmıştık.Ölüm gibi bir şeydi bu yol, bitmek bilmedi. Jus valizleri çıkartırken ben de yavaş yavaş bir kaç adım bahçeye doğru yaklaştım. O ise arkamdan geldi. 

"Sonunda gelebildik, daha iyiyim artık. Sen varsın ya bu bana yeter."

Önden önden yürüdüğüm için Justin'i göremiyordum. Söylediğim cümleye karşılık vermedi. Meraklanıp arkamı döndüm.

SİKTİR

Josh piçi Justin'in tam karşısında durmuş,gözlerini ona dikmişti. SİKTİR ŞİMDİ NE YAPACAĞIM?

"Josh, belanı sikmek için yanına gelecektim. Şansa bak ki ayağıma kadar geldin. Bu çok hoşuma gitti."

Josh boş bir gülüş attı ortaya. Aşırı derecede alaycı ve sinir bozucuydu. Beni tedirgin etmek için yaşıyor bu piç sanki.

"Bir kaç dakika sonra kimin belasının sikildiği belli olacak."

Arka cebinden çıkarttığı silahı Justin'in anlına doğru kaldırdı.Elimin ayağımın nasıl boşaldığını anlatacak kelimeleri bulamıyorum. Adeta ölmüşüm de ruhum vücudumdan çekiliyor gibi.

"Josh indir şunu. İNDİR ŞUNU"

Bağırışlarım sokağı inletmeye yeterdi. Tekrar bağırdım.

"Josh şunu ind





DEAL? | Justin BieberWhere stories live. Discover now